Burdur’da Çavdır’a bağlı Dengere (Bölmepınar) Köyü’nde 1937 yılında dünyaya gelen Hafiza Kıncı, 4 kardeşiyle birlikte yaşadığı tüm zorluklara rağmen yaşama sevincini kaybetmemiş. Burdur’dan 59 yıl önce Antalya’ya göçeden Kıncı’nın talihsizliği daha 5 aylık bebekken başlamış. Ablasının sırtından düşmesi sonucu elleri işlevini yitiren Hafıza Kıncı,bu haliyle büyümüş. Evlendikten kısa bir süre sonra da düşüp ayaklarını kırmış. İnşaatlarda beton işçiliği yapan eşi yıllarca Hafıza’ya gözü gibi bakmışsa da, bir zaman gelmiş bu kez onun gözleri görmez olmuş.
DRAM ÜSTÜNE DRAM
“Katarakt oldu, gözlerini kaybetti” diye anlatıyor Hafıza nine eşini. Yaklaşık 2,5 yıl önce gırtlak kanserinden kaybettiği eşinin ölmeden kısa bir süre önce ameliyatla yeniden görmeye başladığını belirtirken, “Ah ah keşke hayatta olsaydı” diyor sık sık… Hafıza ninenin ‘Bu nasıl kader’ dedirten yaşam hikayesinde dramların ardı arkası kesilmiyor. 2 erkek kardeşinden biri 25 yıl önce diğeri ise henüz 6 ay önce kanserden hayatını kaybetmiş. Şuan yaşayan tek kız kardeşi ise kendisi gibi tekerlekli sandalyeye mahkum. Geçirdiği bir trafik kazası nedeniyle tekerlik sandalyede yaşam sürdürüyor.
‘AYLIĞI’NI İSTİYOR
“Kader beni ömür boyu sandalyeye mahkum etti” derken gözleri doluyor belli belirsiz. 15 yıldır mahkum olduğu sandalyeyi gösterirken. Allahtan şuanda kullandığı sandalye akülü. Bir partiden hediye etmişler. 33 yaşındaki ev hanımı kızı Gülcen Dinler ve damadıyla birlikte yaşıyor. Kızına bağlanan ‘bakım aylığı’ nedeniyle daha önce aldığı engelli maaşının kesildiğini belirten Hafıza ninenin tek arzusu bu maaşının yeniden bağlanması. 9 aydır engelli maaşının yatmadığını söylüyor. Daha önce de maaşının 9 ay kesintiye uğradığını ancak toplu halde geri aldığını hatırlatan Kıncı’nın beklentisi yine bu yönde.
NEREYE GİDECEĞİM?
Ramazan ayı boyunca Büyükşehir Belediyesi’nin dağıttığı iftar yemeğini yediklerini bildiren Hafıza nine, “Önceden ‘yaşlılık maaşı’ adı altında 300 lira alıyorduk. Sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gelince adı ‘engelli maaşı’ oldu, 750 lira almaya başladık. Eşim de ölmeden önce engelli maaşı alıyordu. Gözleri görmüyordu, ölmeden yaklaşık 4 yıl önce gözlerini açtırmıştık ama bel fıtığı rahatsızlığı vardı. İkimizin de üç aylığı vardı. Allah’a şükür derdimiz yoktu.”
DAMAT BASKI YAPIYOR
“El eline bakmaktan korktum artık, nereye gideceğimi şaşırdım. Bir tek tapusuz evim var, başka da bir şeyim yok. Elin oğlu da (Damadı) para vermiyor” diyor ağlamaklı bir tonda.. Uzun süredir işsiz olan ve kısa bir süre önce güvenlik işine başlayan damadı tarafından, “Para bulacaksın, gideceksin” denilerek baskı yapıldığını söylüyor. “Eşim ölmeseydi de başımda olsaydı. Aylığım olmasa da olurdu. Bana çok iyi bakıyordu, kimseye muhtaç etmiyordu” diye iç çekiyor. Hafıza ninenin tek beklentisi “Aylığım” dediği engelli maaşı. Yetkili makamlara sesleniyor. “Aylığım yazılsın başka bir şey istemiyorum” diye…
DRAM ÜSTÜNE DRAM
“Katarakt oldu, gözlerini kaybetti” diye anlatıyor Hafıza nine eşini. Yaklaşık 2,5 yıl önce gırtlak kanserinden kaybettiği eşinin ölmeden kısa bir süre önce ameliyatla yeniden görmeye başladığını belirtirken, “Ah ah keşke hayatta olsaydı” diyor sık sık… Hafıza ninenin ‘Bu nasıl kader’ dedirten yaşam hikayesinde dramların ardı arkası kesilmiyor. 2 erkek kardeşinden biri 25 yıl önce diğeri ise henüz 6 ay önce kanserden hayatını kaybetmiş. Şuan yaşayan tek kız kardeşi ise kendisi gibi tekerlekli sandalyeye mahkum. Geçirdiği bir trafik kazası nedeniyle tekerlik sandalyede yaşam sürdürüyor.
‘AYLIĞI’NI İSTİYOR
“Kader beni ömür boyu sandalyeye mahkum etti” derken gözleri doluyor belli belirsiz. 15 yıldır mahkum olduğu sandalyeyi gösterirken. Allahtan şuanda kullandığı sandalye akülü. Bir partiden hediye etmişler. 33 yaşındaki ev hanımı kızı Gülcen Dinler ve damadıyla birlikte yaşıyor. Kızına bağlanan ‘bakım aylığı’ nedeniyle daha önce aldığı engelli maaşının kesildiğini belirten Hafıza ninenin tek arzusu bu maaşının yeniden bağlanması. 9 aydır engelli maaşının yatmadığını söylüyor. Daha önce de maaşının 9 ay kesintiye uğradığını ancak toplu halde geri aldığını hatırlatan Kıncı’nın beklentisi yine bu yönde.
NEREYE GİDECEĞİM?
Ramazan ayı boyunca Büyükşehir Belediyesi’nin dağıttığı iftar yemeğini yediklerini bildiren Hafıza nine, “Önceden ‘yaşlılık maaşı’ adı altında 300 lira alıyorduk. Sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gelince adı ‘engelli maaşı’ oldu, 750 lira almaya başladık. Eşim de ölmeden önce engelli maaşı alıyordu. Gözleri görmüyordu, ölmeden yaklaşık 4 yıl önce gözlerini açtırmıştık ama bel fıtığı rahatsızlığı vardı. İkimizin de üç aylığı vardı. Allah’a şükür derdimiz yoktu.”
DAMAT BASKI YAPIYOR
“El eline bakmaktan korktum artık, nereye gideceğimi şaşırdım. Bir tek tapusuz evim var, başka da bir şeyim yok. Elin oğlu da (Damadı) para vermiyor” diyor ağlamaklı bir tonda.. Uzun süredir işsiz olan ve kısa bir süre önce güvenlik işine başlayan damadı tarafından, “Para bulacaksın, gideceksin” denilerek baskı yapıldığını söylüyor. “Eşim ölmeseydi de başımda olsaydı. Aylığım olmasa da olurdu. Bana çok iyi bakıyordu, kimseye muhtaç etmiyordu” diye iç çekiyor. Hafıza ninenin tek beklentisi “Aylığım” dediği engelli maaşı. Yetkili makamlara sesleniyor. “Aylığım yazılsın başka bir şey istemiyorum” diye…