Hattat Necmi Atik'in eserlerinden bir tanesi olan 'Ariflerin Satrancı' isimli eserini takdirlerinize sunuyorum. İstifade etmeniz temennisi ile...
Harabeler’i geçen yolcu, Mahvda Mahvolmak, Kâmil Akıl menzillerini geçerek, dördüncü okun bulunduğu Tahkîkler basamağına varır. Tahkîk, hakîkatı bulmak ve Hakk’a ermek için bütün gücüyle çaba sarf etmektir.
Şüphe, tereddüt ve kuşkuların yerini, kesin bilgi ve îmâna bırakmasıdır tahkik. Yolcu, bu makâmda karar kılarsa altmış altıncı basamak olan Ulvî Âlem’e yükselir, karar kılmazsa, Hüzünlü Kalp ve Allah’ın Yolunda basamaklarına ulaşır.
Allah’ın Yolunda makâmın, canın, malın kısaca herşeyin Allah’ın yoluna fedâ edildiği menzildir ve beşinci okun bulunduğu basamaktır. Yolcu, karar kılarsa yetmiş dördüncü basamak olan Cennet’e yükselir, karar kılmazsa yedinci kancanın olduğu Riyâ basamağına varır.
Gösteriş, ikiyüzlülük, sahtekârlıktır Riyâ. Hakk rızâsı için yapılmayan ihlassız işler ve samimiyetsiz ibadetlerdir Riyâ. Allah’a itâat yoluyla kulun rızâsını istemektir Riyâ. Riyâ amelleri boşa çıkaran bir şirktir. Riyâ’nın, nefsin derinliklerinde saklı üç düğümü vardır:
Medhi (övülmeyi) sevmek, zemmedilmekten (yerilmekten) korkmak, dünyaya düşkünlük ve insanların elindekilere tamah etmek. Riyâkâr, bu davranışlarında devam eder ve insanlardan arzu ettiğini elde edemezse onlara kötü hisler ve kin beslemeye başlar. Bu davranışında ısrar etmezse Riyâ bulaşığından temizlenmesi için Toprağa yönelir ve sırasıyla Su, Rahat ve Şecâat basamaklarına ulaşır yolcu.
Şecâat, yiğitlik, bahâdırlık, cesâret ve kahramanlıktır. Gazap (öfke) kuvvetinin fazîlet tarafıdır Şecâat ve altıncı okun bulunduğu basamaktır. İleri atılma, geri çekilme gibi meselelerde Şecâat, hamiyyet kuvvetiyle birlikte şeriatın yönlendirdiği akla itâat eder.
Allah’ın kelimelerini yüceltmek için gerektiğinde gözünü kırpmadan ölüme koşan yiğitler, doksanıncı basamağa Şehâdet makâmına yükselirler. Şecâat’tan sonra yolcu sırasıyla Zînet, Güzel Ahlâk, Dimağ, Muahbbet, Ateş, Hilim ve yedinci okun olduğu Kâmil Mürşid’e vâsıl olur.
Kâmil Mürşid, gönül bahçesinin bahçıvanıdır, Hakk’ın kullarını Fahri Kâinât’a (s.a.v.), oradan da Zât-ı Kibriyâ’ya, Bekâ Billâh’a ulaştırır. Mürşid-i Kâmil’e intisap edip itaat etmemek, kendi inandığını ve bildiğini yapmak, Zâtî İtikat’tır.
Mürşid-i Kâmil’e, bir ârife ve kılavuza intisap edip otuz dört basamak yükselmek yerine, Zâtî İtikat’ıyla yoluna devam eden yolcu, Güzel Fiiller, Yakîn, Ulvî Âlem, Rıdvân, Cihâd menzillerini geçerek sekizinci okun olduğu İlim basamağına ulaşır.
Dünya ve âhiret ile ilgili ve akılla alâkalı hakîkatleri bilmektir ilim. Âlim, ihâta eden, idrâk eden ve tasavvur edendir. Mâlûm ise, bilgisi nefse nakşedilen şeyin zâtıdır. İlmin yüceliği, mâlûmun yüceliği ölçüsündedir. Şüphe yoktur ki mâlûmların en faziletlisi, yücesi, üstünü ve şereflisi, yaratıcı, var edici, Hakk ve Vâhid olan Allah’tır.
Bu ilim kişiyi : “Allah’a and olsun ki ben içinizde Allah’ı en iyi bileninizim ve Allah’tan en çok korkanınızım” buyuranın Muhammedî Mülk’üne eriştirir yolcuyu. Yolcu sırasıyla İmân, Şerîat, Tarîkat, En Büyük Mükâfât, Cennet, Varlıkta Fenâ, Şeyhte Fenâ, İbâdet Mülkü, Cömertlik, Hakîkat, Marifet, Kevn, Rûh, Lâhût, Ceberût, Fenâ Fillâh, Nübüvvet, Velâyet, Melekût, Nâsût, Şehâdet basamaklarına vâsıl olur. Doksanbirinci basamak sekizinci kancanın olduğu Gurur menzilidir.
Aldatma, kandırma, aldanma, kapılma, gaflet ve bilgisizliktir Gurur. Gurur, kişinin nefsinin arzularına ve bedeninin isteklerine uygun düşen şeyle tatmin olması, ötesini ve ilerisini düşünmemesidir. Kendini beğenme ve gururlanma hastalığına yakalanan Mihnet derekesine düşer.
Gurur menzilini geçen “İsrâfil” basamağına sevk olunur. Yolcu, sırasıyla Cebrâil, Muhammedî Mülk, Arş Kapısı, Bekâ Billâh, İbrâhim Mülkü, Mîkâîl, Azrâîl ve Şeytan basamaklarına ulaşır.