Yunan ve Romalılar, buralara hiç bir zaman ciddi bir saldırıda bulunmadılar. İskender'in ölümünden sonra Irak'ı işgal eden Selucus, M.Ö. 205'te Kariye üzerine bir sefer düzenledi.
Kadim Yemâme ve Bahreyn kabilelerinin yok olmasından sonra, İsmailoğulları ve Kahtânîler gelene kadar, her nasılsa tüm bu bölge çölleşti. 'Anza bin Esed kabilesinin bir kolu olan Rebî'aİsmâîl ve Kahtân'ın bazı torunları Bahreyn'i, Benî Ha-nife de Yemâmeyi ele geçirdi.
İslâm geldiğinde, Bahreyn İranlıların elindeydi ve İranlılar adına bir Arap sülalesi bölgeyi yönetmekteydi; Yemâme ise hâlâ Benî Hanife'nin denetimindeydi. Bahreyn kendi isteğiyle Hz. Peygamber'in zamanında İslâm'ı kabul etti. Fakat Yemâme, Müslüman olduktan sonra dinden döndü ve nihayet Halife Hz. Ebubekir (r.a.) devrinde, yapılan bir harbin ardından teslim alındı.
Minalılar
Maîn şehri, Yemen'de inşâ edilmiş olup, doğusunda Hadramut, güney batısında Sebe (San'â) şehri bulunmaktadır. Bu şehre özel bir önem veren günümüz arkeoloji uzmanları, buranın eski halkının izlerini araştırmışlar, bir çokkitâbe bulup, bunları Yunanlıların tasvirlerinin yardımıyla çözmüşlerdir. Yeni yapılan keşifler, Maîn şehrinin, önceleri İkinci Ad kavminin ikamet ettiği toprak üzerine kurulu olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Minalılardan ilk olarak M.Ö. 8. asırda bahsedilmiştir. (il. Tarihler 25: 1-7). Altı asır sonra Yunanlı müellif Eratosthenes (M.Ö. 276-196) yazısının bir yerinde Maîn'i zikretmektedir. Ona ilaveten Strabo (ö. 49), Pliny (ö. 80) ve Batlamyus (ö. 40) bu şehirden "Mantai" ve "Minaei" adlarıyla sözedip, başkenti "Charnaei" olmak üzere Hadramut'un yanında, Katâb (Katabanya) ile Ma'rib'in arasında bulunduğunu ileri sürmüşlerdir. Arap tarihçiler, şehirden haberdar olsalar da, tafsilatlı bir şekilde tanımamaktaydılar. Bu yüzden, Yunanlıların tasviri, Arapların bu konudaki bilgilerine ciddi katkı sağlamıştır.
Aşağıda, modern arkeolojik keşiflerden elde edilen bilgilerin yanı sıra, Arap ve Yunanlılann, Maîn ile ilgili görüşlerini okuyacağız.
Arapların Görüşü: Hemdânî, Iklil ve SıfâtuCezireti'l-Arab isimli eserlerinde şunları ifade etmektedir:
"Yemen'in bölgeleri, yani Maîn ve Brâkeş (Yesil), kumul Rehab çölünün alt tarafında bulunmaktadır. Maîn, Nişan ve Devb-Şeraka şehirleri arasındadır."
Yâkût ise şöyle demektedir:
"Maîn, Yemen'de bir hisarın adıdır. Ezherî'ye göre Maîn, Yemen'de bir şehrin ismidir, mevkiinin de Brâkeş'te olduğu söylenir; Esmaî'ye göreyse Brâkeş (Yesil) ve Maîn Yemen'de iki hisardır. Bazı Yemen hükümdarları, 80 yılda tamamlanabilen Salhîn (Silee) kalesinin inşâını emretmişlerdi; işte Brâkeş ve Maîn hisarları, bu kalenin inşaatından artan malzeme ile yapılmışlardı. Fakat heyhât! Şimdilerde Salhîn'den hiç bir eser yokken, bu iki hisar öylece durmaktadır."
Yukarıdaki ifadelerden, Maîn ve Brâkeş'in Yemen hükümdarlanncainşâ ettirilip, Hicrî ikinci asra kadar varlıklarını korudukları açığa çıkmaktadır. Brâkeş, Hicrî sekizinci asra kadar gelişmesini sürdürmüş, İslâm kaynaklannda kısmî öneme hâiz bir şehir olarak sıkça zikredilen bir yerdir. 45 Bu iki şehirden Arap şairler de söz etmişlerdir. (Bu mısrâlar için Hemdânî'ninIklil'i ile YâkûtunMu'cem'ine bakılabilir.)
Yukarıdaki deliller, Maîn'in Yemen çölünde kurulu bir şehrin ismi olup, en azından Hicrî 2. asra kadar varlığını koruduğunu, belli bir dönem başkentlik ettiğini ve yakınında Brâkeş (Yesil) isimli başka bir şehrin bulunduğunu kesin bir şekilde ispatlamaktadır. Garip olan, bu şehirlerin Sebeli ve Himyerîler tarafından kurulduğunun söylenmesidir. Sonraki dönem yazarları, Minalıların hemen arkasından gelen halefleri olmaları hasebiyle Sebelileri, bahsi geçen şehirlerin bânîleri olarak görmüşlerdir.