MISIR DÖNEMİ
Mısır’da olduğu dönemlerde İmam Şâfiî, son derece gelişip olgunlaştı. Amelî bakımdan birçok şeyleri tecrübe etti. Bu yüzden yeni fikirler doğdu. Bundan başka Mısır'da, daha önce başka yerde görmediği şeyler gördü: Oranın örf ve âdetlerini, medeniyetini gördü.
Tâbinin eserlerini tanıdı. Edindiği tecrübeler neticesinde, yaşadığı ülkenin kazandırdığı görüşlerin ışığı altında eski görüşlerini etüt etmeye başladı. Bu hava içinde, usûl hakkındaki risâlesini yeniden yazdı. Risâlesinden bazı kısımlardı ve yeni ilaveler yaptı.
Fakat eskinin özüne dokunmadı. Fürua ait görüşlerini yeniden inceledi, bazılarından vazgeçti, yenilerini ileri sürdü. Böylece onun rücu ettiği eski görüşleri ve bulduğu yeni görüşleri oldu. Bazan eski ile yeni arasında tereddütte kalır, birinciden dönmeksizin her iki görüşü de zikreder. Bu devir, “Şâfiî'nin gerçeği inceleme devridir” diyenlerde oldu.
İMAM ŞAFİİ’NİN SÜNNET DÜŞÜNCESİ
İmam Şâfiî’ninSünnet’e bakışı, Mısır’da olgunluk seviyesine ulaşmış ve Sünnet hakkındaki hüccet düşüncesinin burada şekillendiğini öğreniyoruz. O, Sünnet’in hüccet oluşunu savunurken verdiği cevaplar, İslâm düşüncesine damga vurmuştur.
Kısaca nakletmek gerekirse, günümüzde hadisler hakkında ulu orta konuşanların revaçta olduğu bu dönemde, bir kez daha hatırlatmak gerekirse, İmam’ın serdetmiş olduğu İmamlarımız ve fukahanın da kabul ettiği deliller kısaca şunladır:
1- Allah (c.c.) kendisine imanı, Rasullullah’a imanla birlikte zikretmiştir. O’na iman etmek, O’na kavillerinde, fiillerinde ve takririnde itaati gerektirir. Öyleyse Rasulullah’ınSünneti’ne bu din kaynağı olarak itibar etmek gerekir.