27. Muhtarlar buluşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği “Lozan” zamanlaması açısından önemli bir husustur. Alelade söylenmiş sıradan bir cümle değildir. Bunu dünya kamuoyuna ilan etmenin ifadesini paylaşmadan önce o konuşmadan belirli bölümünü hatırlatmakta fayda görüyorum.
“…Sonuçları itibarıyla benim milletim yüce bir millet, çok aziz bir millet, çok kararlı bir millet. Hani ‘o çılgın Türkler’ diyorlar ya, işte o millet… 15 Temmuz Türk milletinin ikinci bir Kurtuluş Savaşı’dır, bunu böyle bilelim.
Tarihte bize ne yaptılar? 1920’de bize Sevr’i gösterdiler, 1923’te Lozan’a bizi razı ettiler. Birileri de bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar, her şey ortada. İşte şu anda Ege’yi görüyorsunuz değil mi? Şöyle bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan’da verdik; zafer bumu? Oralar bizimdi, oralarda hala bizim camilerimiz var, mabetlerimiz var. Ama şu anda hala ‘Ege’de kıta sahanlığı ne olacak, havada ne olacak, denizde ne olacak’; bunları konuşuyoruz, hala bunun mücadelesini veriyoruz. Niye? İşte o anlaşmada masaya oturanlar sebebiyle. O masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını vermediler. Veremedikleri için şimdi onun sıkıntısını yaşıyoruz. Şayet aynen bu darbe de başarılı olsaydı herhalde Sevr’i dahi aratacak bir dayatmayla karşımıza çıkacaklardı. Hamdolsun milletimiz o gece her kritik dönemde şaşmaz bir şekilde işlediğine şahit olduğumuz engin ferasetiyle sahneye konmaya çalışılan senaryonun tüm safhalarını, perde arkasındaki tüm hazırlıkları anında deşifre etmiş, buna karşı tavrını da net bir şekilde göstermiştir…”
Bu cümleler tüm Dünya’ya şu mesajları vermektedir: Biz Misak-ı Milli sınırlarını savunuyoruz. Osmanlı Mebusan Meclisi Misak-ı Milli kararlarını alınca İngilizler İstanbul’u işgal edip milletin meclisini kapattı. Ankara da kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi Kurtuluş Savaşı boyunca milletin kararı olan Misak-ı Milli sınırlarını savunmuştur. Üç cephede kazandığımız ZAFER sonunda LOZAN’da yenilen bir ülke muamelesi gördük. Lozan’da Misak-ı Milli de istediklerimizin çoğunu kaybettik. Batum, Musul, Hatay, Ege Adaları, Batı Trakya ve Boğazlar bizim olacaktı. Bunlar sadece TOPRAKLAR… Tazminat meselesi, borçlar meselesi ve daha bir çok meselede kaybettirildik.
Sonuç olarak Lozan mevzusunda ki duruşumuz YENİKAPI RUHU’nun yaşatılmasıdır. Misak-ı Milli Sınırları için; “mevzu bahis VATAN’sa gerisi teferruattır” M K Atatürk’ün ilkesinde yürümektir.
TEBRİK EDERİM
Pazar günü eriştiğimiz;
"Yine geldi mah-ı matem Muharrem...
Düştü Hüseyin atından sahrâ-i Kerbelâ’ya...
Cibrîl...
Kurban...
Haber ver, Sultan Enbiya'ya.
Hicret yeni bir başlangıçtır. Medine İslâm toplumunu
çağımıza taşımak için, önce
ZİHİNSEL HİCRETİMİZİ
GERÇEKLEŞTİRMELİYİZ.
“Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de. Kim Allah'a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükafatı Allah'a düşer. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir” Nisa Suresi / 100
Alemlere rahmet Hz. Peygamber (SAV)'in hicretinin 1438.yılı.
Hicri yeni yıl ve Muharrem ayı Milletimize ve İslâm Alemine hayırlar getirsin.