Kitabıyla, Sünnetiyle, İcmâsıyla ve Kıyasıyla İslâm’ı tanıyan, bilen ve idrake eden her muvahhid mü’mine düşen ânın vâcibi görev, vasat ümmetin vasat bir ferdi olmaktır…
İfrât ve tefritten uzaklaşarak selâmet bulmuş mü’min müslüman kişi, Allah’ın ikram ettiği ruhsatlarla amel ederken, azimetle amel etmek konusunda yerinde davranır, üzerine düşeni gerçekleştirir…
Salih mü’min, iyi müslüman ve izzetli insana yakışan davranış, ölçülü ve dengeli olmak, gerek artı, gerekse eksi aşırılıklardan uzak durmak ve fıtrata uygun hareket etmektir…
Allah’a ve Rasulullah (s.a.s.)’e iman edip itaat edenler, azimet ve ruhsat dengesini çok iyi ve âdil bir şekilde korumaya gayret ederler…
Sözünde özünde, fikrinde, beyânında, işinde ve her türlü davranışında izzetli bir mü’min müslümanın olması gerekli olan tavrını gündeme getirir, örnek bir şahsiyet olmaya çalışır…
Bu şekilde olmayanlar, diğer mü’min Müslümanlarla uyum sağlayamaz, hep aykırı gider ve bu tavrıyla birçok belâlara, ağır yüklü musibetlere uğrar, belli bir zaman sonra sabrı tükenir, yalız kalır ve yılmış olur…
Daha sonraki zamanlarda, daha önceki fikrinin ve hareketinin tam aksine bir hâl ile insanların huzuruna çıkar… Bu hâliyle toplum gözünde değer ve güven kaybeder, önemsemez bir durumda bırakılır… Önceki aşırılık ile sonraki aşırılık, sahibini yıpratır, ifrâttan tefrite gidip gelen kişiliğini değersiz kılıp gözden düşürür…
Dünyanın neresinde hangi dilinden ve renkten olursa olsu her muvahhid mü’min, önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in beyân buyurduğu şu hâlde olmamaya azamî derecede gayret etmelidir!..
Huzeyfe(r.a.) anlatır.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Başınıza gelmesinden en çok korktuğum şey, Kur’ân okuyan, sonrada parlaklığı yüzünde belirince İslâm’a da yardımcı iken, İslâm’dan sıyrılıp çıkan ve onu arkasına atan, komşusuna kılıçla yürüyen, onu müşriklikle itham eden kimsedir.”
Ben:
-Ya Rasulallah, müşriklikle itham eden mi, yoksa edilen mi şirke daha yakındır? diye sordum.
Rasulullah(s.a.s.):
“Şirkle itham eden kişi, şirke daha yakındır” buyurdu.
Muvahhid mü’minler, birbirlerinin kardeşleri ve velîleri oldukları için, birbirine dayanmalı, hakkı ve sabrı tavsiye etmeli, birlik ve beraberliklerini kurmalı, ifrât ve tefrite düşmeden emrolundukları gibi dosdoğru olmalıdırlar… Birbirlerine nâsihat edip ikâz etmelidirler!..
“Öğüt alıp düşünen bir toplum için.”