Dr. Ozan Uzkut, hapşırma sırasında asla ağız ve burunun kapatılmaması gerektiğini hatırlatarak, “Hızla gelen hapşırığın içeride patlaması beyin kanamalarına sebep olabilir ve çok tehlikelidir o yüzden bunun ayıbı yok, bırakın mikroplar dışarı çıksın” dedi
Hapşırmanın toz ve hastalıktan tutun da duygusal tepkilere ve güneş ışığına kadar çeşitli sebeplerden kaynaklandığına dikkat çeken Aile Hekimi Doktor Ozan Uzkut, “Hapşırık sırasında ağız ve burnu tutmak vücut içerisindeki basıncı artırarak, iç organlara büyük zarar verir. Hapşırığın asıl sorumlusu, burnunuzun ve boğazınızın içerisindeki mukusun uyarılmasıdır ve zararlı gördüğü maddeyi vücudun dışarı atma isteğidir. Öte yandan bir hapşırık anında, göğüs kaslarınız ciğerlerinize basınç yapar ve bu durum da ani bir havanın dışarı çıkmasına sebep olur. Bu sırada boğazınız sıkı bir şekilde kapanır ve bu da havanın burnunuzdan yaklaşık olarak saatte 160 km hızlara ulaşabilen bir hızda atılmasına sebep olur. Bu hızla 2000-5000 arası mikro organizma havaya salınır o yüzden ağzımızı kapatarak hapşırmak çok önemlidir. Bu kapamayı mümkünse dirseğimizin içine veya hazırsa bir mendile yapmamız eğer elimize hapşırdıysak elimizi hiç bir yere dokundurmadan hemen yıkamamız mikrobun dokunduğumuz yerden (kapı kolu gibi) diğer insanlara bulaşmasını engelleyecektir. Hapşırma sırasında asla ağız ve burun kapatılmamalıdır. O hızla gelen hapşırığın içeride patlaması beyin kanamalarına sebep olabilir ve çok tehlikelidir. O yüzden bunun ayıbı yok, bırakın mikroplar dışarı çıksın o basınçla hepsini atın ama çevrenize bulaştırmamaya özen gösterin” dedi.
GEREKLİ BİR İŞLEYİŞ
‘Hapşırıklar genellikle burnumuza girerek burun mukozamıza ulaşan yabancı bir parçacıkla ya da dış bir uyarıcıyla başlar’ diyen Uzkut, “Bu durum da alerjen salınımını tetikler ve alerjenler de burnumuzdaki sinir hücrelerini rahatsız eder. Bu rahatsızlık da burunda bulunan ve kaşıntı yapan şeyi, güçlü bir hava püskürtmesiyle dışarı atma isteği olarak hapşırığı ortaya çıkarır. Hapşırık, sistemimizden zararlıları atmak için bazen yeterlidir. Ancak tek bir hapşırıktan sonra hala burnunuzun direği sızlıyorsa, burnunuz ikinci bir hapşırığı ortaya çıkarır. Yani; ikinci hapşırığınız, ilk hapşırığınızın görevini yeterince yerine getirmediğinin bir göstergesidir. Peş peşe üç kez hapşırmak ise, sistemimizin çok daha derinlerdeki rahatsız edici şeyleri dışarı atmak istediğinin işaretidir. Dolayısıyla, üçlemedeki ilk hapşırık derinlerdeki rahatsız edici şeyleri yani akciğerlerimizin içindeki yabancı maddeyi atmamızı sağlıyor. İkincisi onları burnumuza getiriyor, üçüncüsü ise bütün bu rahatsızlık verici, kaşındırıcı şeyleri dışarı atıyor. Bu işleyiş, mukozanızın rahatsızlık verici her ne varsa onu temizlemesi için gerekli bir işleyiştir. Her insanın hapşırması diğerinden farklılık gösterse de gribin başlayacağını, ortamda bizi rahatsız eden bir maddenin olduğunu hava yollarında atılması gereken bir maddenin olduğunu gösterir” diye konuştu.
Hapşırmanın toz ve hastalıktan tutun da duygusal tepkilere ve güneş ışığına kadar çeşitli sebeplerden kaynaklandığına dikkat çeken Aile Hekimi Doktor Ozan Uzkut, “Hapşırık sırasında ağız ve burnu tutmak vücut içerisindeki basıncı artırarak, iç organlara büyük zarar verir. Hapşırığın asıl sorumlusu, burnunuzun ve boğazınızın içerisindeki mukusun uyarılmasıdır ve zararlı gördüğü maddeyi vücudun dışarı atma isteğidir. Öte yandan bir hapşırık anında, göğüs kaslarınız ciğerlerinize basınç yapar ve bu durum da ani bir havanın dışarı çıkmasına sebep olur. Bu sırada boğazınız sıkı bir şekilde kapanır ve bu da havanın burnunuzdan yaklaşık olarak saatte 160 km hızlara ulaşabilen bir hızda atılmasına sebep olur. Bu hızla 2000-5000 arası mikro organizma havaya salınır o yüzden ağzımızı kapatarak hapşırmak çok önemlidir. Bu kapamayı mümkünse dirseğimizin içine veya hazırsa bir mendile yapmamız eğer elimize hapşırdıysak elimizi hiç bir yere dokundurmadan hemen yıkamamız mikrobun dokunduğumuz yerden (kapı kolu gibi) diğer insanlara bulaşmasını engelleyecektir. Hapşırma sırasında asla ağız ve burun kapatılmamalıdır. O hızla gelen hapşırığın içeride patlaması beyin kanamalarına sebep olabilir ve çok tehlikelidir. O yüzden bunun ayıbı yok, bırakın mikroplar dışarı çıksın o basınçla hepsini atın ama çevrenize bulaştırmamaya özen gösterin” dedi.
GEREKLİ BİR İŞLEYİŞ
‘Hapşırıklar genellikle burnumuza girerek burun mukozamıza ulaşan yabancı bir parçacıkla ya da dış bir uyarıcıyla başlar’ diyen Uzkut, “Bu durum da alerjen salınımını tetikler ve alerjenler de burnumuzdaki sinir hücrelerini rahatsız eder. Bu rahatsızlık da burunda bulunan ve kaşıntı yapan şeyi, güçlü bir hava püskürtmesiyle dışarı atma isteği olarak hapşırığı ortaya çıkarır. Hapşırık, sistemimizden zararlıları atmak için bazen yeterlidir. Ancak tek bir hapşırıktan sonra hala burnunuzun direği sızlıyorsa, burnunuz ikinci bir hapşırığı ortaya çıkarır. Yani; ikinci hapşırığınız, ilk hapşırığınızın görevini yeterince yerine getirmediğinin bir göstergesidir. Peş peşe üç kez hapşırmak ise, sistemimizin çok daha derinlerdeki rahatsız edici şeyleri dışarı atmak istediğinin işaretidir. Dolayısıyla, üçlemedeki ilk hapşırık derinlerdeki rahatsız edici şeyleri yani akciğerlerimizin içindeki yabancı maddeyi atmamızı sağlıyor. İkincisi onları burnumuza getiriyor, üçüncüsü ise bütün bu rahatsızlık verici, kaşındırıcı şeyleri dışarı atıyor. Bu işleyiş, mukozanızın rahatsızlık verici her ne varsa onu temizlemesi için gerekli bir işleyiştir. Her insanın hapşırması diğerinden farklılık gösterse de gribin başlayacağını, ortamda bizi rahatsız eden bir maddenin olduğunu hava yollarında atılması gereken bir maddenin olduğunu gösterir” diye konuştu.