Türkiye’nin sayılı kadın görüntü yönetmenlerinden biri olan Ayşe Uç, kadına yönelik yapılan mesleki ayrımcılığın en fazla görüldüğü alanlardan birisinin medya sektörü olduğunu belirterek, görüntü yönetmenliğine giden yolculuğu süresince yaşadıklarını Gazete Bir’e anlattı.
KADINLARA İLHAM VEREN BAŞARI ÖYKÜSÜ
Antalyalı bir ailenin 14’üncü çocuğu olarak dünyaya gelen ve hayatta hep zoru sevdiğini ifade eden Türkiye’nin sayılı kadın görüntü yönetmenlerinden biri olan Ayşe Uç, “kadın kameraman olmaz”, “yapamazsın” sözlerini hiç dinlemedi. 5 yılı aşkın süredir görüntü yönetmenliği yapan Ayşe Uç, bunu yaparken de kendine has yaşam tarzından taviz vermiyor. Görüntü yönetmenliğine giden yolculuğu süresince yaşadıklarını gazetemize anlatan Ayşe Uç, meslekte kadın olmanın zorluklarına dikkat çekti. Erkeğin egemen olduğu bir meslekte kadın kameraman olarak ayakta durmanın çok zor olduğunu ancak hiç vazgeçmediğini kaydeden Ayşe Uç, kadının yaratıcılığının ve hayal dünyasının hep bir adım önde olduğunu savundu.
MERHABA ÖNCELİKLE SİZİ DAHA YAKINDAN TANIYABİLİR MİYİZ? AYŞE UÇ KİMDİR?
Merhaba. Antalyalı bir ailenin kızı olarak dünyaya geldim. Antalya’da başlayan yolculuğum, Adana’da eğitim, İstanbul’da iş hayatımın ardından tekrar Antalya’da devam ediyor. Medya sektöründe 5 yılımın içerisindeyim. Televizyon haberciliği üzerine 1 yılı aşkın bir tecrübeden sonra prodüksiyon ve yapım alanında çalışmalarıma devam etmekteyim.
PEKİ, ŞU AN NELER YAPIYORSUNUZ? YAPTIĞINIZ İŞİ ANLATIR MISINIZ?
1,5 yıl önce Antalya’ya döndüm. Burada işime freelance olarak devam ettim. Antalya ve şehir dışındaki projelerde farklı şirketlerle ve kurumlarla çalıştım. Mart ayı itibariyle de kendi firmamı kurdum. Projelerin üretim yapım ve yapım sonrası kısmını ele alan bir çalışma şekliyle ilerliyoruz. Müşterilerin isteği doğrultusunda ve beklentilerinin üstünde projeler tasarlayıp, bu projeler için de en uygun ekip ve ekipmanları bir araya getiriyoruz. Kurumsal filmler, ürün ve marka tanıtımı, reklam ve tanıtım filmleri, tv içerikleri, sosyal sorumluluk projeleri kurumsal eventler ve organizasyonları görsel kurgu ile destekleyerek filmleştiriyoruz.
MESLEĞİNİZ SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR? NEDEN KADIN KAMERAMAN OLMAYI TERCİH ETTİNİZ?
Bir kere her şeyden önce kadın olmak zor. Erkek egemenliğinin olduğu bir meslekte kadın olabilmek daha da zor. Karakterim itibariyle zor olan bir şey benim daha çok ilgimi çekmiştir ve daha çok merak uyandırmıştır. Kendini sürekli yenilediğin bir meslek. Gelişen teknolojiye hakim olmak zorundasın. Farklılık yaratabileceğin bir alan. Kontrolü senin elinde. Hayal dünyanı, yaratıcılığını somutlaştırarak insanlara aktarabiliyorsun. Sürekli bir evrim yaşıyorsun. Bu meslek sayesinde neler öğrendiğimi ve bana kendim hakkımda neler öğrettiğini gördükçe daha çok heyecanlanıyorum.
Hayalinizi, zihninizi, kalbinizi aktarabildiğiniz çetrefilli bir atmosfer.. Bir hikaye yaratıyorsunuz ve onu insanlarla buluşturuyorsunuz. O süreçte yaşanılan her bir duyguydu beni kendine çeken..
