Topluluk, meclis, kurul. Ortak İslam kültürüyle iç içe olan doğu dillerinde çeşitli anlamlarda kullanılır. Muhtelif kelimelerle deyimler, tamlamalar ve terimler kurarak eski Osmanlı kültüründe sağlam bir yer edinmiş olan divân kelimesi bugün bazı anlamlarıyla kullanımdan düşmüştür.
Hukukta lüzumu hâlinde, devlet teşkilatındaki yargılama kurullarının üstünde hak ve yetkillerle kurulan özel mahkeme (msl. Adalet divânı). Bazan normal mahkemelerle (msl. divân-ı âlî) divân denildiği olur.
Mahkemedeki yargı ve adalet anlamından istifade ile divân-ı ilâhî (kıyamet gününde Allah huzurunda görülecek olan mahkeme) tamlaması da dinî bir terim olarak karşımıza çıkar. Mâliyede Pehlevî dilindeki ,"devân (hesap tutma fiili ve hesap defteri"ın aynı anlamıyla Arapçadaki ve oradan naklen Türkçedeki kullanım şeklidir. Kuyudat defteri olarak bilinir.
Tarihte devlet işlerini idare etmekle yükümlü kişilerin oluşturduğu topluluk, "Divan-ı hümâyûn" adıyla anılırdı. Günümüzdeki millet meclisine denk bir kuruluştur. Osmanlılar döneminde, görülen işin özelliğine göre çeşitli adlar alan (msl divânu'l-adl, divân-ı hâs vs.) divânın, önce hangi millet tarafından teşekkül ettirildiği hususu şüphelidir.
Topkapı sarayının Kubbealtı dairesinde toplanan divân, Osmanlılarda, siyasi, idarî, askerî ve kazaî teşkilatların esası olmak üzere ilk defa Fatih devrinde icraata başlamıştır. Önceleri yalnızca vezirler, kazaskerler, defterdarlar ve nişancıların bulunduğu divâna daha sonra İstanbul kadısı, yeniçeri ağası kaptanpaşa ve reisülküttâb efendiler de ilâve olunmuştur.
Divân başkanlığını sadrazam yapar ve divân üyeleri de silsile-i merâtibe tabi olurlardı. Divân üyelerinini divândaki yerleri belliydi. Divânın toplanması teşrifatla icra edilirdi. Divanın çalışması ise haftada dört gün sabah namazlarından sonra devam ederdir. Divân esnasında üyeller kendileriyle ilgili muamelelerdeki fikirlerini söler ve gerekli talimatları alırlardı.
Burada alınan kararlara "hüküm" denirdi ve hükümler padişahın tasdikinden sonra divân defterine kaydolunurdu. Divân-ı hümâyûn adı yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra kullanılmaz olmuş ve yerine meclis-i vükelâ adı yerleştirilmiştir. Nitelik ve nicelik bakımından birçok değişikliklere uğramış olan divâna bugün millet meclisi diyoruz.
EDEBİYAT TERİMİ OLARAK DİVAN
Edebiyatta bir şairin şiirlerini belli bir düzene göre toplayan mecmuaya da divan denir.
Eskiden herhangibir konu ile ilgili olarak yazılmış eserlere bu ad verilirdi (msl. Dîvânu Lugâti't-Türk). Kelimenin bu anlamı zamanla daralmış ve içinde seçme şiirler olan kitaplar divân adım almıştır. Bu kitaplar günümüz şiir antolojilerini andırırdı. Daha sonraları belli bir yazarın şiirlerinden oluşan kitaplara da divân denilmiştir (msl. Dîvânı Hikmet)
Divân kelimesi en özel ve en yaygın kullanımını İslâm edebiyatlarında, bir şâirin klasik edebiyat çerçevesine uygun olarak yazdığı şiirlerin belli bir düzen içinde derlendiği dergi-kitaplarda bulmuştur. Bu kitaplara nisbetle klasik edebiyatımıza daha yaygın bir kullanımla Divân edebiyatı denilmiştir. Dolayısıyla şâirlerin bu tür eserlerine de sözgelimi Divân-ı Hafız (Hafız'ın divânı), Divân-ı Fuzulî (Fuzulî Divânı)... gibi adlar verilmiştir.
Şiirlerin bir düzen içinde sıralanmasına divân tertibi denilirdi. Böyle divanlara da Mürettep dîvân (terdip edilmiş, düzenlenmiş divan) adı verilir. Bir divan, şâirin kendisi tarafından tertip edildiği gibi, özellikle şâirin ölümünden sonra başkası tarafından da düzenlenebilirdi.
Mürettep bir divânda manzumeler, bölümlere göre şöyle sıralanır:
1. Bölüm: Kasideler (Tevhîd , münacaât, na't ve pâdişâhlar ile devlet büyüklerine yazılan övgüler vs.).
2. Bölüm: Tarihler (Ebced hesabı esas alınarak söylenmiş doğum, ölüm vs. önemli zaman dilimlerini bildiren şiirler).
3. Bölüm: Musammatlar (Terkîb-i bend. murabba, tahmis, vs. şiirler).
4. Bölüm: Gazeller (Her beytin son harfi esas alınarak Arap alfabesine göre alfabetik dizilmiş gazeller).
5. Bölüm: Kıtalar (Kıta, matla, muamma, lugaz, müfret, azade vs. küçük şiirler).
Bazan bir şairin bu bölümlerin herbirinden ayrı ayrı eser vermediği görülür. O zaman kitabı, divânçe adıyla anılır.