Evet, her baharda müşâhede ediyoruz ki; güz mevsimi kıyâmetinde vefat eden hadsiz nebâtât, bahar haşrinde her bir ağaç, her bir kök, her bir çekirdek, her bir tohum ojJLS ülj âyetini okuyup bir manasını, bir ferdini kendi diliyle, geçmiş senelerde gördüğü vazifenin misalleriyle tefsir ederek o azametli hafîziyete şehadet eder.“هُوَ اْلأَوَّلُ وَاْلاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ” âyetindeki dört muazzam hakikatleri her şeyde gösterip hafîziyeti âzamî derecede ve haşri bahar kolaylığında ve katiyetinde bizlere ders verir.
Meselâ, nasıl ki bu ağacın menşei olan bir çekirdek, ismine mazhariyetle o ağacın gayet mükemmel proğramını ve îcadının noksansız cihâzâtı- nı ve teşekkülünün bütün şerâitini câmi bir kutucuktur ki hafîziyetin azametini isbat eder.
Ve'l-Âhir ismine mazhar olan meyvesi ise, çekirdekleriyle o ağacın işlediği bütün fıtrî vazifelerinin fihristesini ve amellerinin listesini ve hayat-ı sâniyesi- nin düsturlarını ihtiva eden bir sandukçadır ki âzamî derecede hafîziyete şe- hadet eder. İsmine mazhar olan o ağacın suret-i cismâniyesi ise öyle tenâsüb- lü ve sanatlı ve süslü bir hulle, bir libas ve ayrı ayrı nakışlar ve zînetler ve yaldızlı nişanlar ile tezyin edilmiş, güya yetmiş renkli bir huri elbisesidir ki hafîziyet içinde azamet-i kudret ve kemâl-i hikmet ve cemâl-i rahmeti gözlere gösterir.
"Ve'l-Bâtın ismine ayna olan o ağacın içindeki makinesi ise öyle muntazam ve mükemmel ve mucizâtlı bir fabrika, bir tezgâh, bir kimyahâne ve hiçbir dalı ve meyveyi ve yaprağı gıdasız bırakmayan mizanlı bir kazan-ı erzaktır ki ha- fîziyet içinde kemâl-i kudret ve adalet ve cemâl-i rahmet ve hikmeti güneş gibi isbat eder.
Aynen öyle de küre-i arz, senevî mevsimler cihetinde bir ağaçtır. İsm-i Evvel cilvesiyle güz mevsiminde hafîziyete emanet edilen bütün tohumlar ve çekirdekler, bahar çarşafını giyen zemin yüzünün milyarlar dal, budak, meyve veren ve çiçek açan ağacının teşkilâtına dair ilâhî emirlerin mecmuacıkları ve kaderden gelen düsturların listeleri ve geçen yazın işlediği vazifelerin küçücük sayfa-yı amelleri ve defter-i hidemâtıdır ki; bilbedahe bir Hafîz-i Zülcelâli ve'l-ik- ram'ın hadsiz kudret, adalet, hikmet, rahmet ile iş gördüğünü gösteriyor.
Ve senevî zemin ağacının âhiri ise ikinci güzde o ağacın gördüğü bütün vazifelerini ve esmâ-yı ilâhiyeye karşı ettiği bütün fıtrî tesbihatlarını ve gelecek bahar haşrinde neşrolabilen bütün sahâif-i âmâllerini, zerrecik ve küçücük kutucukların içine koyup, Hafîz-i Zülcelâl'in dest-i hikmetine teslim eder.