Günümüze kadar ulaşan ayinlerin hepsinin birer hazine olduğunu vurgulayan semazenbaşı Engin Kökçü ise yeni bestelerin yapılmasının gerekli olmadığını ifade etmiştir.
Günümüzde talep gören bestelerin nitelikli olması ve bu bestelerin hala icra ediliyor olması ayin besteciliği konusunda yeni eserler için beklentinin yüksek olmasına sebep olabilir. Ancak yeni bestelerin yapılması ve bu bestelerin ayin repertuarına dahil olabilmesi, Türk müziği alanında çalışan kişiler için önemli bir beklenti olduğu da açıktır. Bu noktada Oğuz Karakaya'nın açıklamaları şu yöndedir:
"Gerek kültür bakanlığı sanatçılarımız için gerekse diğerkonservatuarlarımızın klasik Türk müziği alanındaki öğretim üyelerimizin yapmış olduğu yeni Ayin-i Şerif besteleri de var. Onlar da bu konuda yeni Ayin-i Şerifler de kazandırıyorlar" (Oğuz Karakaya, Kişisel Görüşme, 05.11.2015).
Yeni bestelere dikkat çeken bir diğer görüşme kişisi Tuğrul İnançer, 1925'ten sonra bestelenen eserlerin sayısının geçmişe oranla arttığını belirtmiştir. "Günümüzde ise zaten her meraklı yapıyor. Günümüzde yani 1925'ten bu tarafa bestelenen Mevlevi ayini sayısı 25'ten önce bestelenen Mevlevi ayini sayısından fazladır" (Tuğrul İnançer, Kişisel Görüşme, 15.12.2015).
Günümüzde yapılan bestelerin niteliği için de olumlu yönde görüş belirten İnançer, 1925'ten sonra beste çalışmalarının devam ediyor olmasının Mevlevîlik adına önemli bir gelişme olduğunu vurgulamıştır.
Darülbedai'den müzik kaldırıldı sadece tiyatro kaldı. Müzik öğretimi kaldırıldı. Hatta gösteririm evrakları İçişleri Bakanının genelgesi vardır. Hala şehirlerde kasabalarda musiki cemiyetleri vasıtasıyla Türk müziği meşki eğitimi, konser filan yapılmaktadır.
Hayır bu yapılmayacaktır diye valilere gönderdiği emirname vardır. Ona rağmen hala ayin besteleyenler var. Gayette güzel. Müzik açısından sanat açısından Mevlevîlik statüsü açısından bakılınca da gayet güzel.
19. yüzyıldan itibaren modernleşme hareketleri doğrultusunda geleneksel müziğin icra kaynaklarını yitirmeye başlaması Türk müziğinin yaşadığı dönüşümde etkilidir. Bütün bu süreç, Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen kültürel planlamacılığın ve müzik politikalarının altyapısını oluşturmuştur (Işıktaş, 2016: 1111).
Bu noktada hem modernleşme hareketlerine rağmen hem de Mevlevîhanelerin kapatılmasına rağmen hala ayin besteleyen kişilerin olması, hatta İnançer'in ifadelerine göre bu bestelerin sayısının geçmişe oranla daha fazla olması önemli bir gelişmedir.
Meydan görmemiş bestelerin icra edilmemesi yönündeki inancı kırarak Sadeddin Heper'in bestelediği Mevlevî ayinini icra ettiklerini açıklayan İnançer, son dönem bestelerinin bir kısmının meydan gördüğünü açıklamıştır.
Rahmetli Heper hoca dergâhların ihya zamanında meydan görmemiş ayinlerin çalınmasını pek istemezdi. Ama biz iyiki öyle yapmışız. Biraz delikanlılık, biraz şımarıklık. Onun da bir hisar buselik Mevlevî ayini bestesi vardır. Çok iyi etmişiz. Şimdi öyle anlıyorum. Elini ayağını öpe öpe hisar buselik ayinini Konya'da okuduk. Ertesi sene de göçtü zaten. Haa ağlamaktan dinleyemedi o başka. Dolayısıyla daha sonra mesela güftelerini benim tanzim ettiğim ayinler onlar meydan gördü. Onlarla ayin yapıldı.
Cinuçen Tannkorur'un Beyati Araban ayini galiba 80'de mi 79'da mı Fransa'da bir büyük ödül kazandı. O sebeple 80'de Konya'da okundu. Rahmetli Cinuçen 38 doğumlu mu neydi yani. Dergâhlar kapalıyken doğmuş bir adam ama ayin besteleyebiliyordu yani. Onun için kapattım demekle olmaz kapanmıyor.
Günümüz Ayin Geleneğinde Sembolik ve Kozmolojik Unsurlar
Bütün inanç sistemlerinde var olan mistik boyut, hakikatin üstü örtülü bir yansımasını içerir. İnsan ruhuyla direk bağı olan inanç değerlerinin içinde var olan gizemli, mistik yön, bireyin iç dünyasında yeniden keşfedebileceği gerekli içsel refleksleri barındırır (Kaval, 2015: 555).
Bu doğrultuda mistisizm Tanrı'ya daha yakın olmada ve Tanrı bilgisine ulaşmada etkili bir unsurdur. Mistikleşen hakikati sembolize eden simgelerle bezeli Mevlevî ayin geleneği mistisizm, sembolizm ve hakikat üçgeniyle yoğun bir biçimde bağlantılıdır.