Ayin müziğini ise "cennetteki bir ağaçtaki Tuba dalları, sallandığı zaman çok güzel nağmeler çıkartır. Şimdi yukarıdaki mutriban var ya müzik, mutrip heyeti, işte onu da öyle göreceksiniz" (Hüseyin Erek, Kişisel görüşme, 16.11.2015) ifadeleriyle, İslami kaynaklarda yer aldığı dikkat çeken bu bilgiyle ilişkilendirmiştir. Sembollerin İslami değerlerle ilişkilendirilmesinin yanı sıra Mevlâna Celaleddin Rumî'nin düşünce dünyasıyla ilişkilendirilmesi de söz konusudur. Bu düşünce dünyasının bir parçası olan firkat ve vuslat kavramlarının ayinin her hangi bir bölümüyle ya da ayinin bir parçası olan figürlerle ilişkilendirilmesi söz konusudur. Bilindiği üzere firkat kavramı Mesnevî'nin ilk on sekiz beytindeki ney ve kamışlık hikayesinden anlaşılabilir. Bu hikayedeney'ininsan¬ı kâmili temsil ettiği görüşme kişilerince de belirtilmiştir. "Ney, insan-ı kâmili anlatmaktadır. lnsan-ı kâmil tabiki o da örnek olarak peygamber efendimizi anlatan bir unsurdur. Yani çünkü eşref-i mahlukat olarak yaratılanların en yücesi Hz. Muhammed'dir" (Fahri Özçakıl, Kişisel Görüşme, 06.11.2015). Ney'in feryadı firkat kavramıyla ilişkili olarak hem kemale ermiş insanı hem de tanrısal özünden ayrı düşmüş ruhu simgeler. Sözlük anlamıyla "ayrılık, hicran, sıla hasreti" manâsına gelen firkat kavramı, varlığın özünün perdelenmesi yani vahdet makamından uzak kalmaktır" (Özköse, 2005: 234). Tanrısal varoluştan ayrı kalan ruhun özüne yönelişi burada ney'in sesiyle ilişkilendirilmiştir. Bu doğrultuda günümüzde sergilenen ayinlerde ney taksiminin insanlar üzerinde yarattığı etkiyi açıklayan Fahri Özçakıl (Kişisel Görüşme, 06.11.2015) şu açıklamaları yapmıştır:
Saz olarak ney malum Cenab-ı Allah'ın insanı yarattıktan sonra kendi ruhundan üflemesini anlatmaktadır. Aynı zamanda bu ney sesini dinleyen insan gerçekten manevi olarak çok büyük bir ruhi dinginliğe kavuşuyor. Bunun da gerçekten hem bizi etkilediğine hem dinleyenleri etkilediğine çok şahit oluyoruz. Bu ney sesinden sonra insanlar hakikaten şoklanmışçasına yani kendine gelemiyorlar. Çünkü insanın kulağına hitap edebilen insana yakın olan en önemli sazlardan bir tanesidir ney.
Bu açıklamada ney sesinin insanda yarattığı manevi atmosfer vurgulanmıştır. Diğer bir
taraftan Engin Kökçü (Kişisel Görüşme, 14.11.2015) ise "Bu bir yerde şu şekilde
sembolize edilir: kıyamette îsrafılAleyhisselam sura üfürücek, ayağa kalkılıcak ya.
Semazen de sema başlamadan evvel sanki bu ölü gönüller dirilsin de bir an önce ayağa
kalksın, bu ney taksimini o şekilde dinlemesi lazım " ifadeleriyle ney sesinin uyanışı ya da
tanrısal bir çağrıyı temsil ettiğini vurgulamıştır. Mevlâna Celaleddin Rumî'nin düşünce
dünyasının bir yansıması olarak düşünebileceğimiz başka bir sembolün de kırmızı postla
ilişkilendirildiği Kökçü tarafından belirtilmiştir. Kırmızı postla vuslat kavramının
sembolize edildiğini açıklayan Kökçü, postun kırmızı renkte olmasının nedenlerini şu
ifadelerle açıklamıştır:
Hz. Mevlana ebediyete intikal ettiği zaman güneş batıyordu. Güneş batarken kırmızı olur ya, aynı zamanda da esas aleme doğuyordu. Yani bu dünyadan giderken sevgiliye bir an önce kavuşayım öbür aleme doğuş olduğu için bu postun kırmızı rengi hem güneşin doğuş hem batış anım simgelediği için kırmızıdır. Bütün Mevlevi postları kırmızıdır.