Not: Toplumu bilgilendirmek adına önemli bir eserden iktibas yapılmıştır. (Zülfikar GÜNGÖR)
Bu makalede son dönem Mesnevîhânlardan Tahirü'l-Mevlevî'nin, mensubu olduğu Mevlevîlik hakkındaki bazı görüşleri tespit edilmeye ve değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Mevlevîlik, kuruluşundan bu yana yaklaşık yedi asır geçtiği hâlde, ülkemizde ve dünyada etkisini devam ettiren önemli bir tasavvuf okuludur. Mevlevîlik'in ve kurucusu olan Mevlânâ'nın doğru anlaşılması için beslendikleri kaynakların gözardı edilmemesi gerekir.
Bu makalenin bu yolda bir katkı sağlayacağını umut etmekteyiz…
Ölümünün üzerinden 732 yıl geçmiş olmasına rağmen dünyanın insanlar üzerinde etkisi devam eden en etkin şahsiyetle-rinden birisi olan Mevlânâ Celâleddîn-i Rumî (ö.1273)'nin adına nispet edilen Mevlevîlik tarikatı ve ona ait figürler günümüz in-sanı için önemini korumaya devam etmektedir.
Mevlânâ ve Mev-levîlik hakkında yapılan birtakım değerlendirmeler ise kanaati-mizce gerçeklere aykırıdır. Bu sebeple bu tasavvuf okulunda önemli bir yer edinmiş ve çalışmalarıyla, hâliyle bu mektebi tem-sil edebilecek kişilerin verdikleri bilgiler sağlıklı değerlendirmeler yapmak için gereklidir.
Biz bu yazımızla, 58 yıl önce aramızdan ayrılan ve Mevlânâ, Mevlevîlik hakkında yaptığı çalışmalarla son asır Mevlevîlik çalışmaları için önemli bir isim hâline gelen Tahirül-Mevlevî'yi ve onun bu tarikatla ilgili bazı görüşlerini tanıtmaya çalışacağız. Böylece Mevlana ve Mevlevîlik hakkında daha doğru görüşlerin ortaya konulmasına katkı yapabileceğimizi düşünüyoruz.
TAHİRÜ'L-MEVLEVÎ KİMDİR?
Tahirü'l-Mevlevî, 5 Ramazan 1294 (13 Eylül 1877) Perşembe günü İstanbul Aksaray Molla Gürani Mahallesi Mehter sokağı 3 numaralı evde dünyaya gelmiştir. Babası Osmanlı sarayı hademe-i hassa başçavuşu Saffet Bey, annesi Sultan Abdülaziz'in cariyelerinden Emine Emsal Hatundur .
Tahirü'l-Mevlevî adıyla şöhret bulan müellifin asıl adı, Mehmet Tahir'dir. İsminde yer alan El-Mevlevî ifadesi Mevlevîlik tarikatına bağlı olduğunu göstermektedir. Osmanlı devletinin yıkılması sonucu kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşanan köklü değişikler ve çıkarılan yeni kanunlar, bu devletin her vatandaşı gibi, Tahirül-Mevlevî'yi de etkilemiştir.
O, tarikatlara nispetle kişilere verilen unvanların kaldırılması hakkındaki kanunun kabulü sonrası isminde El- Mevlevî ifadesine yer vermemiş; yazılarında Tahir imzasını kul-lanmıştır. Soyadı kanunu sonrası ise Olgun soyadını alarak Tahir Olgun imzasıyla makaleler ve kitaplar yazmıştır.
Sahip olduğu birikimi büyük ölçüde özel derslere ve öğrenme aşkından kaynaklanan kendi gayretlerine borçlu olan Tahirü'l- Mevlevî, resmî eğitimine mahallesindeki Hekimbaşı Ömer Efendi Mektebi'nde başlamıştır. Daha sonra Gülhane Askeri Rüşdiyesi ve askerî katip yetiştiren Menşe-i Küttâb-ı Askerî isimli okulları bitirmiştir. Galata Mevlevî-hânesi Şeyhi Esad Dede Efendi, Filibeli Muhammed Rasim Efendi, Şeyh Mustafa Tunusî ve Mehmed Akif Ersoy gibi döneminin meşhur âlim ve ediplerinden, Arapça ve Farsça öğrenerek Mesnevî-i Şerif, Divân-ı Hâfız, Fütuhât-ı Mekkiye, Muallakât-ı Seb'a ve şerhi Zevzenî'yi okumuştur.
Tâhirül-Mevlevî'nin 1.6.1308/13.6.1892 tarihinde Harbiye Nezareti'nde başladığı memuriyet hayatı, Orman ve Meâdin (Ma-denler) Nezareti'nde değişik kademelerdeki görevlerle devam etmiştir. O, memuriyetin yanında 1319/1903 tarihinden itibaren Burhân-ı Terakki, Rehnümayı Füyûzat, Daruşşafaka, İstanbul İmam Hatip Okulu, Maltepe ve Kuleli Askeri Liselerinde öğretmenlik ile Dârul-Hilafetil-Aliyye Medreselerinde müderrislik yapmıştır.
Bu eğitim faaliyetleri sırasında inşad (Şiir yazma ve okuma), hitabet, kitâbet-i resmiyye (Resmî yazı yazma usulü), İslâm Tarihi ve Türk Edebiyat'ı derslerini okutmuştur. Onun müderrislik hayatı 1925'de medreselerin kapatılması ile; öğret-menlik hayatı ise, yaşlılık ve sağlık gibi gerekçelerle, en son görev yeri olan Daruşşafaka Lisesi'nden 11. 09.1943'de emekli edilmesiyle son bulmuştur.