Not: Toplumu bilgilendirmek adına önemli bir eserden iktibas yapılmıştır.
O, Şerh-i Mesnevî adlı eserinin bir başka yerinde, Mevlevîliğin Bektaşîlik ve Şiîlikle hiç alakası olmadığını, bu görüşte olanların Mevlânâ'yı anlayamadığını, Mevlânâ'nın Divân-ı Kebîr ve Mesnevî- i Şerîf adlı eserlerinde dört halifenin övüldüğünü ve Muharrem mâteminin anlamsız olduğuna dair bölümler bulunduğunu, dolayısıyla Mevlânâ'nın yolunun tevhîd yolu olduğunu, Sünnîlik ve Şiîlik gibi ayrımın ve dört halifeyi birbirinden ayrı görmenin tevhîd yoluna uygun olmayacağını söylemiştir
Mevlânâ ve Mevlevîlik üzerine incelemeleri olan Asaf Hâlet Çelebi (ö. 1958) de, aynen Tahirü'l-Mevlevî gibi, Mevlevîliği Alevîlik gibi gösterme ve şeriatın zahirine uygun olmayan davranışlar sergilenen bir yol olarak takdim etmeye karşıdır. O, bu konudaki görüş ve eleştirilerini Abdülbaki Gölpınarlı'nın üzerinden şu şekilde ortaya koymuştur:
"Mevlevîlik hakkında 1953 senesinde Abdülbaki Gölpınarlı tarafından beş yüz sahifelik bir eser vücuda getirilip neşredilmiştir. Bu eserde âdeta Mevlevîliği aşağılamak, fenâ göstermek, yanlış göstermek için müellifin bir gayret ve cehd sarfettiği, şeyhleri ayyaş, Mevlânâ'yı ve Mevlevîleri kızılbaş, Alevî; tarikatı uydurma, geri ve kötü, Mevlevîliğe ait her şeyi tezyifkâr, müstehzi ve pek indî ve yerinde olmayan bir görüşle, tetkik ettiği için bence makbul sayılamaz."
Tahirü'l-Mevlevî'nin talebesi ve geleneksel usule uygun olarak icazet almış olan son Mesnevî şârihi Şefik Can (ö. 2005) da, Mevlânâ'nın Hz. Muhammed'in yolunda yürüyen kamil bir veli olduğu ve Mevlevîlik tarikatının Alevîlikle bir ilgisi olmadığı kanaatindedir.
O, Sultan Veled'den sonra ortaya çıkan iki koldan birisi olan Mevlevîliğin Şems kolu mensuplarının yaşayışı ile Mevlânâ'nın yaşayışı arasında epeyce farklar olduğunu Mevlânâ'nın eserlerinden hareketle ortaya koymuştur . Böylece o da, hocası gibi, Mevlevîliğin Kur'an ve sünnet merkezli bir tari-kat olduğunu ve bunlara aykırı hususların Mevlânâ'ya ve onun adıyla anılan Mevlevîliğe yakışmayacağını belirtmiştir.
Sonuç
Biz bu makalemizde son Mesnevî-hânlardan Tahirü'l-Mevlevî hakkında kısaca bilgi verdikten sonra onun Mevlevîlik tarikatını nasıl algıladığını gösteren görüşlerini ortaya koymaya çalıştık. Türkiye'de bu şahsın tasavvufî görüşleriyle ilgili olarak şimdiye kadar yapılmış bir çalışma yoktur.
Dolayısıyla onun tasavvufî görüşleri, büyük ölçüde Şerh-i Mesnevî adlı eserine müracaatla tespit edilebilir. Biz de bu makalemizde bunu Mevlevîlik bağlamında yapmaya çalıştık. Ayrıca yazarın konumuza malzeme teşkil ede-bilecek birkaç eserine de müracaat ettik.
Sonuç olarak Tahirül-Mevlevî'nin Mevlevîlik hakkındaki düşüncelerini şöyle özetleyebiliriz:
1. Mevlevîlik tarikatı Mevlânâ tarafından bizzat kurul-mamış vefatı sonrası oğlu Sultan Veled tarafından tesis edilmiştir.
2. Mevlevîlik, Mevlânâ'nın ölümsüz eseri olan Mesnevî'nin ortaya çıkardığı bir müessesedir.
3. Mevlevîlik yolu, Kur'an ve Hz. Muhammed'in yoludur.
4. Mevlevîlik, bütün kural ve uygulamalarıyla İslâmî terbiyeyi önemseyen bir tarikattır.
5. Mevlevîlik yolu, istiğna yoludur, yani Mevlevîler dünyalık elde etmek için kimsenin önünde eğilmezler.
6. Bazı Alevî, Bektaşî, Şiî meşreb Mevlevîler olmakla birlikte bu tarikatın adı geçen tarikatlarla bir ilgisi yoktur. Mevlevîliğin Veledî veya Şemsî şeklinde ifade edilen iki kolu yoktur.
.