Hattat Necmi Atik'in eserlerinden bir tanesi olan ‘99 SORUDA KUR'AN-I KERİM' isimli eserini takdirlerinize sunuyorum. İstifade etmeniz temennisi ile... ( [email protected] )
Nuh (as) her türlü eziyete katlanarak onları İslam'a çağırıyor, onlar ise alay ediyordu. Nuh (as) şöyle dedi: "Bizimle alay edin bakalım, biz de, bizimle alay ettiğiniz gibi, sizinle alay edeceğiz." Fakat onlar "İster öğüt ver; ister öğüt verenlerden olma, bizce birdir dediler" ve bu işinden vazgeçmezse ona kendisini taşlayacaklarını söylediler.
Birbirlerine de Vedd, Suva, Yegûs, Yeûk ve Nesr adını verdikleri putlarını terk etmeyin dediler. Azgınlıkları arttıkça arttı ve Nuh'a (as) meydan okuyarak " Ey Nuh! Bizimle cidden tartıştın; hem çok tartıştın. Doğru sözlülerden isen tehdit ettiğin azabı başımıza getir dediler."
Bunun üzerine Allah Teala Nuh'a (as) birgemi yapmasını, mü'minleri gemiye almasını emretti. Bir tufan olacağını ve zalimlerin bu tufanla cezalandırılacağını Nuh'a (as) bildirdi.
Nuh (as) gemi yapmaya başlayınca, onu inkar edenler alay edip ona deli diyorlardı. Geminin yapımı tamam olunca AllahuTeala, ona bütün hayvanlardan birer çift ve müminleri gemiye almasını emretti. Nuh (as) emri yerine getirdi.
Çok kuvvetli yağmur yağmaya ve yeryüzünde kaynak suları fışkırmaya başladı. Nuh'un (as) kavminin yaşadığı bölge sular altında kaldı. Gemide olanların dışında herkes boğuldu.
Nuh (as) kendisine iman etmeyen oğlunu dalgalar arasında görünce gemiye çağırdı ama o "yüksek dağlara çıkarım" diyerek gelmedi ve boğuldu.
Bir müddet sonra sular çekildi. Yer kurudu, Nuh (as) ve gemidekiler yeryüzünde hayata yeniden başladılar. Bu yüzden Hz. Nuh'a (as) "ikinci Adem" denilir.
Nuh'un (as) 950 senelik peygamberliği boyunca O'na pek az inanan olmuştu.
Kur'an-ı Kerim'de İbrahim (as), İsmail (as) ve İshak (as)
HZ. İBRAHİM (AS)
Ulu'l-azm peygamberlerinin ikincisi, tevhid inancının bayraktarı, peygamberlerin babası, Allah'ın dostu, cömertlikte meşhur, çok zor imtihanları başarmış bir Peygamberdi.
İbrahim ; Süryanice de ve Arapça da aynı anlamda olup; "merhametli, yufka yürekli baba" manasınadır. Onun bütün çocuklara merhametli baba olduğu ve hanımı Sâre ile birlikte berzah âleminde (ruhlar alemi) kıyamete kadar ölen çocuklarla ilgileneceği rivayet edilir. Kendisinden sonra gelen bütün peygamberler onun soyundan gelmiş olduğundan bütün peygamberlerin de şefkatli babasıdır.
Kitabı Mukaddes'te de "yüce baba, cumhurun babası" anlamında geçmektedir.
İbrahim (as) Yahudiler, HristiyanlarveMüslümanlartarafından kabul edilip sevilen bir peygamberdir. Babası putperestti ve ismi Âzer'di.
Nemrud'un falcıları kendisine, bu sene doğacak bir çocuğun halkın dinini değiştireceğini, Nemrud'un saltanatına son vereceğini söyleyince Nemrud o sene doğan çocukların hemen öldürülmesini emretmişti. İbrahim'in (as) annesi kaçarak İbrahim'i (as) bir mağarada dünyaya getirmişti.
Babilliler yıldızlara tapar, onların adına putlar yapıp o putlara ibadet ederlerdi. Putları ve yıldızları, ruhların sembolü olarak kabul ederlerdi. Bu inanca "Sabiilik" denir. Putçuluk o kadar ilerledi ki devlet bu işlere bakan "puthane bakanı" bile atamıştı.
AllahuTeala Babil halkını bu yanlış inançtan kurtarıp, gerçeği anlatması için İbrahim'i (as) peygamber olarak gönderdi. Yıldızların, ayın, güneşin tanrı olup olmayacaklarını sorgulamış, sönüp giden, batanların ilah olamayacağını ifade ederek şöyle demişti; "Hiç şüphesiz ben, bir tevhid ehli olarak yüzümü yerleri ve gökleri yaratan Allah'a yönelttim. Ben müşriklerden değilim."
İbrahim'e (as) on suhuf ilahi kitap indirilmiştir. AllahuTeala ona "Halilullah" Allah'ın dostu ünvanını vermiştir.
Peygamber olunca önce babasını hakka davet etmiş, babası onu kovmakla tehdit etmişti. Halkı da ona hemen inanmadı. O da onlara somut bir şey göstermek istedi. Bir gün halk şenlik yerine gidince mâbeddeki bütün putları kırdı ve sadece büyük putu bıraktı. Kullandığı aleti onun boynuna astı. Halk geri gelip putların kırıldığını görünce, onu sorguya çektiler. O "belki de bu işi büyük put yapmıştır, ona sorun" diyerek putların mahiyetini anlatmak istedi. Halk putun konuşmadığını söyleyince, "o halde henüz konuşmasını bile bilmeyen birine nasıl tanrı diye inanıyorsunuz?" diye sordu. Bununla, halkının hiçbir zarar ve fayda veremeyen putları düşünmelerini ve gerçeği görmelerini istiyordu.