Ahkâf, Arabistan'ın güneyinde Rub'ül-Hâli olarak da bilinen, yüzlerce kilometre uzunluğundaki büyük bir çöldür. Bu çölü geçmek neredeyse imkânsızdır. Palgrave, Travels into Arabia (Arabistan'a Seyahatler) isimli eserinde, bu çölün başlıca özelliklerini anlatmaktadır.
DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR:
(a) Eski Ahit'te, Hz. Hûd (Heber/Âbir), bütün İbranilerin atası olarak anlatılmaktadır. Elimizde bu iddiayı destekleyen herhangi bir delil mevcut olmamasına rağmen Hristiyan yazarlar bu görüşü benimsemektedir. Aden civarında bulunmuş olan İkinci Ad dönemine âit bir kitâbede Hûd ismi geçmektedir. Hz. Hûd'un kabrinin, Hadramut'ta bir dağın eteklerinde bulunduğu sanılmaktadır. Bu yer, çok uzun bir zamandan beri insanların ziyaretgâhı hâline gelmiştir.
Bir çok kişi, Ad kavmi mensuplarının normalden çok uzun boylu olduğunu düşünmektedir. Bunun sebebi muhtemelen, Kur'ân'da geçen Zât'ül-Imâd (Sütun insanlar) ifadesinin yanlış anlaşılmasıdır. Ayette onların çok usta inşaatçılar olduğuna vurgu yapılmaktadır.
Kur'ân'ın başka bir yerinde şöyle buyurulmaktadır: "Sizi nasıl Nuh toplumunun yerine getirdi ve sizi maddî varlık olarak nasıl kat kat üstün güçlerle donattı, bunu hatırlayın." (Istah kelimesi, güç ve kuvvet anlamlarına gelmektedir.)
Aynı ifade, Kur'ân'da Tâlut'a ithafen de kullanılmıştır: "Allah ... ilimde ve bedende ona üstünlük verdi." 105 Buradan, hiç kimse Tâlutun bedenen çok büyük olduğu neticesini çıkaramaz. Bu âyetin açık anlamı, Tâlutun çok güçlü ve cesur bir adam olduğudur.
İlahî cezanın ardından Ad kavminden kimsenin sağ kalmadığı farzedilmektedir. Bu hatalı görüş, Kur'ân'daki şu âyetlerin yanlış anlaşılmasından kaynaklanmaktadır:
"Onlar öylesine çarçabuk silinip gittiler ki, geride (bomboş) evlerinden başka bir şey kalmaz oldu."106
"Öyle ki, insanların (kökünden çıkarılmış) hurma kütükleri gibi yere yıkıldıklarını gözünde canlandırabilirsin. Şimdi onlardan geriye kalan bir iz görüyor musun?"
Fakat, yukarıdaki âyetlerin o bölgenin Hz. Peygamber'e vahiy indiği devirdeki hâline işaret ettiğini sıradan bir insan bile anlayabilir. Ad kavminden geri kalanların varlığı ile alâkalı olarak da Kur'ân'da şöyle buyurulmaktadır:
"Bunun üzerine kendisini de, onunla beraber olanları da katımızdan bir rahmet ile kurtardık. Âyetlerimizi yalan sayıp iman etmemiş olanların ise kökünü kestik."
"Ne zaman ki (azap) emrimiz geldi. Hûd'u da, beraberlerindeki mü'minleri de, bizden bir rahmet olarak selâmete erdirdik, onları ağır azaptan kurtardık."
"Ve şüphesiz ki, önceki Âd kavmini O helâk etti." Yukarıdaki âyetlerden anladığımız kadarıyla, yok edilen Âd, "Birinci Âd" kavmidir. Hayatta kalanlara ise "İkinci Âd" ismi verilmiştir. İbni Hişam el-Kelbî, Birinci ve İkinci Âd'lar üzerine bir kitap telif etmişse de, bu kitap günümüzde mevcut değildir.111
İKİNCİ AD DEVRİ
Daha önce de belirttiğimiz gibi, Hûd Peygamber ile yanındaki mü'minler, ilahî cezâdan korun- muşlari. Rivâyetlere göre, Hûd Peygamber ve yanındakiler, büyük belâ gelmeden önce Hicaz'a göç etmişlerdi. Bir zaman sonra, bu insanların to-runlarından adı Lokmân olan iyi bir hükümdar ortaya çıktı.
Alışılmadık uzunlukta ömre sahip olduğu söylenen bir çok eski hükümdar gibi onun da bir kaç asır yaşadığı rivâyet edilir. Fakat kanaatimizce, bu uzun ömürden kastedilen herhangi bir hükümdarın şahsî ömrü değil, aynı ailenin toplam hükümdarlık süresidir. Bu yüzden, Lokmânın bize bildirilen uzun ömründen, onun hânedanının hükümdarlık ettiği dönemi anlamalıyız.
Lokmân: Arapların tarihinde, kendisine bir çok hikmetli kıssa ve söz atfedilen Lokmân Hekim isimli bir aziz kişiden bahsedilir. Lokmân'dan ve onun bazı düşüncelerinden Kur'ân-ı Kerîm'de de bahsedilir. Elimizde tatminkâr deliller bulunduğundan, Arap tarihindeki Lokmân ile Kur'ân'da bahsi geçen Lokmân'ın aynı kişi olduğu düşüncesindeyiz.
Hz. Peygamberin hayatı üzerine kaleme aldığı kitabı, konusunda ilk eser olan ve eski Arabistan'ın bugünkü tarihçi tarifine uygun ilk tarihçisi kabul edilen meşhûr tarihçi İbni İshak (ö: 151 H.), Kitâbu't-Ticân isimli eserinde şöyle yazmaktadır:
"(Meşhur tarihçi ve râvi) Vehb der ki, Ad'ın oğlu Şeddâd öldüğünde, hükümet, Ad'ın diğer oğluna, kardeşi Lokmân'a geçti. Allah, o zamana kadar hiç kimseye vermediğini ona verdi ve yüz insanın aklını bahşetti. Büyüklükte muasırlarının en yücesiydi. ...
Vehb'in oğlu şöyle dedi: İbni Abbas, bana, Himyer oğlu Vâ'il oğlu Saik oğlu Multât oğlu Ad oğlu Lokmân'ın (şecere doğru değil), kitap gönderilmemiş bir peygamber (nebi) olduğunu söyledi."