Günümüzde başta Konya ve İstanbul olmak üzere pek çok ilde kurulmuş olan vakıf ve dernekler bünyesinde oluşturulmuş toplulukların varlığı dikkat çeker.
Bu topluluklardan bazıları çeşitli vakıflara teslim edilen ya da müzeleştirilen Mevlevîhanelerde belirlenen hafta ve günlerde ayin faaliyetleri sergilemekte ve yurtiçi ya da yurtdışından gelen çeşitli davetlere katılım göstermektedir.
Bu Mevlevîhanelerde ayin sergileyebilme onayı alabilmek için toplulukların her kuruma göre değişebilen çeşitli prosedürleri yerine getirmeleri gerekir. Ancak bu toplulukların Mevlevîhanelerle olan ilişkisi sadece ayinleri sergilemekle sınırlıdır.
Bu doğrultuda vakıf ve derneklerin günümüzde Mevlevîhanelerin misyonuyla hareket ettiği gözlemlenmiştir. Toplulukların sergilemiş olduğu ayinin formatı Konya'da Türk Tasavvuf Musikisi Topluluğu tarafından sergilenen ayinlerle aynı basamakları içerir.
Diğer bir taraftan ayin faaliyetlerini dernek ya da vakıf çatısı altında oluşturulmuş semahanede düzenli bir şekilde sürdüren topluluklar da günümüzde mevcuttur. Bu toplulukların bazılarının ayin faaliyetlerinin diğer ayinlere göre belirli oranlarda ya da tamamen halka kapalı olduğunu söylemek mümkündür.
Şefik Can Uluslararası Mevlânâ Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Hayat Nur Artıran (Kişisel Görüşme, 14.11.2015), Mevlevîliğe yönelik çalışma ve faaliyetlerini yürütmüş oldukları vakfın aslen bir Mevlevîhane gibi varlık gösterdiğini ifade etmiş ve ayin faaliyetleri için de şu açıklamalarda bulunmuştur:
"Her kapıyı çalan buraya giremez. Buraya sadece buraya bağlı olan dervişler gelir veya çok ciddi bir referansı olan gelir. Biz ayin-i cem, sema ortamından bahsediyoruz. O ortama herkesi almayız. Sadece dervişler vardır orada. Gerçekten kendini adamış dervişler."
Artıran'ın açıklamalarından vakıf bünyesindeki ayin faaliyetlerinde katılımı uygun görülen az sayıda izleyicinin yer alabildiği anlaşılır. İzleyicilerin misafir gibi üst düzey bir hizmet dahilinde ağırlandığı Artıran tarafından ifade edilmiştir.
Bu misafirlerin çoğunluğunun yurtdışından geldiğini "Yani İsviçre büyükelçisi, başka bir ülkenin büyük elçisi, Mescidü'l Aksa'nın imamı, İsviçre'nin enerji bakanı, yurtdışındaki tarikatlardaki çok büyük şeyhler. Hahamlar, papazlar, rahipler, rahibeler, herkes her dinden" ifadeleriyle açıklayan Artıran, yurtdışından gelen konuklar tarafından ilgi gördüklerini ve tanındıklarını açıklamıştır.
Ayin-i cem olarak nitelendirilen uygulama ise sadece vakfa ya da Artıran'ın deyimiyle Mevlevîhaneye bağlı dervişlerin semaya ve musikiye iştirakıyla mümkün olan özel bir ortamdır. Bu özel ortamda kadın ve erkek dervişler İslami kaidelere uygun bir şekilde karı-koca, akraba denginde yakınlıkları içerdiği müddetçe ya da bir mahsur görülmediği müddetçe beraber ayine katılabilir.
Vakfın başkanı olan ve mürşit vasfı taşıyan Artıran tarafından uygun görülmediği zamanlarda kadın dervişler ayine katılamaz. Bu uygulamaların dışında vakıf bünyesinde halka açık bir ayin sergilenmemektedir ve böyle bir ayin uygulaması kesinlikle uygun görülmemektedir.
Şefik Can Uluslararası Mevlânâ Eğitim ve Kültür Vakfı'nda yapılan ayin uygulamalarında Mevlevi ayini formunda bestelenen eserlerin ayine eşlik etmediği gözlemlenmiştir. Bunun yerine ilahi formunda bestelenen eserler seslendirilmekte ve bu eserlerde def ve bendir gibi çalgılarla zikri desteklemek adına ritim unsuru ön plana çıkarılmaktadır.
Ayin uygulamalarını yürüten topluluk üyelerinin müzisyen olmaması ve ayin müziğini kendi çabalarıyla öğrenmeye çalışmaları nedeniyle bu toplulukta üst düzey seviyede icra kapasitesi gerektiren Mevlevî ayinlerinin icra edilmemesi doğal bir sonuçtur.
Ayrıca "Dergâh usulü" olarak nitelendirilen ayin müzikleri repertuarında çoğunlukla ilahi formunda bestelenen eserler tercih edilmektedir. Böylece Konya'da Şeb- i Arus'da, Kültür Merkezi'nde ve İstanbul'da müzeleştirilen Mevlevîhanelerde sergilenen ayin uygulamalarında zikri destekleyen unsurun melodi olduğu diğer bir taraftan daha samimi ve kapalı bir ortamda sergilenen "Dergâh usulü" ayinlerde ise zikri destekleyen müzik unsurunun ritim olduğu söylenebilir.
Hidayet GÜLTEKİN