ERKEK EGEMEN BİR SEKTÖRDE KADIN OLMAK, KADIN KAMERAMAN OLMAK NASIL BİR ŞEY SİZCE?
Öncelikle hiçbir işin kadını erkeği olmamalı. Kişi yeterli donanıma sahipse her işi yapabilir bence.. Mesleki bir gözle baktığımda şunları söyleyebilirim.. Kadın ve erkek mantığı farklı çalışır. Kadının yaratıcılığı, onun detaylarla ve ayrıntılarla şekillenen mantığı, bakış açısı ve hayal dünyası kadını bu meslekte bir adım öne taşır. Tabii ki ben varım diyebilmek çok zor bu sektörde. Kadın olma kısmı daha da zor olabiliyor. Çok zorlandığım anlar oldu. Sadece kadın olduğunuz için fiziki olarak sizi zayıf görüp ezici bir üstünlük kurmaya çalışan meslektaşlarınızda oluyor. Erkek muhabbetlerinden keyif almak zorunda kalıyorsunuz çünkü onlarla beraber uzun yolculuklara çıkıyorsunuz ve saatlerce beraber çalışabiliyorsunuz. Özellikle erkeklerden oluşan bir ekibi yönetiyorsanız başarılı olmanın tek yolu size saygı ve güven duymalarını sağlamanız. Gerçekten ne yaptığınızı iyi bilmeniz gerekiyor. Bunun yanında çok fazla ödün gerektiren bir mesleğe sahibiz. Bu enerji, zaman, sosyal hayat ve özel hayat olabiliyor. Fiziki dayanıklılık gerektiren bir meslek olduğu için de ağır çalışma şartları, esnek ve düzensiz çalışma saatleri de sizi zorlayabiliyor. Her şeyden önce bazı algılardan kurtulmamız gerekiyor. Erkek kameraman gördüğümüzde ‘’erkek kameraman ‘’ diye belirtmiyoruz. Ama bir kadın için ‘’ kadın kameraman’’ diye belirtme ihtiyacı hissediyoruz. Toplum olarak bu ayrımcılığı biz yapıyoruz. Ve olayları ele alırken boşluğa değil dolu tarafına bakmak gerekiyor. Kimse kimsenin başarılı olmasını istemiyor. Bu yüzden de destek olmayı unuttuk. ‘’YAPAMAZSIN’’ demek yerine ‘’ ŞÖYLE DAHA İYİ OLUR’’ gibi nasıl ilerleyeceği konusunda yardımcı olmak daha doğru olur.
BU YÜZDEN KADIN GÖRÜNTÜ YÖNETMENLERİ AZ DİYEBİLİR MİYİZ?
Tabii ki. Bu durum hem insanların özgüvenleriyle alakalı hem de mesleğin dezavantajlarının fazla olması ile ilgili. Dediğim gibi insanların zihinlerine yerleşmiş bir algı var. Kadınlar bu büyük ve ağır ekipmanları taşıyamazlar, bu işte başarılı olamazlar o yüzden de bu işi yapmamalılar. Ben özellikle kadınların bu düşünceden çıkması ve yapabileceklerine inanmaları gerektiğini savunuyorum.
ERKEKLER İŞ HAYATINDA KADINLAR KADAR BİR ŞEYLERDEN VAZGEÇMEK ZORUNDA KALMIYORLAR GİBİ. AİLELER, EŞLER ONLAR İÇİN DAİMİ BİR DESTEKÇİ SANKİ. SEN BİR ŞEYLERDEN ÖDÜN VERDİN Mİ BU MESLEĞİ SEÇERKEN? GENÇ BİR KADIN OLARAK NE GİBİ KARARLAR ALDIN? NELERİ DEĞİŞTİRDİN HAYATINDA?
