Nazar : Bakış. Mürşidin bakışının insanı cezbeye ulaştıracağına inanılır. Devr-i Veledî 'de post önünde kaşılaşanlar birbirlerinin iki kaşının arasına bakıp baş keserler.
Nazarım, nazarlarım : Sen ve siz yerine kullanılır. Karşımdaki benim nazarım olur, bende ona nazar kesilirsem birleşmiş oluruz.
Nevniyâz : Tarikata yeni girmiş kişi. Nezir : Adak, bağış
Nezir-i Mevlana : Dergaha bağışta bulunmak isteyen kişi dokuz,onsekiz veya dokuzun misli olan sayıda beş kuruş ,on kuruş, lira v.s 'yi şeyhle veya dede ile görüşürken gizlice eline koyar veya niyaz ederken kimse görmeden postunun altına bırakır. Bahariye şeyhi Huseyn Fahreddin Dede, mecmuasında nezr-i Mevlevi'yi şöyle izah eder:
"Nezr-i Mevlevi onsekiz olmak, Hz.Mevlana azzamallâhû zikrehû ve kuddise sırrahul a'lâ'ya yevmiyye onsekiz defa vürud eden tecelli-i zâta mebnidir. Her biri bin derece itibariyle müşehedatı onsekiz bin alemi cami olduğu gibi Hayy ism-i şerifine dahi mutabıktır. Kezalik nezr-i Şems altı olmak, altışar bin itibariyle üç mevalid de cem'i adette envâını nezr-i Mevlevi câmi'dir."
Akl- Küll ve Nefsi Küll den dokuz kat gök meydana gelmiş, dokuz göğün hareketi dört unsuru izhar etmiş; bunlardan da cemat, nebat ve hayvan doğmuştur. Böylece hepsi onsekiz olur. Arapçada son rakam, bin olduğu için tafsil yönünden bir, bin sayılarak "on sekiz bin alem" denmiştir. Aynı zamanda, Allah'ın adlarından "Hay" adının ebced hesabında tutarı onsekizdir . Mesnevinin 18 beytininde Hz. Mevlana tarafından yazılmıştır. Bütün bunlar on sekiz sayısının kutsallığına sebep olmuştur.
Niyaz : Baş kesmek. Mürşide, bir uluya baş kesmek, biryere giderken baş kesmek, eşiği öpmek, niyaz ederim sözüyle selam yollamak, verilen para veya armağan.
Niyâz penceresi : Yatırın sandukası görülecek şekilde, ayak ucunda veya yan tarafında açılmış olan pencere. Türbeye girilemezse ziyaret buradan yapılır.
Ocak : Ateşbaz Velinin makamıdır. Ocağa niyaz etmeden işe başlanmaz. Örtmek : Kapamak anlamında kullanılır. Paşmak : Başmak. Pabuç, ayakkabı anlamındadır.
Paşmak çevirmek : Dergaha veya eve gelen mihmanların ayakkabıları muntazam, birbirine denk bir tarzda içeriye doğru çevrilir. Böylece kişi içeri girdiği gibi yine içeridekilere arkasını dönmeden sağ ayağı ile dışarı çıkar. Paşmak çevirmek birisinin bir kusuru yüzünden ayakkabılarının kapıya doğru çevirilmesidir. Bunun anlamı "git, bir daha gelme" demektir.
Post : Manevi makamı gösterir. Dede ve Şeyh post sahibidir.
Post-nişîn : Postta oturan makam sahibi şeyhe denir.
Resim hırkası : Törenlerde giyilen hırka.
Rızâ : Tanrı'dan razı oluş ve yol uğruna çekilen zahmetlere katlanmaya denir.
Safâ-nazar : Temiz bakış anlamına gelir. Mürşidin salike ve salikin herşeye birlik gözüyle bakışı.
Sâlik : Manevi yolculuğa giren kişi.
Secde-i şükr, Secde-i niyaz : İhvan meclisine giren mevleviye, meclisin büyüğü tarafından söylenen "Aşkolsun" sözüne karşı mevlevinin yere kapanıp niyaz ederek yeri öpmesi. Bu Secde-i niyaz dır, ibadet secdesi değildir. Yine namaza kalkarken yere kapanıp yeri öpmeside Secde-i şükr sayılır.
Ser-pâ etmek : İşlenen bir kusur dolayısıyla mevlevinin dergahtan ve yoldan uzaklaştırılması. Sikkesi alınır ve paşmak çevrilir yani ayakkabıları dışarıya doğru çevrilir.
Sırrolmak : Kaybolmak, bitmek, yitmek.
Sırlamak : Bir şeyi saklamak ya da vefat eden kişinin gömülmesine denir."falan yerde sırladık" gibi. Sikke : Mevlevi külahı.
Somat : Mevlevi sofrası. Matbahta yemek yenen yere de "Sımat-hane" denir.
Süluk : Manevi yolculuk.
Şeb-i Arûs : Hz.Mevlana'nın hakka yürüdüğü gece (17 Aralık 1273)' ye gerdek gecesi (Düğün Gecesi) anlamında "Şeb-i Arus" denir.
Uyandırmak, uyanmak, uyarmak : Yakmak. Mumu yak yerine Mumu uyandır kullanılır. Aynı zamanda bir saliki bir konuda irşad ermek için kullanılır.
Vahdet : Uyku.
Yürümek : Ölmek.
Züvvar : Mevlevi mukabelesini görmek için gelen ziyaretçilere denirdi. Edebe riayet etmek şatıyla kimse reddedilmezdi.
Gelenler hânkaah-ı evliyaya, Bütün davetlidir Gaalib safaya. Sakın zahirde kalma aldanırsın; Komazlar, yoksa gelmezler sanırsın. Şeyh Galib