Oyun oynamak insanların yıllardır gerçekleştirdiği bir aktivitedir. Peki insanlar sizce neden yıllardır oyun oynuyor? Stresi azaltıyor, zihni rahatlatıyor ve en önemlisi kazanınca başarı hissi veriyor yani insanı mutlu ediyor. İnsanın en büyük motivasyonlarından birisi hatta belki de en büyüğü mutlu olmaktır çünkü mutluluk insanın temel bir ihtiyacıdır.
Günümüzde oyun oynamak deyince daha çok video oyunları (Yani bilgisayar, oyun konsolu gibi elektronik aletlerde çalışan programa oyun kolu, fare, klavye gibi araçlarla verdiğimiz komutların sonucunu monitör, televizyon gibi görüntüleme araçlarında gördüğümüz oyunlar) akla geliyor ama video oyunları sadece bir oyun çeşididir. Satranç, futbol, basketbol, saklambaç gibi aktiviteler de oyundur.
Peki oyun nedir? Farklı versiyonlarında farklı kuralları olan, oyuncunun önüne bir hedef koyan ve eğer kurallara uyarak bu hedefe ulaşırsa onu ödüllendiren aktivite.
Peki çalışmak bir oyun mu?
Çalıştığınız işe ve mekâna göre değişen kurallar, önünüze konan bir iş ve eğer kurallara uyarak bu işi tamamlarsanız alacağınız para, terfi yani ödül. Peki tekrar soruyorum çalışmak bir oyun mu? Benzerlik ortada ama hayır çalışmak bir oyun değil.
İşte oyunlaştırma dediğimiz kavram tam olarak budur. Oyun felsefesini, mekaniklerini oyun dışındaki alanlara uygulayarak motivasyonu, verimi arttırmak. ‘Ayın elemanı’ en bariz örneklerden birisidir. İş arkadaşlarınız ile işyerinize en çok geliri kazandırmak için yarışırsınız. Eğer ayın elemanı seçilmeyi başarırsanız alacağınız ödül sizi motive eder, veriminizi arttırır. İşyeri de kazanır, ayın elemanı seçilen kişide. Seçilemeyenler ise bir sonraki ay seçilmek için motive olur ve verimleri artar.