II. Abdülhamid Han’ın, ülke yönetimindeki başarıları günümüzde sıkça dile getiriliyor. Ancak o dönemde alınmış bazı kararlar tam olarak anlaşılamamakta ve çarpıtılmaktadır. Necip Fazıl’ın da dediği gibi “Abdülhamid’i anlamak her şeyi anlamak olacaktır.” sözünden hareketle o dönemi, gelin birlikte analiz etmeye çalışalım.
II. Abdülhamid’in saltanatı boyunca tek karış toprağı istilacılara kaptırmadığı doğru değildir. Bu kayıplar onun iktidara egemen olmadığı veya kendi isteğiyle girilmeyen krizlerin neticesinde olmuştur. Aynı zamanda II. Abdülhamid, kendisinin hoşuna gitmeyen bazı kararlara gönülsüz de olsa imza atmak zorunda kalmıştır. 1878’de iktidarı tam olarak eline alarak, 1908’e kadar tek elden memleketi idare etmiştir. Hiçbir zaman diplomasinin gücünü elinden bırakmamıştır. İşte nedenleri ile birlikte o dönemin toprak kayıpları:
OSMANLI – RUS SAVAŞI (93 HARBİ) (1877-1878)
Sultan II. Abdülhamid saltanatının yedinci ayında Osmanlı-Rus Savaşı patlak verdi. Osmanlı Devleti’ndeki azınlık isyanları, Rusya’nın Balkanlardaki genişleme siyaseti, Romanya ve Bulgaristan’ın bağımsızlık istekleri ve Panslavizm akımı savaşın sebeplerindendir. Avrupa Devletleri savaşı önlemek için Tersane Konferansı’nı toplamışlar ve Osmanlı’ya ağır şartlar sunmuşlardır.
Osmanlı Devleti bu şartları kabul etmeyince, Rusya Osmanlı Devleti’ne savaş açmıştır. II. Abdülhamid’in diplomasi yoluyla savaşı önleme çabaları parlamentonun ve devlet adamlarının tutumu yüzünden pek işe yaramamıştır. Mithat Paşa, Damat Mahmut Paşa ve Redif Paşa gibi devlet adamlarının ısrarlarıyla girilen savaşta Ruslar Balkan ve Kafkas cephelerinde ordularımızı yenilgiye uğratmıştır. Savaşın getirdiği sorunlar nedeniyle, 14 Şubat 1878’de Sultan II. Abdülhamid meclisi kapatmış ve yönetimi tekrardan eline almıştır.
Rus Orduları Doğu’da Erzurum’u alırken, Batı’da ise Yeşilköy’e yaklaştılar. İstanbul’un işgal edilmesi tehlikesi ortaya çıkınca Osmanlı barış istedi. 3 Mart 1878 tarihinde Ayastefanos Antlaşması imzalandı.
ANTLAŞMA ŞARTLARI ÇOK AĞIRDI
II. Abdülhamid antlaşma şartlarını ve ağır tazminatı kabul etmedi. İngiltere’yi Rusya’ya karşı kışkırttı. Rusya’nın Balkanlarda tek güç olması ve sıcak denizlere inebilme ihtimali İngiltere’nin Rusya’ya baskı yapmasını sağlamıştır. Diğer Avrupa devletleri ile savaşı göze alamayan Rusya antlaşmayı yeniden gözden geçirmiştir. Berlin Konferansı’nın ardından 13 Temmuz 1878 tarihinde Berlin Anlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti 35 yıl daha Balkanlarda kalmıştır. Ancak Osmanlı, İngiltere’ye bazı tavizler vermek zorunda kalmıştır.
KIBRIS İNGİLTERE’YE ÜS OLARAK VERİLDİ
Kıbrıs’ın üs olarak verilmesi hakkında çok tartışma var. Videolara yapılan yorumlarda bile bu durumun neden böyle olduğunu bilmeyen çok kişi var. Bu önemli durum “II. Abdülhamid Kıbrıs’ı İngilizlere verdi” diye geçiştirilebilecek bir durum değildir. Nedenleri iyi anlaşılmalıdır.
Ayastefanos antlaşması tam bir felaketti. Tazminatlar çok ağırdı ve kritik toprak kayıpları vardı. Bu durum düzeltilmeliydi. İngiltere ile yapılan diplomatik görüşmelerde, Osmanlı’ya yardım etmeyi kabul etmişlerdi. Ancak Kıbrıs’a göz dikmiş oldukları için burayı üs olarak istemişlerdir.
II. Abdülhamid, İngilizlere hayır dese, Ruslar Yeşilköy’de olduğu için, her an İstanbul’u işgal edebilirlerdi. Evet dese, İstanbul’u kurtarmış oluyordu fakat Kıbrıs çakalların eline düşüyordu. Kıbrıs’ın Osmanlı Devletine ait olacağını, vermekte olduğu vergiyi Osmanlı’ya ödemeye devam edeceği, sadece askeri amaçlarla üs olarak kullanılacağı ve Rusların işgal ettikleri yerlerden çekildiklerinde, İngiltere’nin de buradan çekileceği maddelerinde antlaşma sağlanmıştır.
Ayrıca İngiltere bu antlaşma kabul edilmezse Kıbrıs’ın işgal edileceğini belirtmiştir. İşte bu sıkıntılı durumda, devlet adamlarının da baskısıyla II. Abdülhamid antlaşmayı kabul etmek zorunda kalmıştır. İngilizler sözünü tutarak, Rusya’ya anlaşmayı değiştirmesi için baskı yapmışlardır. Ancak Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’na girdikten sonra İngilizler burayı ilhak etmişlerdir.