Geceler hüzün demler
Dolunay cezvesinde.
Bastırılmış duyguları, üfleyip köpürte köpürte .
Koyar önüne, sıkıysa içme.
Mehtabın ipek tülü uçarken perde perde.
Soyunup kalır ruhun .
İçtimada el pençe.
Tam kaçmak üzereyken bu nümayişten,
Şıkır şıkır gün ışığı,
Yaramaz çocuk gibi , gülümser pencereden .
Çeler aklını.
Gel de sevme ....
Sevmek güzel de, sevginin haraç mezat satıldığı ülkede,
Bu zamanda aşk büyütmek imkansız.
Oysa benim gözümde,
Her aşk biraz kavgadır,
Her sevdalı militan .
Ve denizine sığmayan , balık olmalı insan.
Anlamam ondan bundan ,
Sevdiği zaman,
Yeryüzü zümrüt halı,
Gökyüzü mavi tavan.
Ve kökleri derinlere uzanan bir ağaç olmalı insan.
Çiçek çiçek açmalı.
Şiir şiir bakmalı .
Konuşunca dünyayı sarmalı sesi
Öpüşü karanfil kokmalı.
Aşkın sunak taşında, adanmış kurban olmalı.
Temmuz gecelerinin kor alevinde
Kaynayan sütün ince kabuğu,
Beklerken kaymak olmayı.
Büyütmeli sevdayı .
İki başı bir yastığa koymalı.
Koşarken vuslata soluk soluğa bülbülü, gül kokusu,
Sabahı serçeler uyandırmalı .
MELAHAT ÇETİNKAYA