İ'lem eyyühe'l-aziz! İnsanların arza âit malûmat ve müsellemât-ı bedihiyatları, ülfete mebnîdir. Ülfet ise, cehl-i mürekkep üstüne serilmiş bir perdedir. Hakikate bakılırsa, zannettikleri ilim, cehildir. Bu sırra binaendir ki, Kur'ân, âyetleriyle insanların nazarını melûfatları olan şeylere çeviriyor.
Âyetler, necimler gibi ülfet perdesini deler, atar. İnsanın kulağından tutar, başını eğdirir. O ülfetin altındaki havâriku'l-âdât mu'cizeleri o âdiyat içerisinde gösterir.
İ'lem eyyühe'l-aziz! Aralarında münasebet, muamele, hattâ mükâleme bulunan iki şeyin, birbirine müşabih veya müsâvi olmasını istilzam etmez. Meselâ, yağmurun bir katresi veya semerenin bir çiçeğinin, küçüklüğüyle beraber, şemsle münâsebeti ve muamelesi vardır.
Binaenaleyh, ey insan, Senin hakaretin, seni Hallâk-ı Âlemin nazar-ı inâyetinden setredecek bir sebep olamaz. İ'lem eyyühe'l-aziz! Denizlerde vukua gelen med ve cezir gibi, evliya arasında da bast-ı zaman, HAŞİYE-1tayy-ı mekân meselesi şöhret bulmuştur.
Ezcümle: Kitab-ı Yavâkit'in rivayetine göre, İmam-ı Şa'rânî bir günde iki buçuk defa kocaman Fütuhat-ı Mekkiye namındaki büyük mecmuayı mütalâa etmiştir. Bu gibi vukuat istiğrabla inkâr edilmesin. Zira bu gibi garip meseleleri tasdike yaklaştıran misaller pek çoktur.
Meselâ, rüyada bir saat zarfında bir senenin geçtiğini ve pek çok işler görüldüğünü görüyorsun. Eğer o saatte o işlere bedel Kur'ân okumuş olsaydın, birkaç hatim okumuş olurdun. Bu hâlet evliya için hâlet-i yakazada inkişaf eder.
Zaman inbisat eder. Mesele ruhun dairesine yaklaşır. Ruh zaten zamanla mukayyed değildir. Ruhu cismâniyetine galip olan evliyanın işleri, fiilleri, sür'at-i ruh mizanıyla cereyan eder.
İ'lem eyyühe'l-aziz! Bir burhanla elde edilen netice-i tevhidi bazı insanlar isti'zamla dar zihinlerine sıkıştıramazlar. Veya bozuk hayalleri tahammül edemez.
Bu hale karşı o kat'î, sahih burhanı reddetmek üzere, "Bu neticeyi, bu kadar azametiyle, şu burhan onu intaç edemez" diye bahanelerle kabul etmez. O miskin bilmez mi ki, neticenin kayyûmu imandır. Burhan, ancak onu görmek için bir menfezdir. Veya bir süpürge gibi, o neticeye konan vehimleri süpürür. Maahaza, burhan bir değildir; bin değildir, zerrât-ı âlem adedince burhanlar vardır.