"İfrât: Aşırılık, haddi aşmak. Tefrit: İhmal ve gevşeklik göstermek."
"İfrât ve tefrit: Çabuk olmak, acele etmek, öne geçmek mânâlarına gelen fart (furût) kökünden türemiş bulunan ifrat, aşırılık, haddi aşmak, acele etmek anlamlarına gelir. Aynı kökten türeyen tefrit ise, ihmal etmek, gevşek davranmak, terk etmek demektir.
Terim olarak ifrat, itidal noktasını aşan, tefrit ise, gerisinde kalan davranışlar demektir. İslâm Dini’nde itidal noktasından saparak sevgi ve saygıda ileri gitmek de, ihmalkâr davranıp geri kalmak da men’edilmiştir.
Rasulullah (s.a.s.), önceki kavimlerin Peygamberlerine ve diğer büyüklerine gösterdikleri beşer üstü tazîm sebebiyle ifrata kaçtıklarını ve istikametten uzaklaştıklarını ifade ederek kendisinin de bu şekilde yüceltilmemesini istemiş, dinî görevlerin yerine getirilmesinde itidal noktasını aşmamaya dikkat çekerek İlâhî buyrukları ihmal ederek tefrite düşmemeye de vurgu yapmıştır. İstikamet, itidal çizgisi üzerinde seyretmek demeketir.”
Muvahhidlerin ve mücahidlerin önderi Rasulullah (s.a.s.) uyarıyor!..
İbn Abas (r.anhuma) rivayet eder. Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyuruyor: “Dinde aşırılıktan sakınınız! Çünkü sizden öncekiler, dinde kendilerini zorlayarak aşırılığa gittikleri için helâk olmuşlardır.”
Dinde, yani yegâne hayat nizâmı olan İslâm’da vasatı aşıp itidal çizgisinden ayrılarak ifrât ve tefrite düşenlerin helak olduğunu beyân buyuran önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti üzere olanlar, helâk olmaktan kurtulmuşlardır… Sünnet’e uymayıp kendilerince hoşa giden ibadetlerle uğraşmak, ifrât ve tefriti gündeme getirir… Bu konudaki iyi niyet, istenmeyen bir duruma düşmeyi engelleyici olmamakta ve hatâyı önleyememektedir…
Said Rebâh anlatıyor: Said ibnu’l-Museyyeb, ikindiden sonra, fazla olarak iki rek’at namaz kılan bir adam gördü. Bunun üzerine (namaz kılan adam) O’na: -Ebu Muhammed, Allah, namazdan dolayı beni cezalandırır mı? Diye sordu. O, şu cevabı verdi: -Hayır! Amma seni, Sünnet’e aykırı hareket etmekten dolayı cezalandırır! İşte böyle!
Namaz kılan kişi, Âlemlerin Rabbi Allah’a secde yapıp ibadet etmekte olduğundan dolayı güzel bir amel yapmakta, fakat ameli önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti’ne aykırı olduğu için hoş karşılanmamakta!.. Tebrik ve takdir edilmesi gerekli olan bir amel, Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti’ne aykırı olarak yapıldığında cezalandırılmayı ve ikâzı hak edecek bir hâl gündeme getirmektedir…
Olması gerekli vasat sınırını aşmış, itidalden sapmış olduğundan hoş karşılanmamış, ifrât ve tefrit noktasından değerlendirilmiştir… Hâlbuki Salih muvahhid mü’min şahsiyetler, her hâllerinde hayat örnekleri Rasulullah (s.a.s.)’e tâbi olmaya gayret eden ihlâs sahibi kişilerdir!..