Senin adayın benim adayım dönemi sona erdi.
Siyasi parti tabanlarında biraz sancılı bir şekilde işlese de bu sürecin değişme ihtimali yok.
Yani iki partili ve bu partilere katılan yancı partilerinde yol aldığı bir sürece girdik. Cumhur ittifakı ve Millet İttifakı adı altındaki iki grup ana çatıyı oluştururken, geçtiğimiz seçimlerde Cumhur İttifakı’nın zaferiyle sonuçlanan bir iktidar ve cumhurbaşkanı seçildi.
Ana çatıyı Cumhur ittifakında AK Parti oluştursa da MHP’nin oylarıyla gücüne güç kattı.
Millet İttifakı’nda da ana çatıyı CHP oluşturuyor, CHP’nin Türkiye genelinde almış olduğu sabit oy oranını MHP’den ayrılanların oluşturduğu İyi Parti katkıda bulundu.
Şimdi ise yerel seçimlerle baş başa kaldık.
Bir önceki seçimlerde dengeler değişince iki farklı ittifakla yola çıkan partiler yine il il yeni ittifaklar oluşturarak adaylarını çıkartmaya başladı.
İttifaklar arasında en uyumlu partiler olarak AK Parti ve MHP görülüyor.
Millet ittifakında genel merkez nezdinde uyumsuzlukların yanı sıra illerde örgütlerinin de uyumsuzlukları göze çarpmaya başladı.
Hatta ufak tefek oyular ve çelmelerle birbirlerine kendi adaylarını yutturma işlerine girdiler.
Her şey bir yana siyasetin halk dilinde ki açıklaması insan kullanma sanatı olarak biliniyor.
Yavaş yavaş her şey şekillense de iki ittifakında adaylarının ilçelerde şekillenmeye başladığını görüyoruz.
Daha önce de söylediğim gibi uyumlu olan Cumhur İttifakı’nda genel başkanların sözünün üzerine söz söyleyen olmadığı gibi adayların belirlenmesi noktasında da altta il ve ilçe teşkilatlarında homurdanmalar yaşanmıyor.
Cumhur İttifakı’nın Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel…
Yani Türel, AK Parti’nin değil MHP’nin de Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmuş oluyor.
Yani MHP aday çıkarttı çıkartmadı diye bir şey yok.
İlçelerde de güçlü olan ittifak adaylarının temsilcileri başkan adayı olacak. Bu da şu demek oluyor ittifak temsilcilerinin tabanı çıkartılan adayı bir başka partinin adayı değil kendi adayıymış gibi sahip çıkacak.
Söylediğim gibi iki parti temsilcileri ve tabanlarında sıkıntı yok. Hatta iki partinin tabanı da bu ittifaktan memnun.
Sosyal medya üzerinden MHP adaylarının olup olmadığı şekilde homurdananlar ve kamuoyunda algı yaratmaya çalışan bir azınlık var.
Kim bunlar?
MHP’den ayrılarak başka partiye geçenlerin homurdanması. Gittikleri parti de söz hakkı bulunmayan ve sosyal medya hesaplarında bile ülkücü kimliklerini silemeyen bu kişilerin bir ayaklarının MHP’de bir ayaklarının da gittikleri parti olduğunu gösterenler oluyor.
MHP ile hiçbir organik bağları kalmayanların gittikleri partide de aradıklarını bulamayanların nifak tohumlarını saçtıklarını görüyoruz.
MHP’lilik kimliğiyle parti parti gezip aradıklarını bulamayanların tekrar aynı görevlerini seçim dönemlerinde yerine getiriyor.
Aslında bunlar hiçbir zaman MHP’li olmadığı gibi seçim dönemlerinde de MHP’yi nasıl zayıflatıp sekteye uğratırım diye çalışanların propagandalarına başladıkları görülüyor.
ANAP, DYP, İyi Parti derken şimdide HDP destekli CHP’nin ekmeğine yağ sürmeye çalışanların ülkücülükten geçinmek yerine sabit bir yerde durup sabit bir fikri savunmaları gerekiyor.
Başka bir partiyi kötülerken, profilinde MHP’li görünmek senin fikrini değil yaptın zikrin ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor.