Bir Arap atasözü der ki; “Hele şu toz duman bir dağılsın, Bindiğin at mı eşek mi anlarsın.”
Ne kadar güzel bir söz.
İnsan hayat serencamesinde inişli çıkışlı bir grafik çizdiği gibi bazı olayların ve kişilerin gerçek yüzlerini göremiyor ya da görmek istemiyor. İşte bu toz duman bulutu içinde, zamanın her şeyi ortaya çıkardığı ve hiçbir gerçek gizli kalmadığı için olsa gerek, her şey gün yüzüne çıktığında derin pişmanlıklarla karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz hale geliyor.
Evet insanoğlu önyargılı, peşin hükümlü ve araştırmadığı, okumadığı için olduğundan olsadır ki çoğu zaman aldanır.
Son finalde söyleyeceği tek bir söz kalır: Eyvah aldandık!
Tarihte birçok olay vardır ki her şeyin göründüğü gibi olmadığını ortaya koymuştur. Hitler Almanya’sında, Hitlere tapan milyonlar vardı. Bugün ise Almanya’da Hitler propagandası yapmak yasak. Bir zamanın kahramanı, bugünün haini ilan edilmiş durumda.
Hitler gibi bir zalimin arkasından giden, alkışlayan, destek olan, zulümlerine karşı sessiz kalan Alman halkı acaba bugün ne hissediyordur? Muhtemelen eyvah aldandık, bu imtihanı kaybettik demişlerdir. Hitler, zalimliğiyle yıkıldı gitti de onu alkışlayan yığınlara ne oldu acaba?
Bu utancı bugün Almanya hala yaşıyor. Ve yaşamaya devam edecek.
İnsan aklını kullanmıyor veya kullanmayı akıl edemiyorsa, toz duman içinde bindiğinin at mı eşşek mi olduğunu da bilmesi mümkün gözükmüyor. Ta ki toz duman dağılsın, acı gerçekle karşı karşıya kalsın. Ne acı bir durum.
Necip Fazıl Kısakürek’in Gençliğe Hitabesinde;
“Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin” olamadıktan sonra at ile eşeği fark etmemeye ve her seferinde eyvah aldandık demeye devam edeceğiz.
İnsanoğlu için kaçınılmaz son; toz dumanın dağılmasıdır.