Bu yazı sadece meraklısı içindir..
On bir yol arkadaşı bir Cuma vakti, hayatın ve ölümün sahibine divan durmak için yürüdü.
Sultanahmet’i geride bırakmak bir yanınızın eksik kalmasına eşdeğer. Hele Şehri İstanbul’da ikamet etmiyorsanız, dualarınızdan bir yenisi, kavuşmak ümidi ile “elveda” oluyor.
Hayatımın ilk Süleymaniye tecrübesine hazırım. Bakalım Sultanahmet’te bulduğum huzur ve sukuneti Süleymaniye de yaşayacakmıyım.
Yağmur var İstanbul da… Toprağa değil de gönüllerimize düşüyor her damla. İşte muhteşem Süleymaniye karşımda…
Heyacanlanıyorum.
Bizi ilk karşılayan mezar taşları…
Kabir alemindeki ebedi olunlara selam verip “Essalamu Aleykum Ya ehli Kabir” ilerliyoruz. Bu muhteşem baş yapıt Koca Mimar Sinan’ın 7 yılda bitirdiği ve Ümmeti Muhammed’e Kanuni’nin emanet ettiği bir kulluk merkezidir. Bu eserin inşaatında İmparatorluk topraklarının çok çeşitli yerlerinden, Bozcaada, İzmit, Mut, Ezine, Gazze ve Lübnan’dan taş örnekleri ve sütunları getirtilmiştir.
Hemen sağımda Kanuni’nin türbesiyle karşılaşıyorum. Beni Dünya’dan soyutlayan bu kudretli İmparator’un her zerresiyle “FANİ DÜNYA” vesikasını iliklerime kadar hissediyorum. Çinilerle kaplı zarif türbe şiirleri kıskandıracak kadar edebi duruyor. Türbe içerisinde Kanuni’den başka 2. Süleyman, 2. Ahmet, Hasekisi Rabia Sultan, Mihrimah Sultan, Saliha Dilaşup Sultan ve Asiye Sultan defnedilmişlerdir.
Süleymaniye Külliyesi içerisinde baki olanlar elbette sadece bunlar değildir. Mimar Sinan, Hürrem Sultan ve Nakşibendi şeyhi Mehmet Zahit Kotku’da burada medfundur.
Hayat’ın bir geçicilik olduğunu gerçeğin ukba olduğunu canlı canlı yüzüme haykıran Kanuni, Mimar Sinan ve Mehmet Zahit hocanın ardından dualarda buluşmak üzere Süleymaniye’ye yöneliyorum.
Süleymaniyeden içeriye adım atar atmaz sadeliğin ihtişama dönüşmesini izliyorum. Saatlerce, günlerce kendinizi burada unutabilirsiniz. Ruhumdaki duygu anaforları, med cezirler, beni benden alıyor. Anladığım, anlatamadığım bir şekilde savuruyordu.
Süsülemeleri, geometriyi başlı başına estetik harikası olarak izliyorum. Aslında buna izliyorumda demem hata olacaktır. Gözlerimi alamıyorum. Bu zeka ve latiflik bu günden çok uzaklarda…
Dua, dua, dua… Süleymaniye’de Dualar da buluşuyoruz bugün ve yarınlarlar için…
Sultanahmet – Süleymaniye birer elmas ve yakut’tur. İstanbul hep bu eserlerle İslam’dır.
Süleymaniyeden ayrılırken mihmandarımız Erol Erdoğan “VEFA” vaktidir diye sesleniyor.
Payitahttan payitahta bir umuttur yolculuğumuz. Yol hikayesi sevenler için yaşamaya ve paylaşmaya devam edeceğiz.