Tarım ve turizmin başkenti Antalya’nın en nadide ilçelerinden birisi olan Finike, göz göre göre bitiyor, bitiriliyor. Hem de herkesin bilgisi dahilinde günden güne eriyor. Bırakın halkın isyanını, doğadan gelen çığlıklara rağmen bu bitişe göz yumuluyor.
Finike’nin son yıllarda bitmesine neden olan sebepleri arka arkaya sıralamaya gerek yok. Aslında en başa ve en önemlisi olarak defalarca MERMER OCAKLARI yazılması gerekir. Finike’yi bilenler bilir, dağları bazı bölgelerde makilik, bazı bölgelerde ormanlarla, ovası ise narenciye bahçeleri ile kaplıdır.
Gelelim asıl konumuza, MERMER OCAKLARINA. Dağ yamaçlarında on yıl önceki görüntüden artık iz kalmadı. Saç kıran olup kelleşmiş insan başı gibi artık dağlar. Yeşil ormanların yerini bembeyaz mermer ocakları almış durumda.
Mermer ocaklarının etkisi sadece görüntü olarak değerlendirilmemelidir. Doğaya, bitki örtüsüne, dağlarda beslenen hayvanlara, üreticilere verdiği zarar düşünülse, yetkililer hemen çözüm üreteceklerdir. Mermer ocaklarından çıkan tozlar, Finike üzerinde toz bulutu oluşturuyor. Toz bulutları bitkilerin üzerlerine indiği zaman, ziraat mühendisleri tarafından dile getirildiği gibi bitkisel üretimi tehdit etmektedir.
Turunçova beldesindeki narenciye bahçeleri etkilenen alanların başında geliyor. Bitkilerin yapraklarını kaplayan toz tabakası, fotosenteze dolayısıyla değişik fizyolojik olumsuzluklara neden olabiliyor. Bitkilerde ortaya çıkabilecek zararlı ve yararlı böcekleri etkileyebiliyor. Bu arada bu beldenin portakalının coğrafik işarete sahip olduğu, gerçek Finike portakalının en önemli merkezlerinden birisi olduğu da unutulmamalıdır.
Bölgede sadece narenciye üretimi yok. Nar ve zeytin gibi değişik meyve türleri de yetiştiriliyor. Seracılık yapılıyor. Narenciye balı yemek isteyenler, çam balı isteyenler bu tozlardan etkilenmeyecekler mi? Tozlar arılara, çiçeklere, üretime, kaliteye zarar veriyor.
Ülkemizde yapılan hayvancılığın yeterli olmadığını biliyoruz. Özellikle kurban bayramları öncesinde ithal kurbanlıktan bahsedilir ve sonunda kurbanlıklarımız hiç de alışık olmadığımız coğrafyalardan, alışık olmadığımız anguslar gibi hayvanlar olarak gelir. Finike dağlarında keçi yetiştiriciliği yapılır ve bu keçiler bölgenin kurbanlık ihtiyacının bir kısmını karşılar. Peki, bu keçilerin son yıllarda hamile kaldıktan sonra yavru atma oranının arttığını biliyor muyuz? Hayvancılık ile uğraşanlara kulak vermeliyiz.
Yağmur çiselemesini Finike’de yaşayanların artık çok sık karşılaştığı bir gerçek var. GÖKYÜZÜNDEN ÇAMUR YAĞIYOR. Orta yaş ve üzerindeki bölge halkına sorduğunuzda, Nisan ayında düşen damlaların sarı lekeler bıraktığını, ancak bunun beyaza, çamura döndüğünü söylüyorlar.
Türkiye açısından yeraltı ve yer üstü maden kaynaklarımız oldukça büyük önem arz ediyor. Ülkemizin ve bölgemizin ekonomik gücü açısından maden ocaklarımız önemli. Mermer ocakları da bu kategoride değerlendirilmelidir. Ancak günümüzde işletilen mermer ocakları artık kontrolden çıkmış durumda. Doğa sadece görüntü kaybı yaşamıyor, üzerinde yaşayan insan dahil bütün canlılar risk altında.
Yukarıdan kuşbakışı bir fotoğraf aslında her şeyi özetliyor. Finikemizin ilçe yöneticilerinin sorunun farkında olduklarını düşünüyorum. Eğer bu konuda ellerinden bir şey gelmiyorsa, bunu kendilerinden daha üst yetkililere iletebilirler. Antalyamızın yöneticilerinin de mermer ocaklarının ortaya çıkardığı manzarayı bildiklerini tahmin ediyorum. Eğer onlar da bir şeyler yapamıyorlarsa Antalya’ya çok sık gelen Bakanlarımız var. Onlardan yardım almalıyız.
Cumhurbaşkanımızın Antalya’ya verdiği önemi biliyoruz ve EXPO 2016 dolayısıyla son aylarda daha da ilgi odağına almış durumda. Antalya’nın bir helikopter eşliğinde yukarıdan manzarasını izlemesi sağlansa, bana göre soruna mutlaka el atacaktır.