Tarihçiler, insan ırkını üç ana sınıfa ayırmaktadırlar:
(1) Arîler veya Hint-Avrupalılar, yani Hintliler, Persler, İngilizler, Fransızlar, vd.;
(2) Turanlılar veya Moğollar, yani Çinliler, Japonlar, Moğollar, vd.;
(3) Sâmiler, yani, Araplar, Aramîler, Yahudiler, Asurîler, Keldanîler, Fenikeliler, vd.
Bazı bilginler de insanoğlunu renklerine göre tasnif etmişlerdir: (1) Sâmileri ve Avrupalıları içeren beyaz ırk; (2) Afrikalı yerlileri ihtivâ eden siyah veya kırmızı ırk; (3) Çinlileri, Japonları ve Turanlı kavimleri içine alan san ırk.
İnsan ırklarına yönelik diğer bir tasnif şekli ise Nuh Tufanı'nı esas alır ki, Eski Ahit'te verilmektedir.1 Hz. Nuh'un Yafes, Sâm ve Ham isimli üç oğlu vardı ve bu üç kardeşin torunları, aşağıda verileceği şekilde, insanoğlunu teşkil eden üç ana bölümü oluşturmuşlardır:
Yafes'in oğulları: Bunların sayısı yedi idi: Gomer, Magog, Maday, Cavan, Tubal, Meşec ve Tiras.
Ham'ın oğulları: Bunların sayısı ise dörttü: Küş (Habeşîlerin atası), Mizraim (Mısırlıların atası), Kenan (Fenikelilerin atası) ve Kut.
(a) Küş'ün beş oğlu vardı, sırasıyla Seba, Havilah, Subtah, Raamah ve Sabtecah.
(b) Mizraim'in ise yedi oğlu vardı: Ludim, Ananim, Lehabim, Naftuhim, Pasrusim, (Filistinlilerin atası olan) Kasluhim ve Kaftorim.
(c) Ken'an'ın ise onbir oğlu olmuştu: Sidon, Hes, Cebusite, Amorite, Girgasite, Hivite, Arkite, Sinite, Ar- vadite, Zemarite ve Hemasite.
Sâm'ın oğulları: Bunların sayısı beşti: Elam, As- şur, Erfahşed, Lud ve Aram. Aram'ın oğulları ise şöyleydi: Uz, Hul, Geser ve Meş. Erfahşed'in Şâhlı isimli tek bir oğlu, Şâlıh'ın oğlu Âbir'in ise Kahtanî Arapları- nın atası olan Yaktan (Kahtan) ve Hz. İbrahim'in atası olan Peleg isimli iki oğlu vardı.
Kitab-ı Mukaddes'teki ırk tasnifinin modern araştırmalara ne kadar uyduğunu söylemek kolay değildir. Bir kısım Avrupalı araştırmacı, bu tasnifin ciddî bir tenkide lâyık olmadığını ifade etmektedir. Avrupalıların akılcı kesimi ise, Kitab-ı Mukaddes'teki ırk tasnifinin şecereye veya fizyolojiye değil, coğrafi ve siyasî kıstaslara dayandığına inanmaktadır.
Bilim ile rivayetleri uzlaştırdıklarını iddia eden bazı Avrupalı bilginler ise, Kitab-ı Mukaddes'teki kıssalar ile modern araştırmaların neticelerinin aslında sadece isimlendirmede farklılık gösterdiğini söylemekte ve aradan geçen zamanın ve lisanlarda meydana gelen tabiî gelişmelerin etkisiyle görülen bazı zaruri değişiklikler hâricinde Eski Ahit'te geçen isimlerin ya kavimlere ya da memleketlere birebir denk geldiğini iddia etmektedirler.3 Eski Ahit'in şecere tablosunu dikkatli bir şekilde tetkik edersek, bu kitabın sadece Filistin ve Asur, Suriye, Ba- bil, Keldan, İran, Mısır, Şam, Afrika, Sina ve Arabistan gibi Filistin civarındaki ülke ve kavimlere işaret ettiğini görürüz.
Sâmiler: İnsan ırklarının oluşumuna dair görüş ne olursa olsun -ırkları, ister Eski Ahit'e göre soya dayalı (yani Yafes, Ham ve Sâm), ister filolojik temelde dillerine göre (Arîler, Turanlılar ve Sâmiler), isterse de renklerine göre bölelim (yani, beyaz, siyah, san)- Arabistan, Suriye ve Irak'ta mukim halklar, aynı insan ırkının unsurlarıdır.
Onlara Eski Ahit'in tasnifine göre Sâm oğullan, dilbilimcilere uyarak Sâmi ya da renk temelinde Beyaz ırka mensup diyebiliriz. Sâmi oğullan ile Sâmiler arasındaki tek fark, ilkinin Eski Ahit'e göre sadece Sâm'ın oğullarını içermesi, ikincisinin ise geçmişte veya günümüzde Sâmi lisanlarını konuşan tüm kavimleri kapsamasıdır.
Bu yüzden Basra Körfezi kıyılarında yaşayan Elam oğullan ile Ludya'da yaşamış olan Lud oğulları, Sâmi ırktan sayılmayacaklardır, çünkü onlar hiç bir zaman Sâmi lisanını kullanmadılar. Diğer taraftan Fenikeliler, Babilliler, Habeşiler ve Amoriler, hep Sâmice konuştuklarından Sâmi kategorisi altında tasnif edilmektedirler.
SÂMİLERİN ASIL YURTLARI
Arap tarihçiler, Sâmilerin gerçek vatanının Arabistan olduğu konusunda hemfikirdirler. Fakat Awupalı ilim adamları bu konuda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu konudaki görüşler şu şekildedir:
1) Sâmilerin asıl yurdu, Sâm'ın kardeşi olan Hamin torunlarının tarihî dönemlerde bile izlerinin görülebileceği Afrika'daydı. Bu nazariyenin ana tezi, Sâmi ve Hâmi lisanları arasındaki yakın akrabalığın varlığı ile Sâmi ve Hâmilerin fizikî yapılarının, bilhassa Güney Arabistan'dakilerin, benzerliğidir.
Ancak bu iddia oldukça tuhaftır. Birbirini andıran iki kardeşten biri Afrika'da yaşıyor diye diğerinin de Afrika'da yaşıyor olması mı gerekir? Hamilerin Sâmilerle epey bir süre beraber yaşadıktan sonra ayrılmış oldukları ve ortak menşeleri ve geçmişleri sebebiyle kardeşleri Sâmilerle bazı ortak noktalara sahip bulundukları niçin farz edilmez?
Güney Arabistanlılarla (Yemenliler) Habeşliler (Hamin torunları) arasındaki fizikî benzerlik oldukça tabiîdir, çünkü Habeşliler Yemenlilerin diğer milletlerle karışmış torunlarıdır. Habeşistan ayn ve müstakil bir ülke değil, Yemenin kolonisi idi.5 Bu durum, eski tarihçilerin niçin Habeşistan ve Yemeni iki ayrı ülke olarak değil de Etiyopya adlı tek bir memleket olarak tanıdıklarını izah etmektedir.