UYAP kısaltmasının açılımı, Ulusal Yargı Ağı Projesi şeklindedir. UYAP, Türk Yargı Bürokrasisinde, inanılmaz bir dönüşümün adıdır. Adliyeye ilk girişim, öğrencilik yıllarımda oldu. Yıl 1999 idi. O yıllara ait hatırladığım en akılda kalıcı figürler, koca koca esas defterleri ile kalem ve icra müdürlüklerinden gelen daktilo sesleri idi.
Hakkınızda açılmış bir dosya var ve numarasını bilmiyorsunuz. Raflardan, kazulet gibi esas defterlerini çıkartır, başlardınız aramaya. Bu ve bunun gibi sayısız zorluk ve elverişsiz şart.
Hepsi, bilişimdeki ilerlemeler, Türkiye’nin bu ilerlemeye öncülük etmesi ve 2007 yılında, tüm Türkiye’ de UYAP sistemine geçilmesi ile son buldu.
Elbette UYAP sisteminin de, kendine göre eksileri vardır. Ancak bu eksiler, UYAP’ın faydalarının yanında, benim için, hemen hemen yok hükmündedir. UYAP’ın sağladıkları kolaylıklar, saymakla bitmez:
-Büronuzdan, Türkiye’nin 81 ilinde, adliyeye gitmeden, dava ve icra takibi açabiliyorsunuz. Açtığınız bu davalar ve takipler, ilgili icra dairesi ve mahkeme kalemi tarafından, fiziki dosya haline getiriliyor.
-Temyiz, cevap dilekçesi ve her türlü evrakınızı, yine, büroda oturduğunuz yerden gönderebiliyorsunuz. Eski dönemde avukatlık yapan meslektaşlarım, hakimden bir havale alabilmek için, saatlerce mesai sarf ettiklerini hatırlayacaklardır.
-Özellikle icra dairelerinde, para alışverişinin tamamen kalkması, büyük kolaylık olmuştur. Her türlü harç ve masraf ödemesi, UYAP ve bankalar kanalı ile yapılmaktadır.
-Her vatandaşımız, hakkında açılmış bir dava olup olmadığını, E-Devlet şifresi ile görebilmektedir.
UYAP ‘ın, uygulanmaya başlandığı, 2007 yılından günümüze kadar, çok fazla yol alındı. Ancak bu süreçte, sistemi tıkamaya çalışanlar ve yeniliğe direnenler de oldu elbette. Bu konuda, en çok muzdarip olanlardan biri de, benim herhalde. Çünkü UYAP’ın getirdiği her yeniliği, -bir dönem Antalya Barosu Bilişim Kurulu Başkan Yardımcılığı da yapmış, bilişime meraklı biri olarak- , ilk çıktığı anda, uygulamaya çalıştım. Örneğin, meslektaşlarımızın çoğunun, fiziken evrak götürerek Temyiz gerçekleştirdiği yıllarda, UYAP üzerinden, temyiz dilekçelerimi göndermekteydim.
Bu gönderdiğim dilekçelerden birinde, değişime direnen, Eski Ağır Ceza Reislerinden biri, göndermiş olduğum dilekçeyi, keyfi bir uygulama ile kabul etmedi ve müvekkilim hakkında verilen ceza, Yargıtay denetiminden geçmeden, kesinleşti. Müvekkilim, vaktinden önce, hapse girme durumuyla karşılaştı.
Her ne kadar, Reis Bey ile görüşsek de, kendisi bildiğinden şaşmadı. Mahkeme, fiziken verdiğimiz temyiz dilekçesini de, süresi geçtiğinden dolayı reddetti. Biz de, red kararını temyiz ederek, durumu Yargıtay’a taşıdık. Daha vahimi, Yargıtay da, kararı onadı.
Sonuç olarak, bu durum, elektronik imzanın yok sayılması ve sistemin, bir anda çöpe atılması anlamına geliyordu.( Şimdi, bu kararı veren Yargıtay hakimlerinden bir çoğu, FETÖ üyeliğinden tutuklu durumdalar.) Bu karardan sonra, yargı camiası ve medyada yer yerinden oynadı . Medya, haberi: ‘Yargı dünyası e- imza kaosu ile sarsıldı’ şeklinde verdi.
Gelinen noktada, zorda kalan,sistemi getiren ama sözde uygulatamayan, Adalet Bakanlığı ve Hükümet idi. Nice uğraşlardan sonra, yargılamanın iadesi yoluyla, dosya yeniden Yargıtay’da . Umarım, bu konuda, yüksek mahkeme, bir an önce karar vererek, konuyu çözüme kavuşturur.
Özetle, her alanda olduğu gibi, Yargı camiasında da, değişime direnen, statükocu bir zihniyet, hep var oldu. Ancak, şu anda, UYAP sistemi, büyük oranda, hakim, savcı, avukat, katip her katmandan onay almış ve UYAP’ın kolaylıkları kabul edilmiş durumda.
Bahsettiğimiz gibi, UYAP’ın da eksiklikleri var. Ancak, sadece bu eksikler üzerinden yol alarak, gerek siyasi, gerek şahsi saiklerle, UYAP’ı vurmaya çalışmak, UYAP’ın sağladığı eşsiz kolaylıklardan yararlanan, tüm halkımıza kötülük etmek olacaktır.
Haftanın sözü: İki şey başarıyı, mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
1- Niyetin saf olması
2- Ruhsal farkındalık