Allah Teâlâ’nın şu ayetleri, bu görüşleri ispat eder:
“Allah'a ve ümmi peygamber olan Rasul’e iman edin. O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz.” (A’râf, 7/158)
“Mü'minler o kimselerdir ki, Allah'a ve Resûlü'ne iman edenler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, O’ndan izin alıncaya kadar bırakıp gitmeyenlerdir.” (Nur, 24 /62)
Bu iki ayet-i kerime, Peygamber (s.a.s.)’e imanın İslâm’dan bir cüz olduğu aşikârdır. Bu yukarıdaki ayetler delâlet eder ki, Peygamber (s.a.s.)’e tabi olmanın vücubu imanla birlikte zikrolunmaktadır. Böylece bu iki ayet-i kerimede ikinci hususa da dellet eder.
Çünkü imanın semeresi, tabi olmaktır. Peygamber (s.a.s.)’e iman etmek farz olub da, O’nun kavillerine, fiillerine ve takrirlerine tabi olmak nasıl farz olmasın? Bu, asla makul olamaz. Bu iki hususta böylece sabit olunca netîce de sabit olur ki o da, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Sünneti’nin mutlaka hüccet olmasıdır.
2- Allah (c.c.) Kur’ân-ı Kerim'de, Hz. Peygamber (s.a.s) Kitabı ve hikmeti öğrettiğini beyan buyurur. O ayet-i kerimeler şunlardır:
“ Ya Rabb, içlerinden onlara, Senin ayetlerini okuyan, onlara Kitabı ve hikmeti öğreten, onları kötülükten arıtan bir Peygamber gönder. Aziz ve Hâkim olan ancak Sensin.” (Bakara, 2/129)
“Öyle ki size kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size Kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi size bildirecek bir elçi gönderdik.” (Bakara, 2 /151)
“Andolsun ki Allah, mü'minlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (ki O) onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. O’ndan önce ise onlar, apaçık bir sapıklık içindeydiler.” (Al-i İmran, 3/164)
Bu ayetlerde ifade edilen Kitab, Kur’ân-ı Kerim’dir. Hikmet ise, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Sünneti’dir. Ehl-i ilim bunu böyle tefsir etmiştir. Çünkü ayette Kur’ân zikrolunuyor, ardından da hikmet söyleniyor. Öyleyse hikmet, Kur’ân’dan başka ve fakat onun cinsinden bir şey olması gerekmekte. O takdirde, buradaki hikmet, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Sünnetidir, demekten başkası câiz olamaz. (Devamı Pazartesi)