Halil Demir

Halil Demir


ATIKSIZ BİR ÇEVRE İÇİN “SIFIR ATIK HAREKETİNE” KATILALIM

13 Mart 2019 - 00:02

Dünya nüfusunun artmasıyla birlikte plansız şehirleşme ve plansız sanayileşme, savaş ve çatışma bölgeleri, verimi artırmak amacıyla tarımsal üretimde kullanılan kimyasallar, kentleşmeyle birlikte artan deterjan ve benzeri ürünlerin kullanımı, evlerden, tarım alanlarından açığa çıkan artık ve atıklar büyük çevre sorunlarına neden oluyor. Bu da günden güne artmaya devam ediyor. Çevre sorunlarının artması ise insan ve diğer canlıların sağlıklarını tehlikeye atıyor.

Çevre sorunlarının bir kısmı küresel güçlerin savaşları, çekişmeleri sonrasında ortaya çıkıyor ve bunlara karşı normal yaşamı içerisinde olan insanların yapabileceği pek de bir şey yok. Ancak bazı çevre sorunları ise bizlerin amacına ulaşmak için gösterdiğimiz duyarsızlıklardan kaynaklanıyor.

Yapılan araştırmalar Dünya’daki çevre kirliliğinin %50’sinin son 30-40 yıl arasında ortaya çıktığını ortaya koyuyor. En yüksek nüfus artışına sahip ülkelerden birisi Türkiye ve nüfus artışıyla birlikte çevre kirliliği de hızla artmakta. Nüfusumuzun 2025 yılında 92 milyona ulaşacağı beklenirken, çevre kirliliğinin boyutu açıkçası duyarlı herkesi tedirgin ediyor.

Küresel ısınma için çözüm önerilerden birisi karbon salınımının azaltılmasıdır. Ülkemiz bu konuda Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırıldığında yıllık yaklaşık 220 milyon tonla yedinci sırada yer alıyor. Sanayi sektöründeki salınım bakımından ise ilk sıradayız.
Türkiye’de açığa çıkan tehlikeli atıkların miktarı belirsizliğini korurken, sanayide üretilen-kullanılan kimyasallar ve bırakılan atıkların niteliği ile ilgili envanter çalışmalarına yeni başlandığı söylenebilir.

Ülkemizin biyoçeşitlilik zenginliğinden her daim öğünerek bahsederiz. Ancak korunan alan oranı korunmayanlara göre çok çok küçük (%1-2) oranlarda. Erozyonla 500 milyon ton verimli toprağın kaybedildiği düşünülürse, her yıl yaklaşık 80-100 bin dönüm ormanın yandığı, 5-7 bin dekar orman vasıflı alanların tarla açma ve yerleşme sebebiyle yok olduğu ve bir de günden güne artan çevre kirliliği göz önüne alındığında çeşitlilik adına kaygı duymak kaçınılmaz oluyor.

Çevre sorunlarının nedenleriyle ilgili satırları uzatmak mümkün. Peki sorunların çözümü için neler yapabiliriz?
-Çevre denetim sistemi oluşturulmalı ve etkin hale getirilmelidir.
-Çevreye duyarlı sivil toplum kuruluşları oluşturmalı ve sayısı artırılmalıdır.
-Sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumları ortak faaliyetler yürütebilir.
-Şehirleşme artık kısa dönemli değil, uzun vadeli planlanmalıdır.
-Mevcut orman alanları korunmalı, yeni orman alanları oluşturulmalıdır.
-Organize sanayi bölgeleri çevreye duyarlı, çevreci hale getirilmelidir.
-Kaliteli yakıtlar kullanılmalıdır.
- Çevre sorunları için kanuni düzenlemeler etkin hale getirilmelidir.
-Yerel yönetimlerin asli görevleri olarak çevre sorunları ile mücadele edilmelidir.
-Çöplerin cam, tıbbi atık, organik atık, kağıt, ahşap gibi kaynağında ayrıştırılması için çalışmalar yapılmalıdır.
-Çöplerin kaynağında ayrıştırılması için bu konuda eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yaygınlaştırılmalıdır. Bunun geri dönüşüm için şart olduğu unutturulmamalıdır.

-Tabii ki hepsinden önemlisi eğitimdir. Gelecek nesillerin iyi bir çevre eğitimi ile yetiştirilmesi sağlanmalıdır.
Çevre sorunlarıyla mücadelede duyarlılık çok önemli. Duyarlılığı artırmamız gerekiyor. Bunun yolu da ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim süreçlerinin iyi değerlendirilmesinden geçiyor. Anaokullarında bile atık pil toplama, kağıt ve diğer atıkların ayrışması ve toplanması eğitimleri yapılıyor. Ancak biz yetişkinler de onlara iyi örnekler olmalıyız.

Aslında “Sıfır Atık Hareketi” denilen bir duyarlılık seferberliği başlatılmış durumda. Sıfır Atık Hareketi israfın önlenmesini, kaynakların daha verimli kullanılmasını, oluşan atık miktarının azaltılmasını, etkin toplama sisteminin kurulmasını, atıkların geri dönüştürülmesini kapsayan atık önleme yaklaşımı olarak tanımlanan bir hedeftir.
Evet, kamu kurumlarının yetkisinde olan bazı çevre sorunlarına normal vatandaşlar olarak bizler bir şey yapamayabiliriz. Ancak kendi atıklarımızı sıfıra indirebiliriz.

Tarımsal üretim alanlarında kompost yapma teknikleri geliştirerek öğretebiliriz. Şehirlerde evlerimizden çıkan organik mutfak atıklarını çöpe bırakmak yerine belediyeler aracılığıyla toplayıp çiçek toprağı ve benzeri ürünlere dönüştürebiliriz. Her aile mutfağından çıkan bu atıkları solucanlar aracılığıyla çiçek toprağına dönüştürebilir. Yeter ki duyarlılık artsın.
Hep birlikte Antalyamızı sıfır atık konusunda öne çıkarmaya ne dersiniz? Gelin hep beraber Akdeniz Üniversitesi öğrencileri tarafından kurulan “Sıfır Atık Topluluğu”na katkı koyalım ve “Sıfır Atık Hareketi”ne katılalım.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum