Eski Ahit'te Arabistan (M.Ö. 2500-500)
Eski Ahit'te bahsi geçen diğer bir meşhur şehir de Edom ülkesi içinde bulunan Şilo'dur.19 "Şilo" kelimesi "taş" anlamına gelir ki, Arapçası el-Hacer, Yunancası petradır. Rum hâkimiyetine kadar muhteşem bir şehir olan Petra'nın kalıntıları, Arabistan'ın kuzeyinde, Suriye bölgesinde bulunmaktadır.
Akabe Körfezi yakınlarındaki "Elot" limanı, Edom Krallığına bağlıydı, ama sonradan Hz. Süleyman ve Hz. Davud'un askerleri tarafından fethedilip İsrail donanmasının merkezi hâline getirildi. Süleyman Peygamber'in gemileri güney Arabistan'da başka bir liman şehri olan Ofir'e gitmek için Elot'tan geçerdi. Bir ticaret merkezi olan Ofir limanından Eski Ahit'te sıkça bahsedilir. Aden de o zamanlar tanınmış bir ticaret merkeziydi.
Yemen şehirlerinden Sebe, Kitab-ı Mukaddes'te sık sık zikredilmektedir. Sebe Melikesi bizzat Süleyman Peygamberin huzurunda hazır bulunmuştur. Kitab-ı Mukaddes'te, Sebe'nin yanısıra "Raama",24 (şimdilerde Sinâ'da olan) Uzal, (Kuzey Arabistan'daki Hicaz'ın bir parçası olan ve İsmail oğullarının ikâmet ettiği) " ve yeri bilinmeyen "Gur-baal"26 gibi Yemen'in diğer ticaret şehirleri de zikredilmektedir. Bahsedilen bu son şehir, Filistin civarlarında olduğu için, muhtemelen Arabistan'ın kuzeyinde bir yerlerde bulunmalıdır.
İbraniler, sadece siyasî veya ticarî münâsebetlerde bulundukları Arap kabilelerini tanımaktaydılar. Medyenler, Ammoniler, Edomiler, Amalekiler ve Moabiler, onların komşusu ve akranı olan halklardı. Arabistan'ın aslî iki kabilesi olan Kahtânîler ve İsmailoğullarından, Kahtânîlere bağlı bulunan Sebe ve Roamah halklarından Eski Ahit'te bahsedilmektedir.
İsmail oğullarından, İbranilerin Arabistan ve Mısır'da ticaret yaptıkları27 ve zaman zaman Medyenlerle birleşerek kendilerine karşı savaşan bir halk olarak atıfta bulunulmaktadır.28 İsmailoğullarının diğer adı "Hacerîler" olup, Eski Ahit'te bu isimle de anılmışlardır.
İsmailoğullarından iki sülalenin, yani (Kaydar) "Kedar sürüleri" ve (Nâbit) "Nebayot koçları"nın ismi de Kitab-ı Mukaddes'te zikredilmektedir. Bahsedilen diğer bir Arabistan kabilesi, Arapların "Mâîn" olarak adlandırdıkları, "Mâûn"dur.
Klasik Kaynaklarda Arabistan (M.Ö. 500-200) coğrafî bilgilere sahip olduğuna inanılan ilk Yunanlı, M.Ö. 1000 ya da 800'lerde yaşamış olan Homer'dir. Aynı zamanda bir şair olan Homer, mısralarında bazı şehir ve ülkelerden bahsetmişti. Suriyelileri "Arimî" (Kitab-ı Mu- kaddes'teki Arâm ile bağlantılı) ve Araplan da "Erem- bi" ismi altında göstermiştir.
İlk Yunanlı tarihçi ve coğrafyacı Heredot (M.Ö. 484-425), Arabistan ve halkı hakkında bazı bilgilere sahipti. Fakat, Arabistan'a dâir bilgisi çok kıttı, öyle ki, bu ülkenin batı sınırının Nil Nehri olduğunu sanıyor ve burayı insanların güneyde yaşadıkları son topraklar şeklinde tasavvur ediyordu.
Doğuda, Arabistan ile İran'ı birbirinden ayıran Basra Körfezi'nden haberdar bile değildi. 33 Arabistan'ın batısında Arabistan körfezi diye adlandırdığı bir nehirden bahsediyor fakat, onun Kızıl Deniz olduğunu bilmiyordu.