Not: Toplumu bilgilendirmek adına önemli bir eserden iktibas yapılmıştır.
Tekkelerin kapatıldığı 1925 senesinden sonra da Mevlevîlikle ve Mesnevî ile ilgisini kesmeyen Tahirü'l-Mevlevî, Mevlânâ'yı daima savunmuş ve onun aleyhine yazılanlara cevaplar vermiştir.
29 Mayıs 1948'den itibaren Süleymaniye ve daha sonra Laleli camilerinde Mesnevî derslerine devam eden müellifimiz vefatına kadar bu dersleri sürdürmüş ve Şerh-i Mesnevî adlı eseri bu şe-kilde meydana gelmiştir.
Mevlevî tarikatında bu kadar önemli bir yer edinen Tahirü'l- Mevlevî, 20 Haziran 1951 tarihinde vefat etmiş ve çile çıkardığı Yenikapı Mevlevî-hânesi bahçesinde annesinin mezarının yanında toprağa verilmiştir .
Yukarıda verdiğimiz bilgilerde de görüldüğü gibi, Tâhirül- Mevlevî, hem İstanbul'daki meşhur Mevlevî şeyhleri hem de Konya'daki merkez tekke şeyhi tarafından, Mevlevîlik hakkında yetkin bir kimse olarak kabul edilmiştir. Bu sebeple onun bu ta-rikat hakkında söyledikleri sıradan kimselerin görüşleriyle bir tutulamaz. Biz şimdi, Mevlevîlik hakkında onun neler düşündü-ğünü, eserlerinden hareketle, takdim etmeye geçiyoruz.
Tahirü'l-Mevlevî'ye Göre Mevlevîlik
Mevlevîlik ile ilgili kaynaklara ve araştırmalara göre Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî kendi sağlığında bir tarikat kurmamıştır. Onun vefatı sonrası oğlu Sultan Veled, Mevlevîlik tarikatının ilkelerini belirlemiş ve babasının gönüldaşlarına ve bağlılarına sahip çıkmıştır. Sultan Veled'in bu konuda en büyük destekçisi baba-sının halifesi ve Mesnevî'nin katibi olan Hüsameddin Çelebi ol-muştur . Sultan Veled'den sonra bu tarikat babadan oğula geçen bir sisteme dönüşmüş ve Çelebilik müessesesi ortaya çıkmıştır.
Tahirül-Mevlevî, Mevlânâ ve Mevlevîlik hakkındaki görüşlerini, büyük ölçüde, Şerh-i Mesnevi adlı eseri ile Mevlânâ'yı eleştirmek için yazılmış bir kitaba cevap olarak yazdığı Mesnevî'nin Eski ve Yeni Mu'terizleri, Mesnevî'nin Yeni Mu'tarızına İkinci Cevap ve Çilehâne Mektupları isimli kitaplarında ortaya koymuştur.
Biz de bu eserlerden hareketle onun Mevlevîlik tarikatı hakkındaki görüşlerini zikredeceğiz.
Bir Mevlevî gönüldaşı olmakla yetinmeyerek 1001 günlük Mevlevî çilesini tamamlayıp Dede unvanını alan ve Yenikapı Mev- levî-hanesi'nde hücre-nişin (oda sahibi) olma hakkı elde eden Tahirü'l-Mevlevî, hayatının sonuna kadar Mevlevî olmakla iftihar etmiş ve bu tarikatın en yılmaz savunucularından biri olmuştur. Ona göre Mevlevîlik, Mevlânâ'nın en önemli kitabı olan Mes- nevî'nin ortaya çıkardığı bir eserdir .
Dolayısıyla Kur'an'ın tefsiri mahiyetinde olan ve Allah'ın ilhamı sonucunda yazıldığı belirtilen bir kitabın etkisiyle ortaya çıkan bu tarikatın, Kur'an'ın ve bunun tebliğcisi olan Hz. Muhammed'in yoluna uygun olması gerekir.