Tema yüce Allah'ın varlığına, birliğine, büyüklüğüne, yüceliğine duyulan hayranlığın aşka dönüşmesi. Aşka dönüşme anı neresi? 6/8'lik yürük semai kısmı. Oradan itibaren artık aşka dönüşme başlıyor.
Peki aşka dönüşme sadece şeyde mi başlıyor? Yürük semaiye geçer geçmez mi başlıyor? Hayır. Oradan itibaren aşka dönüşmesi başlıyor ve bir crescendo gibi üçüncü selamın sonuna kadar sürekli crescendo var. Tabi bu üç usulün de devr-i kebir ardından aksak semai sonra yürük semai usulünün seçilmiş olması da yine tesadüfi değil.
Bu açıklamalarda dikkat çeken nokta, bestecilerin ilahi manalarla müziği buluşturan bir noktada oldukları, dolayısıyla ilahi unsurlar taşıyan görkemli eserlerin oluşmasına da vesile oldukları anlaşılır.
Diğer bir taraftan müziğin etkileme gücünden bahseden Ahmet Çalışır, "bir vaiz bir saat cemaati meşgul edebilir ama elinize bağlamanızı alırsınız veya tanburunuzu alırsınız 'gel ha gönül hevalanma engil ol gönül, engin ol, dünya malına güvenme engin ol gönül, engin ol' dersiniz ondan fazla tesir ve nasihat etmiş olursunuz " (Ahmet Çalışır, Kişisel Görüşme, 15.12.2015) ifadeleriyle müziğin etki alanının diğer faktörlere göre daha farklı olabileceğini açıklamıştır.
Mevlevîlikte müzik düşüncesini kavramış bir kişi yaptığı icranın da bestenin de Tanrı iradesinde olduğunu idrak edebilecek düşünce düzlemindedir. Bu noktadaki farkındalıkla ayin müziğini icra eden ya da besteleyen kişilerin isminin bir şekilde ön plana çıkmasında hiçbir sakınca yoktur. İslâm sanatlarında bireysel üretim fikrinden kaçınıldığını ifade eden Cenk Güray, icracının, Tanrı-insan ilişkisindeki konumuna yönelik şu açıklamaları yapmıştır:
"İcracı Tanrı'dan gelen o kültürü bir şekilde Tanrı'ya döndüren bir elçi olarak göze çarpar. Bu durum, emanetin çok emin bir elde olduğu ve aynı güvende tekrar teslim edileceği anlamına gelir ki bu manada ismin geçmesi önemlidir bile" (Cenk Güray, Kişisel Görüşme, 07.07.2015).
Mevlevîlikte insanın misyonu (icracı, semazen, besteci) ne olursa olsun her türlü faaliyet ve çaba Tanrı içindir. Günümüzde bu farkındalığın müzisyenler tarafından algılanamama iddiası, bazı görüşme kişileri tarafından dile getirilmiş bir meseledir. Bu noktada günümüzde icracıların nasıl ve hangi şartlar altında bu ritüelde var olabildiklerini ve ayin ritüelini sergileyen toplulukların ya da gerekli karar mekanizmalarının nasıl bir yaklaşım taşıdığını da bilmek gerekir.
Konya Türk Tasavvuf Musikisi Topluluğunda ayin uygulamalarına ya da vakıf ve dernek çatıları altındaki faaliyetlere katılım gösteren icracılarda aranan özellik, Mevlevî kimliğinden önce müzisyen kimliğine yönelik vasıflarından biri olan eseri icra edebilme kapasitesidir
Bu icracıların çoğunun müzik içerikli bir eğitim programına kayıtlı öğrenciler ya da Müzik Eğitimi, Türk Müziği Konservatuarı gibi kurumlardan mezun olan kişiler olduğu gözlemlenmiştir.
Mevlevîlikte icracı kimliğinin inşasında müzik algısının önemine dikkat çeken Ahmet Çalışır şu açıklamaları yapmıştır: "Müzik benim için kortizon gibidir. Kortizon nedir bilirsiniz. Tedavisi müşkil hastalıklarda mahir bir doktor eliyle verilirse tedavi eder.
Yoksa vücüdu tahrip eder, zehirdir. Müzikte de böyledir" (Ahmet Çalışır, Kişisel Görüşme, 15.12.2015). Müziğin kişinin hayatına hangi maksatla dahil edildiği, ayin icracısının manevi boyutunu etkileyen bir unsurdur. Bu noktada müziği kortizona benzeten Çalışır, icracının şöhret, para ve rant beklentisiyle maneviyattan uzaklaşabileceğine dikkat çekmiştir.
İcracının psikolojik durumunun icrasına yansıyabileceğini aktaran Tolga Özdemir (Kişisel Görüşme, 26.04.2016) ise müziğin tesirinin icracının ellerinde şekillenebileceğim belirtmiştir.
Müzik içeride başlayıp dışarıda biten bir şeydir. Enstrüman çalmak öyledir. Şimdi bir düşünce şekli ya da bir felsefe sizin iç dünyanızı ya da akıl dünyanızı ne kadar iyi bir şekilde dizayn edip nasıl inşa ediyorsa bu dışa vurum şeklinizi de mutlaka etkileyecektir.
İyi ya da kötü yönde. Ben şunu söyleyebilirim on iki, on üç ya da yirmi yıldır her neyse enstrüman çalan biri olarak kafası ve gönlü karışık olan birilerinin iyi müzik yapabildiklerini görmedim şimdiye kadar.
Bu noktada Mevlevîliğin mana dünyasının kişi üzerindeki etkileri göz önüne alındığında, insanı zihinsel ve ruhsal olarak yükselten maneviyatın, müzisyenin icrasına doğrudan etki edeceği açıktır.