MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin bir salı gurup toplantısında “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine (CHS) normal şartlarda 3 Kasım 2019 seçimlerinden sonra geçilecektir. Bugün (dün) itibariyle 3 Kasım 2019’a 566 gün, yani 18 ay 17 gün kalmıştır. Önümüzde uzun ve yıpratıcı bir süreç vardır.
CHS üzerinde fitne üreten ve kaosa gel gel yapan mihrakların son dönemlerde faaliyetlerine hız verdikleri bellidir. Bölgesel tehlikeler, ön alınması gittikçe zorlaşan kaotik bir yapıya bürünmüştür. Üçüncü dünya savaşı bile konuşulmuş, emperyalizm yeni numaralarıyla sınırlarımızın hemen dibine postu sermiştir.
Milli güvenliğimize yönelik yeni saldırı planları devrededir. Rehavete düşmemiz kollanmaktadır. Ülkemiz aleyhine kurgulanan, siyasi ve ekonomik operasyonlar gün be gün ivme kazanmaktadır. Devleti kurduğunu söyleyen CHP, siyasi köklerinden savrulup devlete kafa tutmak, daha vahimi devleti sokakta eritmek için kolları sıvamıştır.
CHS resmen hayata geçmeden, malum ve melun odaklar tarafından devamlı yargılanmaktadır. Türkiye’nin bu ağırlığın altında daha fazla kalması, 3 Kasım 2019’a kadar sabırla dayanması, geldiğimiz bu aşamada mümkün, makul ve münasip değildir. Türkiye’nin sistem tartışmalarıyla boğulmak istendiği bugünkü şartlar altında, 3 Kasım 2019’a kadar istikrar ve denge halinde ulaşması her geçen gün zorlaşmaktadır.
Önümüzde kontrol edilemeyen, beklenmedik birtakım olumsuz gelişmelerin ortaya çıkma ihtimali ise asla göz ardı edilmemelidir. Seçim sürecine tesir eden faktörlerin başında; Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası ilişkileriyle bunların sosyal, siyasal ve askeri yansımaları gelmektedir. Bir diğer tayin edici öğeyse ekonomik göstergelerdir. Bir başka önemli unsur ise uluslararası aktörler tarafından yönlendirilen denetimsiz göç trafiğidir.
Artık ülkemizin CHS’ye herhangi bir tavsama olmaksızın geçmesi, MİLLİ BEKA VE TARİHİ EMANETLER AÇISINDAN ACİL HAL ALMIŞTIR.
31 Mart 2019’daki Mahalli İdareler Seçimi’nden sonra Türkiye’nin hangi badirelere maruz kalacağını tahmin etmek zor değildir. Çünkü 3 Kasım üzerinde kaos üretme çabaları şimdiden ortaya çıkmıştır. Mahalli İdareler Seçimi’nde yaşanması muhtemel anlaşmazlıkların 3 Kasım’a nasıl yansıyacağı az çok malumumuzdur. Önümüzde iki seçenek vardır: Ya 3 Kasım 2019 beklenecek ya da MİLLİ MECBURİYET VE ORTAYA ÇIKAN MEŞRU GEREKÇELERDEN DOLAYI SEÇİMLER ERKENE ÇEKİLECEKTİR.
Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçiminin zamanında yapılmasıyla ilgili talepler doğal bir haktır. Partimizin bugüne kadar kanaati hep bu yönde olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı’nın da düşünce, ifade ve temennisi de farklı değildir. Ancak önümüzde ülkemiz aleyhine olabilecek bir siyasi gündem ve seçim süreçleri vardır. Bunu telafi etmek, önlemleri almak siyasetin ana görevidir. Uyum yasalarının süratle çıkarılmasının akabinde, MHP takdir hakkını seçimlerin erkene alınmasından yana kullanacaktır. Bu işi daha fazla uzatmaya gerek yoktur.
KAOSA OYNAYANLARIN OYUNLARINI BOZMAK ŞARTTIR. Seçim var mı, yok mu, erken mi olacak, zamanında mı yapılacak anlaşmazlık ve çekişmelerine son verilmesinin vakti gelmiştir. Siyasi muhataplarımıza teklifimiz şudur: 26 Ağustos 2018 Pazar günü, yani Malazgirt Zaferi’yle Büyük Taarruz’un yıldönümlerinde, Türk milleti yeni bir zafer ruhuyla sandığa gidip hem Cumhurbaşkanı, hem de milletvekili genel seçiminde Türk ve Türkiye düşmanlarına hak ettikleri dersi vermesi en makul, en demokratik yoldur. İç ve dış tehditlerin ağırlaştığı zaman diliminde, Türkiye yeni hükümet sistemine çok seri şekilde geçmeli, taşlar yerine oturmalı, sığ tartışmalar bıçak gibi kesilmelidir. Bize göre başka çare kalmamıştır. Türkiye’nin belini bükmeye çalışan CHP’YE VE DİĞER YANCILARINA HODRİ MEYDAN DİYORUZ” dedi ve siyasette yeni bir dönem başladı.
HAFIZA-İ BEŞER NİSYAN İLE MALÜLDÜR. Sebebi ile 24 Haziran seçimlerinin hangi önemli gerekçelerle ortaya çıktığını hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda görüyorum. Bilelim ki bu seçim sadece milletvekillerinin yenileneceği, değişeceği bir seçim değildir. Olmakla olmamak arasında, yarınlarımız için DEVAM demenin adıdır.