Babil'deki Sâmi idaresini, ilki M.Ö. 4000'de, ikincisi de M.Ö. 2400'lerde başlamak üzere iki devreye ayırmaktayız. W.R. Rogers'ın kaleminden bu iki devrin kısa bir tarihini aşağıda naklediyoruz:
"M.Ö. 4000 yılının başlarında, hâlihazırda yüksek bir medeniyet seviyesine erişmiş olan Sümerliler, ülkelerinin büyük bir barbar sürüsü ile onlara öyle görünmüş olmalı- işgal edilmiş buldular. Bunlar, bir zamanlar İspanya'yı baştan aşağı ele geçirmiş olan Araplarla ve Ürdün üzerinden Kenan'a akan İbranilerle yakın kan bağı olan Sâmilerdi.
Bu işgalcilerin nereden geldikleri müphemdir. Bazılarına göre bu insanlar Kürdistan dağlan yoluyla kuzey doğudan gelip, Babil'de ilk millî gelişimlerini tamamlamışlar, ardından Arap, Kenanlı ve Arami isimleri altında elde edecekleri büyük başarılara doğru Batı Asya'ya yayılmışlardır.
Bir zamanlar ortaya atılan ve biraz zorlama ile destek bulan bu görüş, bugün neredeyse tamamen terkedilmiş olup, müdafileri arasında çok az büyük isim zikredilebilir. İkinci bir görüşe göre ise Sâmilerin ilk yurdu, kuzey batı veya kuzey doğu Afrika'dır.
Bu görüşü destekleyecek dilbilime ait güçlü delillerin, Sâmi diller ile Mısır, Kıptî, Berberi ve Kuşî (Bişare, Galla, Somali vs.) dilleri arasında mevcut ve çoğu kişi tarafından kabul edilen benzerliklerde bulunabileceğini inkâr etmek beyhûde bir çabadır.
Fakat, bu görüşü destekleyen bütün deliller sıralandığında bile, Sâmilerin asıl yurdunun Arabistan olduğu, daha geniş ve bereketli topraklar bulmak maksadıyla buradan büyük göç dalgaları halinde Babil, Mezopotomya ve hatta Batı Kenan'a gittiklerini iddia eden üçüncü bir görüş lehine çok daha güçlü argümanlar ileriye sürülebilmektedir.
Bu son görüşün yeni ortaya çıkan delillerle de doğrulandığı gözükmektedir ki bu, kanaatimizce mevzuyla alakalı meselelerin hallinde en makul çözümdür. Fakat konunun uzmanı bilim adamlarının tamamı tarafından kabul edildiğini söylemek yanlış olur."
Aynı tarihçi, Sümer döneminin bitişine doğru, M.Ö. 2400'lerde başka bir Sâmi ırkının yükselmeye başladığını yazmaktadır:49
"Sümer medeniyeti ihtiyarlamış, ölümün tohumlarını yeşertmeye başlamıştı. Bunun aksine, Sâmi medeniyeti hayat ve heyecanla doluydu. Sâmiler, Arabistan çöllerinin hür havası ile ve damarlan hayat dolu bir vaziyette gelmişlerdi."
Babil'in 2. dönem Arap krallarından en meşhuru Hammurabi'dir. 51 Selefleri, Elamîlerin artan gücü yüzünden şöhret kazanamamışlar, dolayısıyla isimlerinin yanında kraliyet ünvanlarını kullanamamışlardı. Hammurabi, Elamîleri Babil'den çıkarıp, kendini hükümdar ilan etti.
Bu sarayda günümüze kadar sadece Hammurabiye ait yazmalar kalabilmiştir. Bunlardan birisinden anladığımız kadarıyla Hammurabi, dünyanın ilk kanun-koyucusudur. Kanunlarından bir kısmı Babil'de bir minarede bulunmuş olup, Eski Ahit'teki kanunları hatırlatmaktadır.
2. Mısır'daki Âdlar
Âd kavminin, Mısır'da da hüküm sürdüğü iddiasına destek mahiyetindeki farklı deliller aşağıda takdim edilmiştir.
Arap Kaynaklı Deliller: İbni Kuteybe şöyle yazmaktadır:
"Arapların içinden gelen (muhtelif kabilelerden mürekkep) Âmâlıklar farklı ülkelere yayılmışlar ve aralarından Mısır ve Babil hükümdarları çıkarmışlardır."
Yakubî ise şu satırları kaleme almıştır:
"Mısırlılar, hükümdarlarını kadınlar arasından seçmeye başlayınca, Suriye Âmâlık sultam, Mısır'ı fethe heveslendi. Akabinde Sultan Velid bin Duma Mısır'ı yakıp yıktı, Mısırlılar da onu hükümdarları olarak tanımak zorunda kaldılar. Mısır'da epey bir süre hüküm sürdükten sonra ölen Sultanın yerine yine bir âmâlık hükümdar, Reyyân bin Velid geçti. Bu şahıs, Hz. Yusufun çağdaşıydı."
Yâkut, Mü'cem'ül-Buldân isimli eserinde şunları ifade etmektedir:
"Mısır Firavunlarının, Âmâlık kavminden olduğu söylenir; Hz. İbrahim'in, Hz. Yusufun ve Hz. Musa'mn firavunları da Amfilıktır."
İbn-i Haldûn ise şöyle söylemektedir:
"Bazı Kıptî kralları, zamanlarında yaşamış âmâlık hükümdarından yardım istemişlerdir. O da gelip Mısır'ı ele geçiliştir."
Mısır Kaynakları: M.Ö. 200'lerde, Mısırlılar arasında Hyksos veya Hycsos (çoban kral) olarak bilinen yabancı bir kavim Mısır'ı işgal etmiştir. Buradaki soru şudur: Bu çoban krallar kimlerdi?
Meşhur tarihçi İskenderiyeli Manetho, M.Ö. 260'da Mısır tarihi üzerine Yunanca bir eser kaleme aldı. Bu kitap bugün elimizde değildir ama kitaptan kimi kısımlar, Yahudi tarihçi Yosefus gibi bazı yazarlar tarafından iktibas edilmek sûretiyle korunmuştur. Manet- ho'nun Hyksoslar konusundaki görüşü, Yosefus'tan nakledildiği şekliyle, şöyledir: