Hidayet GÜLTEKİN

Hidayet GÜLTEKİN


99 SORUDA KUR'AN-I KERİM

20 Mart 2020 - 00:01

Hattat Necmi Atik'in eserlerinden bir tanesi olan ‘99 SORUDA KUR'AN-I KERİM' isimli eserini takdirlerinize sunuyorum. İstifade etmeniz temennisi ile... ( [email protected] )

Musa (as) delikanlılık çağında bir gün, ¡Srailoğlu ile kavga eden Mısırlıyı itiverince Mısırlı ölüverdi. Hz. Musa (as) bunun şeytanın işi olduğunu anladı ve Allah'tan af diledi.  Firavun'un adamları tarafından arandığı haberini alınca Mısır'dan çıkıp gitti. Medyen diyarına ulaştığında, hayvanlarını sulamakta olan Hz. Şuayb'ın iki kızına yardım etti.

Medyen'in peygamberi olan babaları Şuayb'in daveti üzerine onlara misafir oldu. Ücret karşılığı on yıl orada çalıştı ve Şuayb'ın (as) bir kızıyla evlendi. Ailesiyle Medyen'den ayrılıp Tur dağının yanına geldiğinde bir ateş gördü. Ateş getirmek üzere oraya gittiğinde Allah ona vahyetti.  Allah tarafından parlayan bir el ve âsa mucizesi verilerek Mısır'a geri dönmesi ve Firavun'u doğru yola davet etmesi emredildi. AllahuTeala'dan kardeşi Harun'u (as) kendisine yardımcı vermesini niyaz etti

AllahuTeala, Musa ve Harun'a (as) Firavun'a gitmelerini, onu yumuşak bir dille hakka davet etmelerini vahyetti. Firavun, ülkenin hakimi, güçlü ve zengindi. Sapıklıkta o kadar ileri gitmişti ki insanlara "Ben sizin Rabbinizim" diyordu.  Musa (as) ve Harun (as) birlikte Firavun'a gittiler ve onu İslam'a davet ettiler.
Musa (as), Firavun'a ve adamlarına; kendisinin bir peygamber olduğunu, hakkı konuştuğunu, İsrailoğulları'na eziyeti bırakmasını ve onları kendisiyle göndermesini istedi. Firavun ve adamları Musa'dan (as) mucize isteyince, o da parlayan el ve âsa mucizesini gösterdi. Fakat onlar "Bu adam çok bilgili bir sihirbaz" deyip, Musa'ya (as) karşı en güçlü sihirbazlarını çıkardılar.

Buluşma günü sihirbazlar sihir yapınca, ipleri ve sopaları hareket etmeye başladı. Musa (as) Allah'ın emriyle asasını yere bırakınca onların bütün sihirlerini ejderha olan asası yutuverdi. Bu olağanüstü gerçek gücü gören ve sihri en iyi bilen sihirbazlar, bunun bir sihir olmadığını anladılar ve hemen Musa'ya (as) iman ettiler.
Bu yenilgi Firavun'un çok ağrına gitti. Hz. Musa (as) ve ona inanan herkesi öldürmeye karar verdi.  Musa (as) ve Harun (as) Rablerine dua edince, AllahuTeala, Firavun kavmine kuraklık, su baskını, kurbağa, haşerat, kan felaketi gibi cezalar verdi. Firavun ve adamları "eğer bu azabı bizden kaldırırsan sana inanacağız ve İsrailoğulları'nı seninle göndereceğiz" diye söz verdiler, ama sözlerinde durmadılar. 
AllahuTeala, Musa'ya (as) "Kullarımı geceleyin yürüt" diye vahyetti.  Bir gece Firavun ve adamları duymadan, Mısır'ı terk ettiler. Sabah, Firavun ve adamları durumu fark edince onların peşine düştüler. Musa (as) ve ¡srailoğulları'na yaklaştıklarında denizde onlar için bir yol açıldı. Müslümanlar geçip kurtuldular. Firavun ve askerleri ise üzerlerine kapanan denizde boğuldular.

Musa (as) beraberindekilerle Filistin'e doğru giderken, ¡Srailoğulla- rı yolda puta tapan bir topluluk gördüler ve Hz. Musa'dan (as) böyle gözle görünür bir tanrı istediler. Musa (as) onları cahillerden olmaktan sakındırdı.
Hz. Musa (as), yerine Harun'u (as) bırakarak Allah'tan vahiy almak üzere mikat denilen yere gitti. Musa (as), AllahuTeala ile doğrudan konuşurdu. Mikatta Allah'ı görmek istedi. AllahuTeala dağa bakmasını söyledi. AllahuTeala dağa tecelli edince dağ paramparça oldu. Musa (as) bunu görünce bayılıverdi. Ayılınca tevbe etti.  AllahuTeala Musa'ya (as) levhalar halinde Tevrat'ı vahyetti.
Musa (as) mikatta iken, ¡srailoğulları Harun'u (as) dinlemeyerek Samiri'nin yaptığı buzağı heykeline tapmaya başlamışlardı. Musa (as) bu durumu görünce çok hiddetlendi. Kavmine Allah'ı ve nimetlerini hatırlattı. Bu buzağıyı da eritip denize attı.  Musa (as) kavmine bu hatalarına tevbe etmelerini söyledi. On iki kabileyi temsil eden yetmiş kişi seçerek tevbe için ayrıldılar. Yetmiş kişi "Allah'ı açıkça görmedikçe sana inanmayacağız" deyince onları bir yıldırım yakalayıverdi.

Kavmi, Musa'ya (as) devamlı zorluk çıkarıyor ona eziyet ediyorlardı. İnek boğazlama hadisesinde olduğu gibi işi hep yokuşa sürüyorlardı.

AllahuTeala onlara va'd edilen yere girebilmeleri için savaşmaları gerektiğini emredince, orada güçlü bir topluluk olduğunu, onlarla savaşmanın imkansız olduğunu, daha da ileri giderek "savaşmak ge-rekiyorsa ey Musa! Sen ve Rabbin, ikiniz gidin savaşın. Biz burada oturacağız" bile dediler. 

AllahuTeala bunun üzerine onlara 40 yıl çölde sürgün cezası verdi. Kırk yıl sonra yeni bir nesil yetişti. AllahuTeala onlara nimet verdi ve çölde on iki pınar fışkırttı.  Bulutları gölgelik için gönderdi. Gökten onlara Kudret helvası ve bıldırcın eti ihsan etti.  Buna karşılık bu nimetlerden bıktılar ve sarımsak, bakla, soğan, mercimek gibi şeylere tenezzül ettiler.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum