Antalya, yılın bütün aylarında turist çeken bir ildir. Ancak, özellikle yaz ayları itibariyle yerli ve yabancı turist akınına uğramaktadır. Havaların ısınmasıyla beraber serinlemek isteyenler, kendilerini denizin serin sularına bırakıyorlar. Ve bu açıdan Antalya hem Konyaaltı, hem Lara, Örnekköy ve hem de koylardaki plajları ile dikkat çekiyor. Bu plajlar, hava sıcaklığının 45 dereceyi aştığı şu günlerde, iğne atsanız yere düşmeyecek şekilde kalabalık.
Elbette ki yoğun kalabalığın bazı dezavantajları da var. Kirlilik bunların en başında geliyor. Lara’nın ince kumları arasında yenilen ay çekirdeği, kabak çekirdeği kabuklarının gömülerek saklandığı görülüyor. Bunlar da yetmiyormuş gibi güneşlenmek üzere uzandığınız kumların üzerinde sigara izmaritleri bulunuyor.
Bazı vatandaşlarımız sabah kahvaltısını deniz sahilinde yapmak isterken, bazıları da akşam yemeği ihtiyacını deniz sahilinde gideriyor. Ancak bu sırada açığa çıkan çöplerini sahilde bırakanlar da oluyor. Örneğin bir karpuz kabuğu, kola şişesi… Bu da görüntü kirliliğinin yanında, insan sağlığını da olumsuz etkiliyor. Piknik alanı olarak yapılan yerleri ise mangal keyfinden geriye kalan atıklar kirletiyor.
Sahillerimizdeki temizliğe yetkililerimiz mümkün olduğunca özen göstermeye çalışıyorlar. Eski yıllara göre kesinlikle daha iyi durumda. Ancak var olan kirliliğin asıl müsebbipleri oralara giden insanlarımız. Kendi evimizin önü gibi olmasına özen gösterilmesi gerekirken, nasılsa birileri temizler düşüncesinin terk edilmesi gerekiyor.
Bunun yanında, plajlardan sorumlu olan yetkililerin biraz daha özen göstermeleri gerekiyor. Özellikle bira veya meşrubat şişesi kalıntıları mutlaka oralardan uzaklaştırılmalıdır. Aksi takdirde pek çok kişinin sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Bu temizlik konusuna farklı bir açıdan yaklaşarak, şunları açıkça belirtmekte fayda görüyorum: Dinimiz temizlik dinidir. Türk kültüründe de temizliğe önem verilir. Halk arasında ne kadar gerçeği yansıttığını bilmeden, Fransızların neden parfümü buldukları, övüne övüne anlatılır. Öyleyse bizler neden bu vasfımızdan uzaklaşıyoruz?
Yoksa modernite adına yapılan kopyala yapıştırların etkisi mi?
Bu basit konuyu yazıya dökmemin sebebi, eğer yazılı ve bir internet gazetesinde yazıyorsam ve Antalya’nın da içinde bulunduğu önemli bir bölgeye hitap ediyorsam, bazı olumsuzlukların iyileştirilmesinden yana olduğumdandır.
Sahillerimizin temizliği ara ara gündeme taşınırsa, kirliliğe neden olanlardan özellikle üniversite eğitimi almış olanların da dikkatini çekerek, daha temiz plajlara, daha temiz çevreye sahip olabiliriz.
Tertemiz kıyılarıyla tertemiz bir denizde yüzmeye ne dersiniz?