Çünkü aşmamız gereken bir toplumsal cinsiyet rolleri var. Ev ve çocuk bakım işlerinin kadınlardan beklenilmesi ve erkeğin bu konuda çok sorumluluk almaması kadını iş hayatından soyutluyor. Ben yolun başında seçimlerimi yapmıştım. Ne istediğimi biliyorum. Ve yolumu ona göre yürüyorum. Trajik bir durum yaşamadım şim
KADINLARA İLHAM VEREN BAŞARI ÖYKÜSÜ
Antalyalı bir ailenin 14’üncü çocuğu olarak dünyaya gelen ve hayatta hep zoru sevdiğini ifade eden Türkiye’nin sayılı kadın görüntü yönetmenlerinden biri olan Ayşe Uç, “kadın kameraman olmaz”, “yapamazsın” sözlerini hiç dinlemedi. 5 yılı aşkın süredir görüntü yönetmenliği yapan Ayşe Uç, bunu yaparken de kendine has yaşam tarzından taviz vermiyor. Görüntü yönetmenliğine giden yolculuğu süresince yaşadıklarını gazetemize anlatan Ayşe Uç, meslekte kadın olmanın zorluklarına dikkat çekti. Erkeğin egemen olduğu bir meslekte kadın kameraman olarak ayakta durmanın çok zor olduğunu ancak hiç vazgeçmediğini kaydeden Ayşe Uç, kadının yaratıcılığının ve hayal dünyasının hep bir adım önde olduğunu savundu.
MERHABA ÖNCELİKLE SİZİ DAHA YAKINDAN TANIYABİLİR MİYİZ? AYŞE UÇ KİMDİR?
Merhaba. Antalyalı bir ailenin kızı olarak dünyaya geldim. Antalya’da başlayan yolculuğum, Adana’da eğitim, İstanbul’da iş hayatımın ardından tekrar Antalya’da devam ediyor. Medya sektöründe 5 yılımın içerisindeyim. Televizyon haberciliği üzerine 1 yılı aşkın bir tecrübeden sonra prodüksiyon ve yapım alanında çalışmalarıma devam etmekteyim.
PEKİ, ŞU AN NELER YAPIYORSUNUZ? YAPTIĞINIZ İŞİ ANLATIR MISINIZ?
1,5 yıl önce Antalya’ya döndüm. Burada işime freelance olarak devam ettim. Antalya ve şehir dışındaki projelerde farklı şirketlerle ve kurumlarla çalıştım. Mart ayı itibariyle de kendi firmamı kurdum. Projelerin üretim yapım ve yapım sonrası kısmını ele alan bir çalışma şekliyle ilerliyoruz. Müşterilerin isteği doğrultusunda ve beklentilerinin üstünde projeler tasarlayıp, bu projeler için de en uygun ekip ve ekipmanları bir araya getiriyoruz. Kurumsal filmler, ürün ve marka tanıtımı, reklam ve tanıtım filmleri, tv içerikleri, sosyal sorumluluk projeleri kurumsal eventler ve organizasyonları görsel kurgu ile destekleyerek filmleştiriyoruz.
MESLEĞİNİZ SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR? NEDEN KADIN KAMERAMAN OLMAYI TERCİH ETTİNİZ?
Bir kere her şeyden önce kadın olmak zor. Erkek egemenliğinin olduğu bir meslekte kadın olabilmek daha da zor. Karakterim itibariyle zor olan bir şey benim daha çok ilgimi çekmiştir ve daha çok merak uyandırmıştır. Kendini sürekli yenilediğin bir meslek. Gelişen teknolojiye hakim olmak zorundasın. Farklılık yaratabileceğin bir alan. Kontrolü senin elinde. Hayal dünyanı, yaratıcılığını somutlaştırarak insanlara aktarabiliyorsun. Sürekli bir evrim yaşıyorsun. Bu meslek sayesinde neler öğrendiğimi ve bana kendim hakkımda neler öğrettiğini gördükçe daha çok heyecanlanıyorum.
Hayalinizi, zihninizi, kalbinizi aktarabildiğiniz çetrefilli bir atmosfer.. Bir hikaye yaratıyorsunuz ve onu insanlarla buluşturuyorsunuz. O süreçte yaşanılan her bir duyguydu beni kendine çeken..
