Halil Demir

Halil Demir


AVRUPAYA NEDEN KOLAYCA SEBZE SATAMIYORUZ?

04 Mayıs 2016 - 00:03

Türkiye’de seracılığın başkenti olarak nitelendirilen Kumluca’da 17. Tarım ve Seracılık Festivali coşku ile kutlandı. Başlangıçtan itibaren eğitim, kültür, eğlence ve yarışma aktiviteleri ile devam eden festival boyunca halkın yoğun ilgisi vardı. Bu festivalin her yıl hazırlanmasında ve başarı ile sürdürülmesinde en önemli rolü üstlenen Belediye Başkanı Hüsamettin Çetinkaya’ya Finikeli olarak teşekkür ediyorum. Sayın Çetinkaya’ya ve Ziraat Odası Başkanı Süleyman Kayhan’a festival kapsamında düzenlenen “Dünden Bugüne Kumluca Tarımı” konulu panel dolayısıyla ayrıca şükranlarımı sunuyorum.
Tarım ve Seracılık adına bir faaliyet yapılır da panel, sempozyum, seminer vb. tarzda üreticileri bilgilendirici bir toplantı yapılmaz mı? Kumluca her yıl bunu yapıyor. Şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum. Hasyurt Tarım Fuarı ülkemizin ilk fuarlarından olmasına rağmen, bu tür etkinliklere ev sahipliği yapıp kendini yenileyemeden yok oldu gitti.
Yazımın geri kalan kısmında, konuşmacı olarak katıldığım bu panelden edindiğim izlenimler ışığında sebzelerin ihracatı konusunda bazı notları aktarmak istiyorum.
Bilindiği üzere Türkiye-Rusya ilişkileri, uçak düşürme krizinden bu yana çok kötü günler geçiriyor. Krizden en fazla etkilenen illerin başında turizm ve tarım nedeniyle Antalya geliyor. Rusya’ya yapılan ihracat darbe yiyince sektör sarsılmış durumda. İhracatçılarımız alternatif geliştirebilmek için destek çağrısında bulunup, üreticilerin de desteklenmesi gerektiğini vurguluyorlar.
Alternatif oluşturmak söylendiği kadar kolay mı, bu konu ayrıca masaya yatırılıp tartışılması gerekiyor. Konuşmacı olarak katıldığım “Dünden Bugüne Kumluca’da Tarım” panelinde sebze ürünlerinin iç ve dış pazarlama sorunları olduğunu belirttim. İhracat konusunda konuşan İhracatçı Cahit Özer, Rusya’ya ihracatın azaldığını, ancak Avrupa’ya da istediğimiz ölçüde ürün gönderemediğimizi belirtti. Özer çok önemli bir soru sorarak sebeplerini incelemeye çalıştı. Soru şu: Avrupa’ya neden sebze satamıyoruz?
Bu soruya Cahit Özer’in de belirttiği gibi pat diye kolayca cevap vermek mümkün değil. Öncelikle Avrupalı tüketicilerin istekleri ürünleri sunabilmemiz gerekiyor. Avrupa’ya ihracatta muhatabımız süpermarketler. Örneğin domateste salkım domatesi, kiraz domatesi, kokteyl domatesi, biberde Kaliforniya Wonder tipini tercih ediyorlar. Karpuzda ve kavunda daha küçüklerini istiyorlar. Yani sebze türlerine göre tercih edilen tipler, çeşitler ve değişik kalite kriterlerini talep ediyorlar.
Süpermarketler bizden sebze ithal ederken ürün tedarikinde sürekliliği şart koşuyorlar. Bizim koşullarımızda bunu sağlamak pek mümkün olamıyor. Bir dönem fazla üretilen bir sebze ertesi yıl az üretilebiliyor.
Marketler GLOBALGAP sertifikalı, yani iyi tarım uygulamalarına göre yetiştirilmiş sebzeleri istiyorlar. Örneğin bizde hormon yasaklandı ama kavunlarda olgunlaştırma için ethephon ya da ethrel denilen maddeler kullanılmaya devam ediyor. Kalıntı sorunu bir yana, tadı kötü. Bunların uygulandığı kavunları neden alsınlar?
Sadece bu maddeler değil, zaman zaman pestisit kalıntısı yaşanması da bu işin cabası oluyor. Güveni zedeliyor. MRL yani maksimum kalıntı sorunları ortaya çıkıyor. Bu açıdan ülkemizi yakından ilgilendiren bir mevzu var ama onu bir başka yazıya konu yapacağım.
Bu sorunları çözmüş olsak, bu sefer sebzelerin fiyatlarının pahalılığı önümüze geliyor. Yüksek girdi maliyetleriyle üretilen sebzeleri satarken rekabet etme şansımız azalıyor. Örneğin Türkiye’de işçilik ücretleri çok yüksek. Avrupalılar bu konuda Afrikalı işçileri değerlendiriyor. Ucuz işçilik ile rekabet doğal olarak zor oluyor.
Velhasıl tarımsal ihracattaki pazar daralmasına alternatifler üzerinde çalışılsa da çözüm çok kolay gözükmüyor. Avrupa dışındaki ülkelere apılan ihracat tatminkar değil. Mutlaka Avrupa ve diğer büyük pazarlara açılmamız gerekiyor. Unutulmamalı ki süpermarketlerin söz sahipliği sadece Avrupa’da olmayacak, diğer ülkelerde de bu konuda gelişmeler var. Dolayısıyla ülke olarak daha ciddi şekilde hazırlıklar yapmalıyız.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum