Not:Toplumu bilgilendirmek adına önemli bir eserden iktibas yapılmıştır.(Sadık TEZİN İstanbul, Ocak 2014)
Selçuklular'ın Dini Serüveni
Seyfullah Kara'nın bu eseri devlet adamlarıyla âlimler arasındaki münasebetlere değinmektedir. Eser özellikle Selçuklu sultan ve devlet adamlarının ilme verdiği değeri ve âlimlere gösterdiği saygıyı gösteren çok sayıda örneği bir araya getirmiş olması bakımından önem arz etmektedir.
Ayrıca Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahî Evren ve Mevlânâ Mücadelesi , Mevlânâ ve İktidar ve Selçuklu Türklerinin İslâm Tasavvuru adlı çalışmalar konumuz açısından önemli bilgiler ihtiva etmektedir.
Kadı Sıraceddin el-Ürmevî ve Metaliu'l-Envâr , NecmeddinDâye ve Kutbüd- din Şîrâzî (1236-1311)'nin Hayatı Eserleri ve Ortaçağ İslâm Kültüründeki Yeri adlı çalışmalar halihazırda sıkça başvurduğumuz eserlerden olmuştur.
Ahmet Ateş'in Anadolu Kütüphanelerinden Mühim Yazma Eserler (Amasya) ve Hicrî VI-VIII. (XII-XIV.) Asırlarda Anadolu'da Farsça Eserler ile Hasan Yükel'in Bir Babaî (Vefaî) Şeyhi Zaviyesi (Şeyh Behlül Baba) ve Selçuklular Döneminden Kalma Bir Vefaî Zaviyesi (Şeyh Marzubân Vakfiyesi) unvanlı makaleleri çalışmamız esnasında bize önemli katkı sağlamış olduğunu burada özellikle belirtmemiz gerekir.
Türkiye Selçuklu Tarihini üç dönemde incelemek mümkündür. Birinci dönem Malazgirt savaşından sonra başlayan fetih sürecinden Miryokefalon Savaşına (1176) kadar olan süreçtir. İkinci dönem 1176 yılından başlayıp 1243 yılına kadar yani Köse Dağ savaşına kadar olan süreçtir. Üçüncü dönem ise Kösedağ bozgunu ile yıkılış arasındaki süreçtir. Bu üç dönem kendi içinde bir takım farklılıklar ihtiva etmektedir. İlk dönem fetih süreci ve Anadolu'da kalma mücadelesi, ikinci dönem devletin yükselmesi, kurumsallaşması ve parlak dönemi ve son dönem de devletin Moğol hâkimiyetine girişi, yıkılış süreci ve yeni beyliklerin ortaya çıkışıdır.
Malazgirt Savaşı'ından (1071) itibaren başlayan Anadolu'nun Türkler tarafından fetih süreci kısa bir sürede geniş bir alana yayılmış ve Erzurum'da Saltuklular, Erzincan ve çevresinde Mengücüklüler, Sivas ve çevresinde Danişmendliler, Mardin ve çevresinde de Artuklular adlarıyla bilinen beylikler kurulmuştur.
Selçuklu ailesinden olan Kutalmışoğlu Süleyman'da İznik ve çevresini 1075 yılında fethederek burayı kendisine merkez edinmek suretiyle Türkiye Selçuklu Devleti'nin oluşum sürecini başlatmıştır. Malazgirt savaşından birkaç yıl sonra gerçekleşen bu olaydan sonra birçok Türkmen Anadolu'ya yönelmiş ve burası kısa bir sürede önemli bir Türk nüfusun toplandığı bir merkez olmuştur.
Beyliklerin kendi aralarındaki mücadeleleri, sınır komşusu olan devletlerle mücadele, fethin hemen akabinde başlayan Haçlı seferleri, göçebelerin yer edinme ve otlak bulma sıkıntıları ile gayrimüslim tebaadan kaynaklanan problemler bu dönemin önemli sancılarıdır. Selçukluların ortaya çıkan bu problemlerin üstesinden gelerek Anadolu'da kalıcı olmayı başardıkları belirtilmesi gereken bir husustur.