Sahil kesiminde yapılan seracılık faaliyetlerinin yanında son yıllarda yayla seracılığı hızla yükselmeye devam ediyor. Bunun sonucu olarak Antalya’da olduğu gibi sahil kesimindeki seralarda üretim bitmeden yayla bölgeleri devreye giriyor. Yapılan üretimin iç ve dış pazarda yeterince değerlendirilememesi neticesinde ise üreticiler kazanamıyor. Geçtiğimiz yaz döneminde olduğu gibi pazarlama sorunları ortaya çıkıyor.
Antalya’nın Elmalı ilçesi yayla seracılığı açısından hem alan hem de üretim bakımından hızla gelişen üretim bölgelerinden birisidir. Korkuteli’nde de dikkate değer artışlar vardır. Burdur’un Çavdır ilçesine bağlı Söğüt kasabası yine en fazla gelişme gösteren yerlerden bir diğeridir. Geçtiğimiz Yaz mevsiminde bu üretim bölgelerinde, sera üreticileri, sebzelerin para kazandırmaması nedeniyle hallere gelip faaliyetleri aksatacak kadar protestolar yaptılar. Ortaya çıkan bu pazarlama sorununu biz de Elmalı MYO olarak gelenekselleştirdiğimiz yayla seracılığı panelinde değerlendirmek istedik.
Elmalı’da düzenlediğimiz 4.Yayla Seracılığı Paneli’ne “Pazarlama Sorunları”nı konuşmak üzere işin içinde olan, bizzat uygulamacılarını davet ettik. Antalya İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Bahar’a, Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Doğan’a, E-Z Tohumculuk’un sahibi Zekai İlter’e ve Elmalı Komisyoncular Dernek Başkanı Akif Çaldır’a bizi kırmayıp geldikleri için tekrar teşekkür ediyorum.
Konuşmacılarımız “Yayla Seracılığındaki Pazarlama Sorunları” için çok önemli mesajlar verdiler. Çiftçilerin üretecek oldukları sebze türlerini ve çeşit seçimlerini başkalarına bıraktıklarını, bu konuda mutlaka bilinçli hareket etmeleri gerektiğini söylediler. Bilinçli seçilmeyen tür ve çeşitlerin sonucunda para kazanılamadığı belirtilerek, markalaşmanın sağlanamadığı, piyasanın istediği üretimin yapılamadığı dile getirildi. Elmalı’nın ve diğer üretim bölgelerinin mutlaka kendi markalarını oluşturması gerektiği vurgulandı.
Yine pazarlara ürün sunarken raf ömrünün yanında, lezzetinde ön plana çıktığı belirtildi. Hemen Rusya’da yapılan bir fuardan da örnek verildi. Sergilenen iki domatesten birinin 1 dolar, diğerinin 5 dolar olduğu, pahalı olanın farkının lezzeti olduğu söylendi. Aynı zamanda üreticilerin toprak verimliliği, hastalık ve zararlılarla mücadele ve daha sağlıklı üretim açısından üretimde münavebe yapmalarının önemine dikkat çekildi. Yine ürünlerin paketlenmesi ve boylamasında eskiye göre iyi olsak da hala sorunlar devam ediyor. Komisyonculuk da yapan konuşmacılarımız ürünlerin alt kısmı ile üst kısmının farklı olmasını istiyorlar. Yani nicelikten niteliğe dönük üretime yönlenmenin gerektiğini belirttiler.
Hepimizi biliyoruz ki sahil ve yayla seracılığında ekseriyetle sofralık üretim yapılıyor. Bu konuda farklılaşmaya ihtiyaç duyuluyor. Ayrıca Elmalı’da resmi rakamlara göre 13 bin dekar seradan 192 bin ton üretim yapılıyor. Yaklaşık 12 500 tonu hıyar, geriye kalanını ise neredeyse domates oluşturuyor. Bu açıdan ürün çeşitliliğin önemli olduğu, pazara farklı ürünlerin sunulması gerektiği, haliyle riskin dağıtılmış olacağı söylendi.
Bir başka konu üretim alanındaki artışlar. Yaz döneminde sebze fiyatları yüksek seyredince, sera varlığı ertesi yıla hızlı artıyor. Nereye kadar böyle devam edecek, muallak bir durum. Seracılık sadece biz de değil çevre ülkelerde ve ihracat yapabileceğimiz ülkelerde de artıyor. Yayla bölgelerindeki sera artışı konusunda dikkatli olunması gerektiği de ifade edildi.
4.Yayla Seracılığı Paneli’nden Elmalı’ya kalan güzel önerilerden bir diğeri de anahtar ürün veya ürünlerin olması gerektiği. Geçmiş yıllarda kiraz domates ve kokteyl domatesle birlikte başka ürünlerin de ihraç edildiği, alternatif ürünlerin bu imkanları sağladığı dile getirildi. Hatta bu örnekten yola çıkarak seralarda olmasa bile tıbbi ve aromatik bitkilerin fırsat olabileceği güzel bir öneriydi. Konuşmacılarımızdan birisi bu alanda belli tecrübelere sahip olunduğunu, üretim ve pazarlamayla ilgili yardımcı olabileceklerini söyledi.
Pazarlamayla ilgili konuşulan başka bir sorun da üretici örgütlenmesi. Üretici birlikleri ve kooperatifleşmenin sağlanması gerekiyor. Türkiye’de bu konu bir türlü halledilemedi. Ancak şunun altını çizmek isterim: Üretici örgütlenmesi üreticilerle sağlanmalıdır. Üreticilik yapmayanların, büyük firmaların ya da küresel güçlerin etkili olabileceği bir yapıya aman dikkat diyorum. Sorun çözeceğiz derken tarımımızı teslim etmeyelim.
Elmalı gibi yayla seracılığı yörelerinde, çiftçiler ürünlerini biraz daha yüksek fiyat için kendilerine gelen alıcılara satıyorlar. Üreticilerden birisi konuyu bir soru ile gündeme getirdi. Paramızı alamıyoruz dedi ve hukuksal olarak yetkililer yardım etsin dedi. Panelistlerimiz de üreticilerden biraz daha para için bu tür risklere girdiklerini ve mağdur olduklarını söylediler. Bunun yerine adresi belli yerlere ürünlerini vermeleri gerektiğini vurguladılar. Bu sorun konuşulurken de Elmalı toptancı halinin küçük olduğu, büyütülürse ürünlerin daha iyi satılacağı belirtildi. Belediye Başkanı ise bu konuda gerekli düzenlemelerin yapılacağını söyledi.
Yukarıda da özetlemeye çalıştığım gibi 4.Yayla Seracılığı Paneli kapsamında önemli mesajlar verildi. Panelin çıktılarının yayla bölgelerinde yapılan tarımsal üretime önemli katkılar koymasını diliyorum.