Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri , ilim öğrenmek için, devrin büyük alimlerinden olan, İsmaİl Fakirullah’ın yanına, Tillo’ya gelir. Tam bir ilim aşığı olan İbrahim Hakkı hazretleri,. hocasındaki ilmi ve insanüstü hali görünce çarpılır ve Tillo’da kalmaya karar verir.Her fani gibi emri hak vaki olur ve İsmail Fakirullah hazretleri Hakka yürür. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, hocasının ölümünden çok etkilenir. Hocasına ölümsüz bir armağan sunmaya karar verir. Çıkış noktası,’ yeni yılda Güneş ilk hocamın baş ucunu aydınlatmalıdır.Başka bir deyişle, Güneşe şöyle serzenişte bulunur. ‘Hocamın kabrini aydınlatmayan Güneşi neyleyeyim. ‘
Hocasının türbesinin yanına, on metre yüksekliğinde bir kule yapar.Türbenin üç km doğusuna da, harçsız taşlarla bir duvar inşa eder. Gece ve gündüzün eşit olduğu ekinoks günlerinde (21 Mart ve 23 Eylül), kalenin arkasındaki vadiden yükselen güneş, bu duvara çarpar. Güneş kaleden geçemediği için, Tillo şehrine ışık gitmez. Işık, sadece duvarda bulunan pencereden geçer. Türbenin dibindekikuleden kırılır. Ardından da, türbenin penceresinden içeri girerek, İsmail Fakirullah Hazretleri’nin mezarının başını aydınlatır.
Bu olayı, 23 eylül 2017 günü, bizzat yerinde izledim. Otuz sekiz yaşıma kadar, bu olayı duymamış dahi oluşuma hayıflandım.Yaşadığım duygular, o kadar karışık ve tarifsizdi ki... Doğu denince akla hep terör olaylarının gelişi, insanlarımızın bu konuda , kale gibi önyargı duvarlarının bulunuşu, Ülke olarak bu müthiş olayı ,Ulusal ve Global olarak tanıtamayışımız. Bunların hepsine ayrı ayrıhayıflandım.
Dediğim gibi i Işık hadisesi bende tarifsiz duygular uyandırdı. Bir bugünü, bir de geçmişi düşündüm. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, hocasına olan sevgisinden dolayı, dünyaya, yüz yıllar boyu unutulmayacak , ince bir nişan bırakıyor. Evet, ince bir nişan … Akıl dolu, duygu dolu, nazik , naif, bir o kadar güçlü, sarsılmaz…. Tepenin adı gibi ‘Kal’at-ül Üstad…’Sene 1734…Aradan 250 yıldan fazla geçmiş. Üstadın bu soylu davranışı karşısında, günümüz insanını düşünelim. Moderniteyi düşünelim. Birbirimize hediye diye verdiklerimizi kıyas edelim. Sizce çağımız gerçekten ileride mi? Günümüz aşk ve tutkularının geçiciliği karşısında, yerini yurdunu bırakıp gelen, ilim aşkı için, bilmediği bir yere gelip orada ölümüne! kalan , güneşi ilk hocasının başına doğuracak dehaya sahip ve halen hocasının yanında haşri bekleyen, soylu bir kafa soylu bir adam.
Ben kahramanlığı, şövalyeliği masallarda sanırdım. Oysa Tillo’da karşıma çıktı. Hem de, elle tutulur , gözle görülür bir gerçek olarak. Çarpıldım ,sendeledim. Siz de ne yapıp edin, dünya gözüyle, masaldan gerçeğe çalan bu olayı, yerinde izleyin dostlar. İbrahim Hakkı Hazretleri diyor ya ..Hak şerleri hayreyler/Zannetme ki Gayr eyler,/ Arif anı seyreyler/Mevla görelim neyler/Neylerse güzel eyler.
Arif anı seyreyler ve seyrettirir. Hem de dünyanın bir ucundan insanları getirtip, sabahın 5,34 ünde ayağa dikerek. Görebilenlerden olmak ne büyük saadettir.
Bir diğer kıymet hükmü de şudur. Bu iki insan da , birbirlerini Allah için seven zatlardır. Sevgilerinin ana çatısını, Allah ve en sevgilinin aşkı oluşturmaktadır .Böyle olunca da, bu büyük sevgi ışığının, hüzmeleri de kamaştırıcı olmaktadır. Bizler için, bu olayda yatan ince bir ders ile, yazımı bitirmek istiyorum .O da şudur ki; bu insanlar, akıl ve pozitif bilimden yoksun, bir doğu duygululuğuna saplanıp kalmamışlar. Aksine, o muazzam derinlikleri olan hissiyatı, en milimetrik matematik ve fizik hesaplarını yapıp, uygulayabilen bir zekayla birleştirmişler. Allah bizleri de, böylesine tutkuyla yaşayabilen ve sonsuzluğa nişanlar bırakabilen kullarından eylesin.
Günün Sözü:-İki şey ulaşmaya değerdir:
1-Sevgi
2-Bilgi