Minalılar ile Sebe kavminin çağdaş olduğunu düşünen ilim adamları, görüşlerini bir Mina kitâbesine dayandırmaktadırlar (Glaser No. 1155 ve Halevy No. 535). Bu kitâbede Minalıların, Asur ve 'İbr-i-Nehreyn ile yaptığı buhur ticaretinden ve "Mezi" ile Mısır arasında çıkan bir savaştan söz edilmektedir. "Mezi"den, M.Ö. 525'te Mısırlılarla savaşan Medler kastedilmektedir. Fakat, F.C. Hommel "Mezi" tabirinin Medyenlilere (veya Mantilere, çünkü Sina bedevileri bu isimle bilinmekteydi) karşılık geldiğini söylemektedir. Üstelik, yukandaki kitâbede (Kitab-ı Mukaddes'te geçtiği şekliyle) Assur, Asur'a denk gelirken, 'İbr-i-Nehreyn ise Cezayir'dir. Tarihi olarak Asurîler, M.Ö. 7. asırda güçlerini kaybettiklerinden, Mina idaresinin o devirden çok daha önce başlamış olduğu kabul edilmelidir. Neticede, Mina'nın devlet olarak mevcut bulunduğu tüm dönem, Sebe devletinden daha önce olmalıdır veya Sebelilerin ilk dönemi ile Minalıların son döneminin çakıştığını söyleyebiliriz. 51
Yunanlıların Görüşü: Yunanlılarla Araplar arasında sadece ticari münâsebetler mevcuttu. M.Ö. 4. asırdan itibaren Mısır, Yunanlıların eline geçti. İskenderiye o tarihte en önemli ticaret merkezi oldu. Araplar o zamanlar maden, tütsü ve esans ticaretinde önde gelmekteydiler. Eratosthenes (ö. M.Ö. 196) Yemen kabileleri hakanda şunları yazmaktadır:52
"Arabistan'ın en ucunda, deniz kenarında, en büyük şehirleri Karna olan, Menaenler meskûndur; onlardan sonra en büyük şehirleri Mariaba olan Sabaealiler gelir. Daha batıya doğru Arap Körfezi'nin Kızıldeniz ile buluştuğu noktada, kralları Thamna'da oturan Cattabani'ler ve nihayet, en doğuda Chatramite'ler ve şehirleri Sab- batha bulunmaktadır. Bu dört bölgenin her biri Mısır deltasından daha büyüktür; yaz yağmurlarına, ova ve göllerde sona eren ırmaklara sahiptirler. Bu yüzden ülke o kadar bereketlidir ki, yılda iki kere hasat alınır. Catta- bani ülkesi buhur, Chatramite'ler kokulu san reçine üretir; fakat başka yerlerde de meyve boldur ve davarlar çoktur. Chatramite'den Sabaea'ye yolculuk 40 gün alır; Minea'dan Elath'a tüccarlar 70 günde varırlar. Chatramite, Cattabani, Sabean ve Minea'nın şehirleri zengin olup, mâbet ve saraylarla süslüdür. (Apud Strabon, s. 768 vd.)"
Yukarıdaki M.Ö. 2. asra ait kaynaktan o tarihte Yemen'de, biri Maîn olmak üzere dört ayn devlet bulunduğu anlaşılmaktadır. Maîn ülkesi de Aşağı Mısır'dan daha küçük değildi. Toprağı çok bereketli, en büyük şehri Karna idi. Yine bu metinden, Yemen'in doğusunda Hadramut'un, batısında, Arap Denizi'ne doğru Katâb (Katabanya)'ın, ortasında ise Mâin ve Se- be'nin mevcut olduğu görülmektedir. Mâin ile Akabe Körfezi arasındaki mesafe (Yemen ile Mısır ve Suriye arasındaki yol) 70 gündü.
Aşağıdaki metin The Goldmines of Midian [Med- yen'in Altın Madenleri] isimli eserden iktibas edilmiştir (s. 179):
"Sonra oradan (kuzey istikametinde) Petra isimli şehre ve Filistin'e doğru düz bir çizgi uzar, Cürhüm veya Minalı, civarda meskûn tüm Araplar yukan memleketten buhur ve ıtırlı şeylerle dolu bohçaları getirirler."
Pliny'e göre, Maîn'in en önemli ürünleri hurma ve üzümdü, fakat servetinin asıl kaynağı hayvan ticaretiydi.53
Her nasılsa Pliny'nin zamanına kadar varlıklarını koruyan kimi Minalılar, aşağıda takdim ettiğimiz metinden de anlaşılacağı üzere, Sebelilerin aksine güç ve itibarlarını kaybetmişlerdi:
"Pliny, bize, buhurları ve iki deniz arasına yayılan topraklan yüzünden Sabaealılann Araplar arasında en meşhur halk olduğunu söyler. Hem deniz kıyısında hem de iç bölgelerde şehirleri mevcut olup, en büyükleri Mari- aba' dır. Sabaealıların bir kısmına Chatramite denir ki, en büyük şehirleri Sabbatha'dır ve surları içerisinde 60 mâbet mevcuttur; daha doğuya doğru Chattabani bulunmakta olup, en büyük şehri, içinde 65 mâbet barındıran Thamna'dır. Minalılar, Chatramitelerden daha içeri bölgelerde meskûndur."
Yukarıdaki metinden çıkardığımız netice, M.S. 1. asırda, o tarihte Kızıldeniz'den Basra Körfezi'ne kadar ülkenin hâkimiyetini elinde tutan Sebelilerin Minalıları karanlığa doğru itelediğidir. Gerçi Maîn şehri hâlâ Minalıların elinde olup, Hicrî 2. veya Miladî 8. asra kadar varlığını muhafaza etmiştir. Pliny, şunları söylemektedir: "Minalılara göre soyları, Girit kralı Mi- nos'tan gelmektedir." 54 Bu iddia, muhtemelen Yunanlıların hayal gücünün bir ürünüdür. Bununla birlikte, Minalı tüccarların Yunan sınırlarına dayandığını da göstermektedir.
Mina Krallığının Sınırları: Modern arkeolojik keşifler taraftndan da desteklenen Arap ve Yunan coğrafyacılarına göre, Maîn şehrinin mevkiî, Hadramut ve Sebe (San'a)'nın ortasına, Cevfin güney kısmına denk düşmektedir.
"Mina krallığı topraklan güney Arabistan'daki Cevf bölgesini içine almaktadır. Başlıca şehirleri, Kaman, Mâin ve Yesil'dir. Mina kitabelerinden, birbiriyle akraba yirmi hükümdarın varlığı bilinmektedir. Bu yüzden tarihleri bir kaç asın kapsamış olsa gerekir. Mina lisanında bazı kitâbeler, Kuzey Arabistan'daki el-'Ulâ'da bulunduğundan, muhtemelen kolonileri vardı." 56.