Bu son görüş, yeni ortaya çıkan delillerle bilim çevrelerinde bugüne kadarki en fazla desteği görmekte olup, bana göre de konuyla ilgili problemlerin en iyi çözüm yolunu sunmaktadır.
Samuel Laing şöyle yazmaktadır:
Bizim görüşümüz yeterince açıktır; Arîlerin gerçek vatanları neresi olursa olsun, Sâmilerin gerçek vatanlarının Arabistan olması gerekir. Başka her yerde göçebe veya işgalci bir halk olarak görünürken, Arabistan'da oranın yerlisi gibi durmaktadırlar.
Bu yüzden Keldani ve Asur'da en eski tarih ve rivayetlere göre kısmen Basra Körfezi, kısmen de Arabistan ve Suriye çölleri yoluyla güneyden gelen insanlar olarak tasvir edilmektedir. Sadece Arabistan'da ta en başından beri sadece Sâmilerin, ama sadece Sâmilerin varolduğunu görmekteyiz.
Konu üzerinde muteber araştırmacılardan Nöldeke, Biritannica Ansiklopedisi 'ndeki "Sâmi Dilleri" makalesinde şöyle yazmaktadır:
Bazı ilim adamları, Sâmi ırkının doğum yerinin Arabistan olduğunu düşünmektedir. Bu nazariyeyi destekler gibi gözüken çok şey vardır. Tarih, çok erken devirlerden itibaren Arabistan çöllerinden gelen kabilelerin çevre ülkelerdeki bereketli, verimli arazilere yerleşip, tam bir tarım hayatı tarzını benimsediklerini ispatlamaktadır.
Dildeki değişik izlerden çıkardığımız sonuca göre, İbranî ve Aramîler aslen göçebe olup, kuzey uzantısıyla (Suriye çölü) birlikte Arabistan bu göçebe halkın gerçek yurdudur. Arapların da en saf biçimiyle Sâmi özellikleri gösterdiği farz edilmekte olup, dilleri de, asıl Sâmiceye diğer kardeş dillerden çok daha yakındır. . .. Arabistan'ı tüm Sâmilerin ilk yurdu olarak gören nazariyenin kesinlikle doğru olduğunu gönül rahatlığıyla kabul etmekteyiz.
Yine bir başka tarihçi-yazar Biritannica Ansiklopedisinde "Arabistan" konulu makalesinde şunları ifade etmektedir:
Arabistan, bir Sâmi ülkesi olup, bazı ilim adamları tarafından Sami halkların ilk vatanı olduğu düşünülmektedir. Bu iddianın kesinkes ispatlandığı söylenemese de, Sâmiler üzerine çalışan ilim adamlarının dilbilimi ve arkeoloji üzerine yaptıkları araştırmalar bunun ihtimal dahilinde olduğunu göstermiştir.
Sâmilerin Arabistan'dan dağılışını tahayyül etmek kolaydır. Babil'e göç çok kolaydı, çünkü burayı Kuzeydoğu Arabistan'dan ayıran hiç bir tabiî sınır mevcut değildi. Tarih boyunca ben¬zer göçler olmuştur. Âramîler de, erken bir dönemde aynı şekilde hiçbir engelle karşılaşmadan göç etmişlerdir.
Şu ana kadar, lisan, âdet ve alışkanlıklar, fizikî benzerlikler ve tabiî deliller açısından Sâmilerin asıl yurdunun neresi olduğu meselesini mütalâ ettik. Şimdi de konuya tarihî açıdan bir göz atalım. Bu mevzûdaki en eski tarihî kaynak Eski Ahit olup, orada şöyle bir cümleyle karşılaşmaktayız:
"Ve bütün dünyanın dili bir, sözü birdi. Ve vâki oldu ki, şarkta göçtükleri zaman, Şinar [Babil] diyarında bir ova buldular; ve orada oturdular. ... Ve Rab onları bütün yeryüzü üzerine oradan dağıttı; ve şehri bina etmeyi bıraktılar. Bundan dolayı onun adına Babil denildi; çünkü Rab bütün dünyanın dilini orada karıştırdı; ve Rab onları bütün yeryüzü üzerine oradan dağıttı."