Kur'an-ı Kerim'de Adı Geçen Göçebe Toplumlar
İnsan ırklarına yönelik diğer bir tasnif şekli ise Nuh Tufanı'nı esas alır ki, Eski Ahit'te verilmektedir.1 Hz. Nuh'un Yafes, Sâm ve Ham isimli üç oğlu vardı ve bu üç kardeşin torunları, aşağıda verileceği şekilde, insanoğlunu teşkil eden üç ana bölümü oluşturmuşlardır:
Yafes'in oğulları: Bunların sayısı yedi idi: Gomer, Magog, Maday, Cavan, Tubal, Meşec ve Tiras.
Ham'ın oğulları: Bunların sayısı ise dörttü: Küş (Habeşîlerin atası), Mizraim (Mısırlıların atası), Kenan (Fenikelilerin atası) ve Kut.
Küş'ün beş oğlu vardı, sırasıyla Seba, Havilah, Subtah, Raamah ve Sabtecah.
Mizraim'in ise yedi oğlu vardı: Ludim, Ananim, Lehabim, Naftuhim, Pasrusim, (Filistinlilerin atası olan) Kasluhim ve Kaftorim.
Ken'an'ın ise onbir oğlu olmuştu: Sidon, Hes, Cebusite, Amorite, Girgasite, Hivite, Arkite, Sinite, Ar- vadite, Zemarite ve Hemasite.
Sâm'ın oğulları: Bunların sayısı beşti: Elam, As- şur, Erfahşed, Lud ve Aram. Aram'ın oğulları ise şöyleydi: Uz, Hul, Geser ve Meş. Erfahşed'in Şâhlı isimli tek bir oğlu, Şâlıh'ın oğlu Âbir'in ise Kahtanî Arapları- nın atası olan Yaktan (Kahtan) ve Hz. İbrahim'in atası olan Peleg isimli iki oğlu vardı.
Kitab-ı Mukaddes'teki ırk tasnifinin modern araştırmalara ne kadar uyduğunu söylemek kolay değildir. Bir kısım Avrupalı araştırmacı, bu tasnifin ciddî bir tenkide lâyık olmadığını ifade etmektedir. Avrupalıların akılcı kesimi ise, Kitab-ı Mukaddes'teki ırk tasnifinin şecereye veya fizyolojiye değil, coğrafi ve siyasî kıstaslara dayandığına inanmaktadır.
Bilim ile rivayetleri uzlaştırdıklarını iddia eden bazı Avrupalı bilginler ise, Kitab-ı Mukaddes'teki kıssalar ile modern araştır-maların neticelerinin aslında sadece isimlendirmede farklılık gösterdiğini söylemekte ve aradan geçen zamanın ve lisanlarda meydana gelen tabiî gelişmelerin etkisiyle görülen bazı zaruri değişiklikler hâricinde Eski Ahit'te geçen isimlerin ya kavimlere ya da memleketlere birebir denk geldiğini iddia etmektedirler.
Eski Ahit'in şecere tablosunu dikkatli bir şekilde tetkik edersek, bu kitabın sadece Filistin ve Asur, Suriye, Ba- bil, Keldan, İran, Mısır, Şam, Afrika, Sina ve Arabistan gibi Filistin civarındaki ülke ve kavimlere işaret ettiğini görürüz.
Sâmiler: İnsan ırklarının oluşumuna dair görüş ne olursa olsun -ırklan, ister Eski Ahit'e göre soya dayalı (yani Yafes, Ham ve Sâm), ister filolojik temelde dillerine göre (Arîler, Turanlılar ve Sâmiler), isterse de renklerine göre bölelim (yani, beyaz, siyah, san)- Arabistan, Suriye ve Irak'ta mukim halklar, aynı insan ırkının unsurlarıdır.
Onlara Eski Ahit'in tasnifine göre Sâm oğulları, dilbilimcilere uyarak Sâmi ya da renk temelinde Beyaz ırka mensup diyebiliriz. Sâmi oğullan ile Sâmiler arasındaki tek fark, ilkinin Eski Ahit'e göre sadece Sâm'ın oğullarını içermesi, ikincisinin ise geçmişte veya günümüzde Sâmi lisanlarını konuşan tüm kavimleri kapsamasıdır.
Bu yüzden Basra Körfezi kıyılarında yaşayan Elam oğulları ile Ludya'da yaşamış olan Lud oğulları, Sâmi ırktan sayılmayacaklardır, çünkü onlar hiç bir zaman Sâmi lisanını kullanmadılar. Diğer taraftan Fenikeliler, Babilliler, Habeşiler ve Amoriler, hep Sâmice konuştuklarından Sâmi kategorisi altında tasnif edilmektedirler.