ERKEK EGEMEN BİR SEKTÖRDE KADIN OLMAK, KADIN KAMERAMAN OLMAK NASIL BİR ŞEY SİZCE?
Öncelikle hiçbir işin kadını erkeği olmamalı. Kişi yeterli donanıma sahipse her işi yapabilir bence.. Mesleki bir gözle baktığımda şunları söyleyebilirim.. Kadın ve erkek mantığı farklı çalışır. Kadının yaratıcılığı, onun detaylarla ve ayrıntılarla şekillenen mantığı, bakış açısı ve hayal dünyası kadını bu meslekte bir adım öne taşır. Tabii ki ben varım diyebilmek çok zor bu sektörde. Kadın olma kısmı daha da zor olabiliyor. Çok zorlandığım anlar oldu. Sadece kadın olduğunuz için fiziki olarak sizi zayıf görüp ezici bir üstünlük kurmaya çalışan meslektaşlarınızda oluyor. Erkek muhabbetlerinden keyif almak zorunda kalıyorsunuz çünkü onlarla beraber uzun yolculuklara çıkıyorsunuz ve saatlerce beraber çalışabiliyorsunuz. Özellikle erkeklerden oluşan bir ekibi yönetiyorsanız başarılı olmanın tek yolu size saygı ve güven duymalarını sağlamanız. Gerçekten ne yaptığınızı iyi bilmeniz gerekiyor. Bunun yanında çok fazla ödün gerektiren bir mesleğe sahibiz. Bu enerji, zaman, sosyal hayat ve özel hayat olabiliyor. Fiziki dayanıklılık gerektiren bir meslek olduğu için de ağır çalışma şartları, esnek ve düzensiz çalışma saatleri de sizi zorlayabiliyor. Her şeyden önce bazı algılardan kurtulmamız gerekiyor. Erkek kameraman gördüğümüzde ‘’erkek kameraman ‘’ diye belirtmiyoruz. Ama bir kadın için ‘’ kadın kameraman’’ diye belirtme ihtiyacı hissediyoruz. Toplum olarak bu ayrımcılığı biz yapıyoruz. Ve olayları ele alırken boşluğa değil dolu tarafına bakmak gerekiyor. Kimse kimsenin başarılı olmasını istemiyor. Bu yüzden de destek olmayı unuttuk. ‘’YAPAMAZSIN’’ demek yerine ‘’ ŞÖYLE DAHA İYİ OLUR’’ gibi nasıl ilerleyeceği konusunda yardımcı olmak daha doğru olur.
BU YÜZDEN KADIN GÖRÜNTÜ YÖNETMENLERİ AZ DİYEBİLİR MİYİZ?
Tabii ki. Bu durum hem insanların özgüvenleriyle alakalı hem de mesleğin dezavantajlarının fazla olması ile ilgili. Dediğim gibi insanların zihinlerine yerleşmiş bir algı var. Kadınlar bu büyük ve ağır ekipmanları taşıyamazlar, bu işte başarılı olamazlar o yüzden de bu işi yapmamalılar. Ben özellikle kadınların bu düşünceden çıkması ve yapabileceklerine inanmaları gerektiğini savunuyorum.
ERKEKLER İŞ HAYATINDA KADINLAR KADAR BİR ŞEYLERDEN VAZGEÇMEK ZORUNDA KALMIYORLAR GİBİ. AİLELER, EŞLER ONLAR İÇİN DAİMİ BİR DESTEKÇİ SANKİ. SEN BİR ŞEYLERDEN ÖDÜN VERDİN Mİ BU MESLEĞİ SEÇERKEN? GENÇ BİR KADIN OLARAK NE GİBİ KARARLAR ALDIN? NELERİ DEĞİŞTİRDİN HAYATINDA?
Çünkü aşmamız gereken bir toplumsal cinsiyet rolleri var. Ev ve çocuk bakım işlerinin kadınlardan beklenilmesi ve erkeğin bu konuda çok sorumluluk almaması kadını iş hayatından soyutluyor. Ben yolun başında seçimlerimi yapmıştım. Ne istediğimi biliyorum. Ve yolumu ona göre yürüyorum. Trajik bir durum yaşamadım şim