Görüşme kişilerinin ayin icraları konusundaki söylemlerinden farklı kişi ve kurumların farklı yaklaşımları olduğunu görmek mümkündür.
Konya Türk Tasavvuf Musikisi Topluluğu bünyesinde yapılan çalışmalarda icraya yönelik beklentinin yüksek düzeyde olduğu, dernek ve vakıflardaki faaliyetlerde ise Mevlevi ayinlerinin icra edilememesinin yanı sıra beklentinin de ilahilerden yana olduğu belirtilmiştir.
Bunun yanı sıra konuya icracı perspektifinden bakıldığında ayin meclislerinin icrayı geliştiren en doğal öğrenme ortamı olduğu düşünülmüştür.
Ayin Besteciliği
Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar olan süreçte ayin besteciliği ve bestelenen ayinlere yönelik çeşitli görüşlerin olduğunu söylemek mümkündür. Bu görüşlerden biri daha önce meydan görmüş ve beğenilmiş olan ayinlerin günümüzde daha fazla rağbet görmesine yöneliktir.
Bu doğrultuda günümüzde sergilenen ayinlerde yeni bestelenen eserlerin tercih edilmemesi söz konusudur. Diğer bir taraftan bu süreçte Sadeddin Heper, Alaeddin Yavaşça, Cüneyd Korsal, Sadun Aksüt, Cinuçen Tanrıkorur, Bekir Sıtkı Sezgin, Hasan Esen, Mutlu Torun ve Ahmet Çalışır gibi isimler tarafından Mevlevi ayini bestelendiği bilinir (Bayrakçı, 2015). Yeni ayinlerin bestelenmesinin yanı sıra günümüze ulaşabilmiş ayinlerin güftesiyle ve notalarıyla sistemli biçimde bir araya getirilmesine yönelik birkaç çalışma yapılmıştır. Dârü'l Elhan Külliyatı'ndan sonra bu çalışmayı yapan Sadeddin Heper ve Ahmet Çalışır, aynı zamanda ayin bestelemiş kişiler olarak ön plana çıkmıştır.
Bu noktada bestecilik konusuna ve bestecilerin eserlerine yönelik görüşme kişileri tarafından çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Ayin besteciliğine yönelik düşüncelerini açıklayan Cenk Güray (Kişisel Görüşme, 07.07.2015), meydan görmüş ayinlerin sayısının az olduğunu belirterek yeni bir bestenin ayinlerde tercih edilmesinin kolay olmadığını açıklamıştır. Mevcut ayinlerin çok nitelikli besteler olmasının da bu durumun oluşmasında etkili olduğu dile getirilmiştir.
Pek çok besteci bir Mevlevi ayini bestelemeyi kendi bestecilik açısından ciddi bir aşama olarak gördü. Pek çok Mevlevi ayini çıktı. Bunların hakikaten büyük kısmı da çok usta bestekarlar elinden çıkmış ve incelikli ayinler. Bu arada herkes Mevlevi ayini zaten besteleyemez. Besteleyen kişinin Mevlevi ayini de kaile alınmayabilir. Aynı zamanda bestecilik açısından bir olgunluğu taşıması lazım bu kişilerin. Bugüne kadar gelen meydan görmüş Mevlevi ayinlerinin sayısı çok da fazla değildir.
Günümüzde ayin besteleyen isimlerden olan Ahmet Çalışır ise Mevlevî ayini bestelemekle başka bir formda eser bestelemenin birbirinden farklı olduğunu açıklamıştır. " Yani müziği bilenin bestekârlık yeteneği varsa yapması teknik olarak mümkündür. Ama Mevlevi müziğinde işin ruhu vardır yani onu birazcık içine katmazsanız ruhlu olmazsa onunla hemhal olmazsanız yatıp kalkmazsanız, bu işin ruhunu yakalayamazsınız" (Ahmet Çalışır, Kişisel Görüşme, 15.12.2015). Ayin besteleyebilmek için Mevlevî müziğinin ruhunu yakalayabilmenin önemine değinen Çalışır, her besteye de bu ruhun yansımayacağını belirtmiştir (Kişisel Görüşme, 15.12.2015). Bu doğrultuda günümüze yakın tarihlerde ayin besteleyen isimlerden de örnek vererek konuya ilişkin açıklamalarda bulunmuştur.
Alaaddin Yavaşça mesela büyük bir bestekar, büyük bir usta ama yaptığı Mevlevi ayini revaç bulmadı. Neden? Çünkü bu musikiyle yatıp kalkmadığı için. Alaaddin Hoca'nın durumu belli, iştikal alanı belli. Fakat Bekir Hoca rahmetlininki farklı onun yaptığı ayin daha lezzetliydi.
Cinuçen Tannkorur devasa bir isim olmakla beraber yaptığı besteler, bestekârlık nosyonuna kimsenin diyecek bir şeysi yok belki ama bir Mevlevi ayinine geldiğiniz zaman ondan çok daha farklı bir Mevlevi ayini yapan oluveriyor. Bunun müzikal yeterlilikle çok fazla alakası yok dediğim gibi işin ruhuyla ve onunla hemhal olma durumuyla alakası var vaziyet olarak.