Kuzey Arabistan'daki Mina kolonisi (el-Ulâ bölgesinde), yalnızca bir ticarî merkez olmakla kalmayıp, savaşa hükümdarın yanında doğrudan katılan siyasî bir şehirdi. Mina krallığının büyüklüğünü tasviren Samu- el Laing şunları yazmaktadır:
"Halihazırda otuziki Mina hükümdarının ismini bilmekteyiz ve nisbeten az sayıda kitâbe keşfedilmiş durumda olup, şüphesiz çok daha fazlası bulunacaktır. Ancak bu mevcut kitâbelerden bazılarına göre, Mina hükümdarlarının hâkimiyet sahası, sadece güneydeki asıl bölgeler ile sınırlı olmayıp, tüm Arabistan'a yayılmış, Mısır ve Suriye sınırlarına dayanmıştı. Bu krallardan üçünün ismi, Sina-Şam yolu üzerindeki Teyma'da (Eski
Ahit'in Tema'sı) bulunmuştur; ayrıca güney Arabistan'da keşfedilmiş bir adak tabletinin üzerine, müellifleri şunlan yazmışlardır: «Güneyin ve kuzeyin hükümdarları arasında yapılan savaştaki, Mezi ile Mısır arasında vukûbulan çatışmadaki kurtarıcılıkları dolayısıyla ve (askerlerin) şehirleri Karna'ya sağ sâlim dönmelerini sağladığı için Attar'a (İstar ve Astarte) minnettanz.» Bu kitâbenin müellifleri kendilerini, Mina hükümdan «Ebi- yede Yesi»nin tebâsı ve Çar, Aşur ve nehrin öte yakasının valileri olarak tanımlamaktadırlar. Mısır âbidelerinde, şu anda Süveyş Kanalı'nın bulunduğu yerin Arabistan tarafında kurulu bir uç kale olarak Çar'dan sıkça bahsedilirken, başka bir kitâbe Gazze'den söz eder ve Mina hâkimiyetinin Eden'e kadar uzanıp Filistin ve çevresindeki kabilelerle yakın temas durumuna geçtiğini söyler. Şüphesiz ki, ticaret yollannın koruma altına alınması, böylesi geniş topraklarda istihkâm karakollanmn ve müreffeh şehirlerin yayılmasının temel sebebiydi." 57
Eski Ahit, Araplar ve Filistinlilerle savaşan İsrail Kralı Uzziya'yı anlatırken şunlan nakleder:
"Ve Filistîlere karşı, ve Gur-baal'da oturan Araplara karşı ve Meunîlere [yani Minahlara] karşı Allah ona yardım etti." 58
Yukarıda işaret edilen savaş, Filistin'in yanıbaşındaki Maîn'in kuzey kısımlarında cereyan etmiş olsa gerektir. M.Ö. 8. asra ait bu delilden, aşağıdaki neticeler çıkanlabilir:
Arkeolojik araştırmalarla tespit edildiği gibi, Kuzey Arabistan'da Mâin'in bir kolonisi kurulmuştur.
M.Ö. 8. asır, Fransız arkeologların iddialarının aksine Minalıların yükseliş tarihi değil, Alman bilim adamlarının söylediği üzere, çöküşlerinin başlangıcıdır; bu yüzden onların müreffeh ve parlak dönemlerinin M.Ö. 8. asırdan çok önce olması gerektir.
Minalılar aslen devlet işleri ve savaş gibi siyasî hâdiselerle meşgul bir kavimken, çöküşleri esnasında tüccar bir millet hâline geldiler. M.Ö. 2. asır ile M.S. 2. asır arasında Yunanlı coğrafyacıların bu kavmi sadece tüccar olarak tanımlamalarının sebebi işte budur.
Mina Hükümdarları: Arap ve Yunanlı tarihçiler Mina hükümdarlarının ne sayılannı ne de isimlerini belirtmişlerdir. Bu hususta, kitabelerin yardımıyla 22 Mina hükümdannın adını bulan arkeoloji uzmanlanna çok şey borçluyuz. Bu hükümdarların isimleri şöyledir:
Yese'îl Sâdık, Veka-il Yâsi, İliyefa' Yaşir, Hifnum Riyâm.
İliyefa' Yasi', Ebiyeda' Yâsi', Veka-il-Riyâm, Hifnum Sâdık, İliyafa' Yâtuş.
İliyafa' Veka, Veka-il-Sâdık, Ebîkarib Yâsi', Em- miyeda' Nâbit.
İliyefa', Riyâm, Havfa'est.
Ebîyeda', Hâlîkarib Sâdık, Hifn Yâsi'.
Yesa'îl Riyâm, Yubba' Karib.
Ebiyeda', Hifnum.
Samuel Laing 60 otuz iki hükümdarın ismınm, kitâbelerden çıkarıldığını savunmakta ve daha çok kitâbe keşfedildiğinde çok daha fazlasının bulunmasının kuvvetle muhtemel olduğunu söylemektedir. Uzun Mina idaresini (yaklaşık 7 asır) göz önüne aldığımızda, Samuel Laing'in belirttiği kral sayısının, CI. Hurat'ın- kine nazaran gerçeğe daha yakın olduğunu görmekte-yiz.
Eğer (7 asırlık) Mina devri, söylendiği gibi Ad kavminin yokolduğu M.Ö. 1700'de başladıysa, o zaman M.Ö. 10. asırda bitmiş olması gerekir, ki bu tarih tam da Sebe devrinin başlangıç ve yükseliş dönemine denk ,:< '1 inektedir (bkz. Eski Ahit, Süleyman Peygamber ile
Sebe kıssası).