Divan şiirinde söz ve anlam sanatlarına sıkça başvurulmuş; sanatlı anlatım ustalığın ölçüsü sayılmıştır.
Şiirde nazım birimi "beyit"ler. Beyit, İki dizeden oluşan söz kümesidir. Şiirlerin uzunlukları beyit sayısıyla ölçülür. Dörtlükler ve bentlerle yazılan şiirler de vardır.
Şiirde en küçük nazım birimi tek dizeden oluşur. Bir manzum parça içinde yer almayan böyle dizelere "azade mısra" (bağımsız dize) denmiştir.
Şiirde konu bütünlüğünden çok parça bütünlüğüne (beyit güzelliğine) önem verilmiştir. Her beyit kendi başına bir anlam taşır.
Şiirde gazel, kaside, mesnevi, müstezat gibi nazım biçimleri kullanılmıştır. Bunların çoğu Arap ve Fars edebiyatından alınmıştır.
Divan şiirine Türklerin kattığı iki nazım biçimi "tuyuğ" ve "şarkı" dır.
Şiirde tasavvuf, Sebk-i Hindi ve mahallileşme akımlarının etkileri görülür.
Şiirlerde aruz ölçüsü kullanılmıştır. Arap şiirinden Fars şiirine, oradan da Divan şiirine geçen aruz ölçüsü hecelerin uzunluk ve kısalığı temeline dayanır.
Divan şiirinde Aşık Paşa, Nedim ve Şeyh Galip hece ölçüsüyle birer şiir denemesi yapmışlardır.
Şiirde "göz için uyak" anlayışı benimsenmiş, en çok tam ve zengin uyak kullanılmıştır.
Divan edebiyatında şiirlerin özel bir adı (başlığı) yoktur. Şiirler yazıldığı nazım şeklinin adıyla "gazel, kaside vs." anılır. Adlandırma, gazellerde uyak ve rediflere göre, kasidelerde betimleme (tasvir) bölümüne göre yapılır.
Divan şiirinde aşk ön plandadır. Aşk anlayışı çağın mutlak hükümdarlık sistemine ve tasavvuf düşüncesine dayanır. Sevgili, mutlak iktidar sahibi, zalim, vefasız; âşık ise bahtsızdır. Şairler daha çok platonik bir aşk anlayışını benimsemiştir.
Divan şiirinde kaderci bir dünya görüşü egemendir. Şairler, dünyanın geçici olduğundan, feleğin şerrinden, zamanın kötülüğünden yakınırlar.
Söyleyiş, özentilidir. Ustalık, benzetmeler yapmak; mecazlı, sanatlı deyişler yaratmak, kalıplaşmış anlamlı sözcükleri (mazmunlar) yeniden kullanmakta görülmüştür. Bu nedenle şair, işlenen konudan çok söyleme biçimine (üsluba) önem verir.