Ziya Gündüz

Ziya Gündüz


ÖLÇÜLÜ VE DENGELİ OLMAK

05 Ocak 2018 - 00:09

Ebu Tu'me anlatır: İbn Ömer'in yanındayken adamın biri geldi ve:
Ya Ebâ Abdurrahman, benim yolculukta da oruç tutmaya gücüm var, dedi. İbn Ömer, şu karşılığı verdi:
-Rasulullah (s.a.s.)'in: "Allah'ın tanıdığı ruhsatı kullanmayan kişinin Arafat dağları kadar günahı olur." buyurduğunu işittim.
Abdullah b. Abbas (r.anhuma)'dan. Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
"Doğrusu Allah, azimetlerinin yapılmasını sevdiği gibi, ruhsatların yapılmasını da sever."
Böyle buyurdu hidayet rehberimiz ve hayat örneğimiz Rasulullah (s.a.s.)!..

Kadın olsun, erkek olsun her muvahhid mü'min, yegâne hayat nizâmı İslâm'ın delilleriyle beyân ettiği "Azimet ve Ruhsat" konusunu "Zarûret ve İkrâh" durumunu çok iyi bilmeli, yerinde ve zamanında olması gerektiği gibi davranmalıdır...
Katıksız iman eden her müslüman ferd, ifrât ve tefrite düşmeden, emrolunduğu gibi dosdoğru hareket ederek, kendisine düşeni yerine getirmeli ve dinde aşırılıktan sakınmalıdır… Her zamanda ve her mekânda vasat ümmetin bir temsilcisi ferd olarak taşkınlıktan tamamen uzak, vasat olmalıdır… Muvahhid mü'minlere düşen görev budur!..

Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'ın rivayetiyle şöyle buyurur Rasulullah (s.a.s.): "Taşkınlar (sınırı aşanlar) helâk olmuştur." Bunu, üç defa tekrarladı. "Burada, el-Mutanattiun: Taşkınlar (sınırı aşanlar), söz ve fiillerinde derinleştirenler, aşırıya kaçanlar, sınırı aşan kimseler demektir."
Bu hadisin şerhinde şöyle denilmiştir:
"Bu hadisden murad, kavillerinde, fiillerinde haddini aşan, taşkınlık yapan kimselerdir. Ne söylediğini bilmeyen, ölçüsüz konuşan ve aşırı fiillerde bulunan bu gibi kimseler, insanlar tarafından sevilmedikleri ve çok defa yaptıklarının cezası olarak hapislerde çürüdükleri gibi, âhiretlerinin de harab olacağına bu hadis-i şerif delâlet etmektedir."

"Vasat Ümmet'in ferdlerinden olduklarını beyân eden ve sınırı aşıp taşkınlık edenler, ya ifrât ya da tefritte olanlardır… Bu iki durum da,  vasat ümmetin kabul görmüş hak ölçüsüne uymamaktır… Bu iki durumda olanlar, bir türlü vasat ölçüsüne gelmemekte, hep aykırı davranmaktadırlar… Durumları iyice incelenirse görülecektir ki, samimî oluşlarından hiçbir şübhe yoktur… Buna rağmen, "Azîmet" hâlinde de, "Ruhsat"  hâlinde de ifrât ve tefritte oldukları apaçık görülmektedir…
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum