Geçtiğimiz hafta Türkiye-Afrika Tarım Bakanları Toplantısı ve bu toplantı dolayısıyla Tarım İş Forumu yapıldı. Toplantı ile ilgili ben de oluşan algı basından okuduğum ve izlediğim kadar. Sektörü ne kadar hareketlendirebildi, bunu ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Ancak Türkiye ve Afrika ülkeleri açısından olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyorum.
Toplantı süresince ülkemiz ve diğer katılımcı ülkeler ikili anlaşmalar imzaladılar. Bu toplantının “Kazan Kazan Esası”na göre yapıldığı düşünülürse, karşılıklı güzel bir etkileşim olacağı kesin.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in yaptığı açıklama önemli. Bakanımız Afrika ile ticaret hacmimizin 5 milyar dolardan 18 milyar dolara arttığını, tarımsal ticaretimizin ise 480 milyon dolardan 2.5 milyar dolara yükseldiğini ifade etti. Ayrıca bu rakamların da yeterli olmadığını belirtti. Koskoca Afrika kıtası ile 2.5 milyar dolarlık tarımsal ticaret hacmi bence de yetersiz.
Afrika ülkelerini bireysel olarak ele alıp tarım ürünleri ticareti bakımından incelediğimizde, bu durum açıkça ortaya çıkıyor. Yapılması gereken ve üzerinde titizlikle durulması gerekenler var. Bu ayrıntıların üzerinde durulması, ikili anlaşmaların gerekliliklerinin yerine getirilmesi gerekiyor.
Birincisi bu yıl yapılan toplantıların ve iş forumlarının sürdürülmesi halinde tarımsal açıdan Türkiye-Afrika ilişikleri hızla gelişecektir. Sadece tarımsal ticaret değil diğer alanlarda da güzel ilerlemeler olacağını düşünüyorum.
Tarım sektörü stratejik bir sektördür. Bu sektörü stratejik anlamda silah gibi kullanan ülkeler var. Ancak Bakanımızın da dediği gibi Afrika için “tarım” olmazsa olmaz bir sektördür. Bu olmazsa olmazın çok iyi şekilde değerlendirilemediği rakamlarla da ortaya konulabilir. Üretim açısından geniş ve verimli topraklara sahip olmalarına karşın uygun şekilde üretim yapılamıyor.
Dünya genelindeki 800 milyon aç insanın yaklaşık 250 milyonun Afrika ülkelerinde olduğu düşünülürse, yapılması gereken çok şey var demektir. Çok şey var derken bizim oralara gidip karşılıksız paralar vermemizi, hizmet etmemizi söylemiyorum.
Toplumumuzda bazı kesimler kendi sorunlarımızı çözdük mü de başkalarının ki ile ilgileniyoruz diyorlar. Afrika’da bakir toprakların üretime kazandırıldığını, buralara gerekli alt yapı hizmetlerinin bizim firmalarımız tarafından yapıldığını düşünelim. Bu durumda kazanan bizim firmalarımız, kazanan Afrika insanları olmayacak mı?
Tohumundan, fidanına, sulama borusundan tarım makinesine kadar kendi firmalarımızı oralarda görmeliyiz. Bunların yanında Afrika ülkelerine tarım ürünleri ihracatımızı da artırmalıyız. Bu konuda da önemli işler yapılabilir. Türk tarımının sadece birkaç ülkeye bağımlı olarak üretim yapması ve pazarlamasının aşılması gerekiyor.
Türkiye-Afrika Tarım Bakanları toplantısı için emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Bu toplantılar sürdürülmeli, ilişkiler giderek etkinleştirilmelidir.
Tarım açısından yapılan bu toplantıların Türk ülkelerine yönelik olarak da yapılması gerekiyor.
Unutulmamalı ki Türkiyemizin güçlü olması bu ilişkilere bağlıdır.